yaşım itibariyle bende de başlayan huzursuzluk. hayatımın en önemli 4 taşından 2 si yerine oturdu. Eğitim ve meslek. Geriye kalan iyi bir eş ve çocuk. yani aile kurmak. evlilik bir nevi her gün bir yenilik gibidir. eşlerin birbirini keşfetmesi bazen bir ömür sürer. kendini de Keşfetmiş oluyor insan. nasıl bir eş olacağını veya nasıl bir baba olacağını görüyorsun. ilk başta dediğim gibi yaş da otuza dayandıysa, etraftaki arkadaşlar birer birer koyar adama. sen de onlar gibi olmak istersin. Çünkü işe git eve gel rutinleri sıkar adamı. sevgilisi olsa da bir süre sonra sıkar. eve geldiğinde yukarıda belirtildiği gibi "hoş geldin" cümlesini duymak istersin.
Burada devreye giren sabır olur. en hayırlısını dileyip beklersin. başka da çare yok zaten.
zaten kurulmuş bir aileniz varken bir diğerini kurmaya ne gerek var. hem bırakın her şeyi akışına, olacağı varsa zaten olur, eğer yoksa da olmaması daha iyidir. zorlama ile kurulan bir ailenin verdiği huzursuzluk eminim mevzu bahis huzursuzluğun yanında solda sıfır kalacaktır.
benim de yavaş yavaş hissetmeye başladığım duygu...
istiyorum bir aile kurayım, eşim yanımda olsun, her türlü hüznümüzü ve mutluluğumuzu birlikte yaşayalım. güzel evlatlarımız olsun. Rabb'ime hayırlı birer kul, vatana millete hayırlı bir vatandaş, bizler içinse hayırlı evlatlar olsunlar. isimleri de muhammed cihan, Yusuf ali, Zeynep ve neva olsun -tabi değişebilir de- evet, bu kadar çocuğum olsun isterdim.
ben Allah'a inanmakla birlikte güveniyorum da...bir gün elbet olacak bu da gerçek.
Tek çocuğum. Annem de babam da yaşlılar. ikisi de 10 senede bir hastaneye yatıyor. 10 senedir ne zaman ölecekler diye düşünüyorum. Halbuki beni seven benim de sevdiğim biriyle evlensem kendi yuvamı kurar bambaşka uğraşlar edinirdim.