Aile içi şiddet bir kişinin eşine, çocuklarına, anne babasına, kardeşlerine ve/veya yakın akrabalarına yönelik uyguladığı her türlü saldırgan davranıştır. Bu tanıma sadece kaba kuvvet içeren davranışlar değil aşağılamak, tehdit etmek, ekonomik özgürlüğünü kısıtlamak ve zorla evlendirmek gibi şiddet gören kişinin kendisine olan saygısını, kendisine ve çevresine olan güvenini azaltan, korku duymasına sebep olan pek çok davranış da girer. Şiddete sadece aynı evde oturan kişiler değil, eski eş, kız veya erkek arkadaş ya da nişanlı da maruz kalabilir.
eğitimsizlik, kıskançlık, ataerkillik, yanlış yönlendirmeler, psikolojik sorunlar, aşağılık kompleks kaynaklı gelişen, aile bireylerinin birbirlerine uyguladıkları şiddet türü.
Aile içi şiddet, bir ailenin fertleri tarafından ailenin eski ya da yeni bireylerine uygulanan sadece dayak şeklinde değil, tehdit, zorlama, hapsetme, cinsel şiddet (çoğunlukla ensest) ve psikolojik baskıdan oluşan zarar verme biçimidir. Feodal toplumlara özgü bu şiddeti yüzde 84 oranında eşler uyguluyor; ardından baba, kardeş, kayınpeder ve kayınvalide geliyor, kadınların %98 bu durumdan mağdur. En çok kadınların ve çocukların uğradığı bu ihlal ve ayrımcılığa;
Eğitimsizlik
Zorla evlendirme, küçük yaşta evlendirme ve zorla fahişelik
Sosyo-ekonomik sebepler yol açmaktadır.
Özellikle cinsel şiddete maruz kalan kadınlar konu hakkında konuşamamakta, utanılacak bir şey olduğunu düşündükleri için özel konuları mevzu etmiş olabileceklerini düşünerek sessiz kalmaktadırlar. Aile içi şiddet, Türkiye nin herhangi bir bölgesiyle sınırlı değildir; ülkenin her yerindeki kadınların ve çocukların yüz yüze kaldığı bir durumdur, insan hakları ihlalidir.
Marx a göre köleci toplumlardan itibaren (kölelikten özgürlüğe) kadın şiddet görmüştür. Kadın köleliğinin nedeni Engels e göre, sermaye ve özel mülkiyet ise, bunlar bittiğinde feodal toplumda bir evrim olacaktır.
şiddet uygulayan erk sahibi kişinin eğitim seviyesi ile ilişkilendirilemeyen zalimliği. dağdaki çoban da, akademik kariyer yapmış bir kişi de bu vahşetin içerisinde bulabiliyor kendini. vahşileşiyor. kendisinden daha zayıf, kendisinden korkan, kendisine el kaldırmaya bile cesaret edemeyecek kadar cesur ve savunmasız birine şiddet uygulamak vicdansızca, zalimce, vahşice.
aile içi şiddet dendiğinde sadece dayak yada kaba kuvvet yoktur.
istismar çeşitlerinde ihmal ve dugusal istismarda vardır. bunlar pek bilinmez genelde cinsel ve fiziksel istismar konuşulur. aslında çevremizde ihmal ve duygusal istismara daha fazla rastlarız sadece görmezden gelir yada biraz bizim kültürün parçasıdır der geçeriz. çocuğunu aşağılayan anne gerekli sevgi ve ilgiyi vermeyen baba. çocuğu yokmuş gibi davranan ebebeyin. bunların hepsi şiddetin farklı versiyonlarıdır.
kadının, çocuğun fiziki şiddetin yanı sıra ekonomik, psikolojik, cinsel olarak şiddete maruz kalmasıdır. türkiye'de kadınların %39'u fiziksel şiddet, %23'ü ekonomik şiddet, %15'i cinsel şiddet görmektedir. ve şiddetin olduğu ortamda yetişen çocukların %59'u hırçınlaşmaktadır. şiddetin belirleyicilerinin başında eğitim, ekonomik durum, sosyal durum, bölgesel konum ve yaş gelmektedir.
özellikle kadına yönelik aile içi şiddet bitirme tezimin konusu olduğu için sürekli bu konu hakkında bir şeyler okuyorum ve iyice midem bulandı. çok ürkütücü sonuçları olan bir insanlık ayıbıdır.
'' 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun '' ile koruma altına alınmıştır. Maddesel olarak tedbiri alınmıştır böylece , peki çözüme varmış mıdır sorunlar.
Eksik etek,
Kaşık düşmanı,
Al atın iyisini yiyeceği bir yem, al avradın iyisini giyeceği bir don. ,
Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin. , ve nice atasözü ve deyimlere sahip bir ülke olarak işin gerçeği bu durum çözümsüzdür.
Sağlıksız ortamda büyümüş çocuğun yaşadığını , daha sonra yaşatması bu denklemin sonucudur ve bu sonuca şaşırmamalıyız.
Aslında en güzelini Elif şafak yazmıştır, şöyle ki ;
'' Şu hayatta insan en çok sevdiklerini acıtır. En derin yaralar ailede açılır, kabuk tutsa bile kanar hikaye, içten içe... ''
Aile içi şiddete uğrayanları koruma kanunu 17.Ocak.1998 de yürürlüğe girmiştir.
O günden bugüne şiddet hiç bitmemiş aksine hız kazanmıştır. Gün geçmiyor ki konuyla ilgili bir haber çıkmasın.
ne sebeble olursa olsun asla affedilmeyecek ve özrü bulunmayan olaydır. ayrıca sabancı üniversitesinin konuyla ilgili projeleri bulunmaktadır, desteklenmelidir bence.