en değerli neyse onunla imtihan ediliyoruz. tamam çok değerli, tamam en büyük servet. ama çevirelim madalyonu, en büyük çaresizlik aynı zamanda. kendin seçmediğin bir sürü travma. başkalarının hataları, başkalarının yüzleşmediği ne varsa, senin de boynunda. bunu bir nevi sigorta olarak algılıyor insanlık sanıyorum. şimdi ben onları idare ediyorum, onların yerine acı çekiyorum, zamanı gelince onlar da benim için acı çekecek, beni kollayacak diyor herhalde. fena halde yanılıyor.
gerçekte şu oluyor: hepimiz özümüzde kimsek ona göre davranıyoruz. kardeşlerden biri bencilse, ömür boyu onun hataları kollanıyor. onun yaraları sarılıyor. o hayatının sorumluluklarını size yıkıyor. anneyi babayı en çok o üzüyor, siz tedavi için parçalanıyorsunuz. o yuvasını kuruyor, çocuklarına siz bakıyorsunuz. annenizi maddi manevi sömürüyor, siz sessiz kalıyorsunuz. her hatayı yapma hakkını kendinde görüyor, pişman olmuyor, oluyorsa da asla söylemiyor. eşit olarak sizin de ebeveyniniz olan insanlarla olan iletişiminizi yaralıyor, ama onunla iletişimi kesemiyorsunuz. hassas oluyor, uyaramıyorsunuz, uyaracak olsanız anneniz önünüze geçiyor. ömrünüz idare etmekle, yaptıklarına hem öfkelenip hem üzülmekle geçiyor.
ve bingo! ne çekerseniz çekin, neye katlanırsanız katlanın kimseden takdir almıyorsunuz. çektiklerinizi görmek bir yana, daha fazla nasıl yük yüklerim diye uğraşıyor insanlar. sonra?
-o mu? o ne yaptı ki aile için? ay hep kendi keyfine gezdi tozdu, deyiveriyorlar bir de
işte böyle bakıyor dünyaya bir de. insan bencil bir aile üyesiyle çok ciddi imtihan edilir.
bu zamana kadar kendi ailesini kuramamış bir başarısızı dinlediniz, şayet dinlediyseniz.
"Evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik."
Şeklinde bir tdk tanımı mevcut olan kavramdır.
Akla gelen ilk anlamı budur fakat bana göre yetersiz bir tanım. Bu insanları bir arada tutan güç tam olarak kan bağı değil, kalpleri arasında kurulmuş olan köprülerin sağlamlıgıdır.
iyisiyle kötüsüyle kabul etme mecburiyeti olan bir topluluktur. Atsan atılmaz, satsan satılmaz lafı tam da burada geçerlidir. iyisine denk geldiyseniz bence bu dünyanın gerçek anlamda en şanslı insanı sizsiniz, kıymetini bilin.
3 hafta önce bugün bu saatlerde sabahın 4nde öksürükten uyuyamıyordum. Annem çay getirdi, zencefil falan. Sabah 6 da yola çıkacaktık. Sabah babamla iptal ettiler gece ben uyuyamadım, araba kullanacağız diye 9 da çıktık.
Şimdi yine uyumuyorum. Bu defa hastanede annemin bana ihtiyacı var. Bu defa ben ona bakıyorum. Ve o üzülüyor. Onun yüzünden uyuyamadım diye.
bense annem babam ailemle olan o 3 hafta önceki son gecemizi düşünüp ağlıyorum. Nerden bilebilirdim ki ertesi gün benim için kıyametin kopacağını.
Aile bu hayatta insanı anlamlı kılan şeymiş meğer. Yaşama amacı motivasyonuymuş. Birisi eksilince anlıyorsun.
çok şeydir, akşam yemeğinde edilen o sohbet, yemekten sonra içilen çay, uzakta iken yapılan o görüntülü aramanın verdiği üzüntüyle karışık huzur, sırtını dayayabileceğin pürüzsüz bir duvar anlayacağınız aile çok şeydir aile olmayı becerirseniz.
Seneler boyunca üniversiteye geçip onlardan kurtulmak istedim.
