ilk kez 1981 yılında eşcinsel erkeklerde kaposi sarkomu ve pcp'ye neden olan "kazanılmış immün yetmezlik sendromu" olarak abd'de tanımlanmıştır. Virüs fransa'da robert gallo ve luc montagnier tarafından 1983 yılında izole edilmiştir. 1986'da batı afrikalı bir hastadan hiv-2'nin izolasyonu yapılmıştır. 1987'de zidovudin geliştirilmiş, 1955'te ilk peoteaz inhibitörü geliştirilmiştir. 1998'de ilk aşının klinik çalışmaları başlamıştır. 1983 yılında saptandığı zaman htlv-3 adını almış, 1986'da uluslararası taksonomi komitesi hiv olarak değiştirmiştir.
Aids ise hiv ile oluşan, bulaşıcı bir bağışıklık sistemi hastalığıdır.
insana ilk geçişinin maymunla cinsel ilişkiye giren insan kaynaklı olduğu düşünülmektedir.
afrika'da hiv virüsü taşıyan maymunlarla ilişkiye giren zenciler sağolsun insanlara bulaşmış ve yayılmış bir hastalıktır. olayın eşcinsellikle alakası yok, aslında eşcinsel ilişkide bulaşma ihtimali daha yüksek ama hiv virüsü taşımayan iki eşcinsel sabahlara kadar sevişse aids olmaz, olamaz. rahat bırakın şu eşcinselleri.
insanlığın başına bela olmuş lanet hastalık. şu zamana kadar milyarlarca dolar bu hastalığın kesin tedavisini bulmak için harcanmış ancak net bir sonuç elde edilememiştir. Bu lanet bela hastalık yüzünden biz erkeklerin eli ayağı bağlı durumda. Korkuyorum çok korkuyorum bu hastalığa yakalanmaktan.
Bu hastalıkla uğraşan doktorların içten içe çok tırstığı fakat bir türlü dile getiremediği bir korku var: Ya virüs aniden evrim geçirir ve solunum yoluyla da bulaşır hale gelirse?
Bu hastalıkla savaşta birtakım başarılar elde edildiyse, bunun sebebi yoğun duyurular, bilinçlendirme vs çalışmaları. Hala ilaç anlamında çok kesin veya ah be rahatladık ohh diyebileceğimiz bir ürün yok.
belki de gelecek on senede türkiye'de daha çok muhatap olacağımız duyduğumuzda yüzümüze çarpılmış bir tokat hissedeceğimiz hastalık. cinsel serbestliğin gitgide artması ile klasik türk vurdumduymazlığı bir araya gelince bu hastalıkla ilgili bu topraklarda halihazırda var olan dramatik hikayelere yenilerinin çok daha büyük bir hızla eklenmesi işten bile değil...
2012 rakamları türkiyede yaklaşık 7000 hiv/aidsli insan olduğunu söylese de bu işte ehil profesörler ve kafasını biraz çalıştırabilenler gerçek rakamın 5-10 misli daha fazla olduğunu dile getiriyorlar. hastalıkla ilgili toplumun bilinç düzeyini arttırıcı kampanyalar için muhtemelen resmi rakamlardaki patlama bekleniyor ki o zaman iş işten geçmiş olabilir. kaldı ki işin içinde cinsellik olunca hastalığın bulaş yollarının bilinmesi de her zaman etkili olmuyor.
allah bu hastalıktan korusun ve kurtarsın. gerçekten dehşetengiz bir durum.
henüz çare bulunamamakla birlikte ölümcül olmayan, sadece hayat boyu ilaç kullanmayı gerektiren kronik hastalık.
her ne kadar felaket tellallığı yapılsa da; hastalığın en az görüldüğü yerlerden biri türkiye. 2013 kasım ayı itibariyle 7050 hasta olduğu bilinmektedir. bunların yaklaşık %75 i erkektir. * bunlar ise genelde 40-49 yaş arasındaki kişilerdir. **
Araştırmacılar 35 yaşındaki bir bireyin 1996-99 yılları arasında yaşam süresi beklentisi ek bir 20 yıl olarak hesaplanmış iken, 2006-08 yılları arasında bu, ortalama 31 yıl olarak öngörülmektedir.
Yani tabikide önemsenmeyecek bir hastalık değildir, hayat standartınızı yaşayışınızı komple değiştirir ancak diğer yandan da şüpheli bir durumda hayata küsüp, depresyona girecek kadar da kötü bir hastalık değildir.
türkiyede hizla yayılan hastalık.
türkiye gibi kayıtların yerlerde süründüğü ülkelerde aids hastalarının gerçek sayısı,resmi rakamların 10 katı olarak kabul edilir dunya sağlık örgütü tavsiyesi olarak.resmi kayıtlarda bile aidsli hasta sayısı 2012'de altı bin iken 2013'te yedi bin civarındadır.
ayrıca hiv pozitif olduğu halde henüz aids tanısı konulmayanlarda,takip sürecinde bile majör depresyona giren 3 hasta görmüştüm.
demek ki napıyoruz?korunuyoruz.
lutfen sevişirken kurallara uyalım,uymayanları uyaralım."uyaralım" derken yanlış anlama lan!!bir1!
