Özgüven kazanımında kesinlikle gerekli bir şey bence. özellikle erkek çocuklarının hayatın zorluğunu anlamak, para harcamayı, kendini geçindirmeyi öğrenmeleri için kesinlikle yaşamaları gereken bir zaman dilimi. keşke öyle bi kural olsa da erkek çocuklar ailelerinin olduğu şehirde okumasalar zira günümüzde askere oldukça geç gittikleri için erkeklerin olgunlaşması üniversite dönemime kaldı.
hiç bir zaman olgunlaşmamaya sebep olabilecek durum.
sen bir ailen olmadan, yaban ellerde çaresiz kal. başının çaresine bak.
kendi işini kendin yapmayı öğren. farklı şehirlerden farklı kişilerle tanış.
öğren bunları.
En güzelidir. Keşke öyle olsaydı dediğimdir. Makarna yemekten bağırsaklarınız kurumaz. Parasız kalınca tavuk gibi gezmezsiniz ortalıkta. Ayrıca psikolojiniz bozulmaz kafanız rahat olur amk.
üniversiteyi başka yerde okumak bir tecrübedir yukarıda mmemnunum diyen arkadaşların hepsi aslında bir kaç yıl sonra kendilerini bulacak sorumluluklarından kaçmaktadırlar. sözgelimi bi insan üniversitede öğrencilik yıllarında bir evi idare edebiliyorsa üniversite bittikten sonra koy göte gitsin modundadır tecrübe sahibidir. ama ama diğeri evinden yeni çıkmış ürkek kuş gibi ne yapacağını bilemez.
"insanın özgürlüğünü kısıtlar, olgunlaşmasını geciktirir." diye bahaneler uydurularak çamur atılan, ekonomik açıdan mantıklı eylem. kendi ayakları üstünde durmak isteyen bir kişi bunu her yerde yapar. bunun için ille de aileden uzaklaşmak gerekmez. yeter ki güçlü bir iradeniz olsun. en basitinden, kendi işlerinize ailenizin karışmasına asla izin vermeyerek buna başlayabilirsiniz.
candır, bu aralar en çok ihtiyacım olandır. eğer aileniz çeşitli baskılarla sizi sıkmıyorsa, özgürlüğünüz fazla kısıtlanmıyorsa ilk tercihiniz bu yönde olsun derim. aileden uzakta, yabancı bir şehirde, yurt köşelerinde sürünmek, tanımadığın 3 kişiyle aynı odada kalmak ya da ev arkadaşlarının sorumsuzluklarına vs. katlanmak zevkli falan değil, söyleyeyim. yorgun argın gelirsiniz okuldan, yemeğiniz evinizde hazırdır. hasta olursunuz, anneniz ilgilenir. çamaşırınız, bulaşığınız adam gibi yıkanır. denemek isteyenler gitsin, görsün ebesinin şeytanını.
yani siz eğer sürekli içip sıçan, eve karı kız atma peşinde olan biri değilseniz, eve giriş çıkış saatleriniz belliyse ailenizin yanında üniversite okumak tam size göredir. tamam okumak için bişeylere katlanıyor insan, sonunda elbette değer. iyi bir iş sahibi olabilmek için, çocuklara iyi bakabilmek için ama bazen insanın sabrı gerçekten taşıyor. sabır sınamak isteyen varsa bir sene devlet yurdunda kalsın derim. ailesinden sıkılan adam gitsin bir sene kyk'da kalsın; uyumak istersin odadakiler ışığı kapatmaz, arkadaş toplayıp muhabbet etmek isterler, sen hasta mısın, ölüyor musun ya da yarın sınavın mı var o adamların umrunda olmaz. film açar, müzik açar senin kafan kaldırır mı düşünmez. uyarırsın, anlamaz. kafa dinlemek istersin, mümkün olmaz. daha sayayım mı bilemiyorum. siz halen sıkılın annenizin siz evden çıkarken "çocuğum sıkı giyin" demesinden.
kesinlikle aptallıktır. durmadan ders çalış, finallerin ne zaman gibi sorulara maruz kalırsınız. bu da üniversite hayatını zindan eder size.
gecenin bir vakti canınız sıkılıp dışarı da çıkamazsınız hava almak için mesela kolay kolay. imkan varsa mezuniyetten sonra da aileden uzakta olmakta fayda var. ben yapamadım siz yapın lan.
Dışarıda okuyan bir öğrenciye göre aile özleminin olmadığı bir durumdur. Bir bakıma güzeldir ama diğer taraftan lise hayatının devamı gibidir, büyümek kavramı onların koruması altındayken güzel ama çaba gerektiren bir süreç değildir ve bunlara ek olarak benimde yaşayamadığım şeydir.