sadece çay, zeytin ve peynirle yapılıyorsa tam anlamıyla bir fakir kahvaltısıdır. ayrıca bu kahvaltı büyük ihtimalle gazete kağıdının üstünde yapılıyordur ve hatta yerde oturuluyordur. tam rezillik.
geçtiğimiz pazar 1,5 saat masa başında tünememize neden olan ve yalnızca pazar günleri o tat ve neşede yenilebilen tek öğündür.
bu öğünlerin yararı kadar zararı da bulunmaktadır. masa başında tünenen saatler boyunca yavaş yavaş yenilen ekmeğin, tereyağının miktarı masa toplanırken farkedilince küçük çaplı bir dehşete kapılınır ve şu kelimeler dudaktan dökülür.
"ah ulan ah ben diyetteydim, gitmiş yine 1 ekmek!"
Bir zaman sonra özlenen şeydir.Kardeşler kavgalıysa biri yemeden sofraya oturmaz.Baba çalışır mesela pazar günleri.O zaman kahvaltı etmek istemez insan.Birde ailenin bütün bireyleri evde olur ya.11 de 12 de kalkılıcaksa 9 da kalkılır.Evin en küçük kardeşi biriktirdiği paraları uzatır abiye 'açma falan alın' der.işte bu dur aile ile edilen kahvaltı.Herkes bir şey yapmak ister.Huzuru görebilirsiniz o an o masada.Herkes mutludur.Karnı doysa da evlatlarından ayrılmamak için ekmeğin içine peynir koyup kocasına verir evin kadını.Mutluluktur be..*
bardaktaki çayın dumanında dahi huzur ve mutluluğun tüttüğü anlardır. masa zengin olsun fakir olsun ne çıkar gönül huzur dolsun o yeter. hele bayram sabahında ise bambaşkadır bu güzellik. anı yaşarken çok anlaşılmasa da mahrum kalınınca kafaya dank eder değeri.