Ama şimdi sarılıp öpmek, saçma sapan televizyon programları izlerken yanlarında bulunmak istiyorum. Ama tek yapabildiğim arayıp seslerini duymak. Onları çok üzecek şeyler yaptım
Sanırım tam şu an ölmek istiyorum. Tam şu an ölmeliyim.
insanlar ailesini sever ailesi de onları. bu doğal bir durum ama aileyle aynı evde ve aileye bağlı bir şekilde yaşamak pek de iyi bir durum değildir. insan uzun seneler boyunca ailesiyle yaşamaya alışırsa annesi yada babası öldüğü zaman yaşamın ailede olduğu gibi olmadığının farkına varır.
aileler böyle yetiştiriyorlar çocuklarını tabi. seviyorlar ve bunu gösteriyorlar ama çocuk büyüdükçe daha fazla ona karışmaya başlıyor ki bu karışma çocuğun yeteneklerini köreltebilir yada istediklerini yapmayı engelleyebilir. aile istediği kadar iyi bir eğitim versin çocuğa böyle biraz baskıcı ve aşırı sahiplenici tutumlar olduğunda genellikle çocuğun zararına olan bir davranış oluyor.
bir çocuk belli yaşa geldikten sonra artık kendi yaşamı ve isterse kendi ailesini kurmalı. çocuk böyle yetiştirilmeli ve eğitilmeli. yani çocuğu severek onun kendini keşfetmesini sağlayarak yeteneklerini isteklerini göz önünde bulundurarak ve bahsedilebilecek, anlatılacak her şeyi zamanında anlatılarak eğitilmeli.
çocuk kendi yaşamını kurduğunda bir evde yaşamaya, okumaya yada çalışmaya başladığında kendi istekleri, düşünceleri ve yetenekleri doğrultusunda yaşamı yaşamaya başlar. çocuk böyle yaşamaya başladığında ailesine olan sevgisinde bir farklılık olmayacak aksine ailesinin bilgisine ve sevgisine gereksinimi olucak yanlarına da gidecek ama kendi yaşamı doğrultusunda.
aileler işte bu konuda fazla sahiplenici davranıyor ve çocuk aileden çıkıp kendi yaşamını kurmaya başlayacağı zaman zorluklar yaşıyor her anlamda. çocuk her ne kadar ailesini sevse de bu konudan dolayı ailesinin davranışının yararına olmadığını fark eder.
benim de sahiplenicilik konusunda aşırıya kaçan bir ailem var ve bunun zorluklarını yaşadım bir süre daha yaşayacağım. ailemi seviyorum, özgürlük konusunda pek çok aileden daha doğru bir eğitim verdiler ve düşünceler konusunda da katkıları var.
yine de yeteneklerimi, isteklerimi ve kendi yaşamımı ailemin yanında yaşayamıyorum ve kesfetmem de daha uzun sürdü. mesela müzik, resim yada yazmak konusunda belli yeteneğim olduğunu düşünmeme rağmen bunları ailemle yaşadığım evde geliştiremem.
bu yaşıma kadar da kendime ait bir odam olmadı. bir oda bile kendi yaşam alanınızdır aslında orda pek çok yapmak istediğinizi yapabilirsiniz. kendinizde olanları keşfedebilirsiniz. ailenizin yanında bir kendi yaşam alanınız var sonuçta. ben bu durumun ve o aşırı sahiplenici yanlarının zorluğunu büyürken yaşadım ve yaşıyorum.
şu an üniversiteyi kazanmak için ders çalışıyorum ve kazandığım zaman kendi yaşam alanımı kuracağım bir ev olucak, kendi istediklerimi ve istediğim zamanda yiyebilecek, gezmek istediğim yerleri gezicek, resim, müzik, yazmak konusunda ise kendimi geliştiricem. sosyal yaşam konusunda, insanlarla iletişim konusunda ise robotluktan insanlık haline gelicem.
ailemi yine seviyorum ve yanlarına da gelicem vakit geçiricez, eğlenicez. bunun yanında kendi yaşamımı kuruyorum sadece ve kendimi keşfediyorum. insanın kendi yaşamını kurması güzel bir durum ve bunu yaşaması da. böylelikle aileler daha güzel bir hale gelebilir ve çocuklar da kendini keşfedip karakterini oturtabilir.
kötü günde(bahsettiğim ciddi manada kötü) yanınızda olmuyorlarsa arayıp sormayınız. birbirinize sevgiden cok nefret besliyorsanız görüşmeyiniz.
(bkz: ana baba bacı gardaş dar günümde el olur)
*
abartılmış balondur aile.. birbirini karşılıksız seven insanlar he.. he canım he
Aidiyet duygusunu sonuna kadar hissettiğiniz, hayata her anlamda birlikte göğüs gerip, birlikte keyiflendiğiniz, kader birliği yapmış olduğunuz insanlardan oluşur.
Hayatın, can damarı.
eglenmek icin disari ne zaman ciksak.. eglenmeye basladigim da agirbasli olmam icin beni uyarip utanan. biraz sarhos olunca yan masalara sarkan bi anne sapitan bi abla madde bagimlisi bi babayla benim utanmadigim ama onlarin kendilerini gormeden amacimiz eglenmek olan bi gecede en iyi yapilmasi gerekeni ben yaparken hata bendeymis gibi davranmalari...