her birimizin yaşadığı, yaşamak zorunda kaldığı, yaşarken bazen eğlendiği çelişkilerdir. bir de uluslararası çelişkiler vardır. başbakanlar, cumhurbaşkanları. ya da sadece yüksek mevkilerde düşünmeyelim, en basitinden yabancı ülkeye okumaya giden üniversiteli adayının yurt dışındaki çelişkili hayatı. öff...
ne denirdi aileye ilkokulda, toplumun direği miydi, temel taşı mıydı? her neyse. bu özellikleri çelişkilerini görmezden gelmemizi sağlamaz.
anne, baba, kardeşler. hepsi, bir yerde kendilerini düşünürler. zaten herkes bir yerde kendisini düşünür. ama bu durum ailede yaşanınca garipleşiyor, çelişkili bir hal alıyor.
çünkü; işin içine sevgi giriyor. aile bireylerinin birbirlerine karşı gösterdikleri anlayış giriyor. bu da insanoğlunun içindeki "kendini düşünme duygusu"nu azaltıyor.
böyle olunca "kendini düşünme duygusu" giderek komikleşiyor. trajikomikleşiyor. ama tüm bu çelişkileri kabullenebiliyoruz. bunun sebebi de aile bireylerinin birbirlerine karşı duydukları sevgidir.