insanların sömürülmesi için gerekli duygu durumu. birşeye ait olduğunu hissetmeyen insanlar sömürülemez. kendini ait hissetmeyenler o yönde çalışmayı bırakır. ayrıca ait hissetmek için zaman da gereklidir. bu zaman içinde aitlik ritüelleri yerine getirilir ve aidiyet duygusu pekiştirilir.
tam sözlük anlamı ile: ait olma durumu, değginlik, ilişkinlik.
bildiğimiz kişilerdeki ait olmak duygusu...
bir yere, bir insana.. kendini ait hissetme durumu...
çoğu insan karakterinde de çelişkilere sebep olan ve zorlayıcı da olabilen.. insana gelgitler yaşatabilen durum.. bir tarafın ait olmayı isterken, diğer tarafının özgürlük gibisi varmı!? ne işim var benim yahu durduk yere kendimi zora/sıkıntıya sokakarak ait olma girdabına gireyim.. denilebilecek kadar kimi insanın hayatında çelişkiler yumağı oluşturabilen..
yüksek ölçüde, bağlanma sorunu olan insanların asla hayatlarına sokmadıkları duygudur..
a i d i y e t...
(bkz: ıssız adam)
bir şeyin daha kompleks birşeye olan bağlılığıdır ve ayrıca daha komplek halde bulunulan yapının parçalarından birini oluşturur.
bu durum insanda:
kişinin mekana, zamana,insana ,duyguya, düşünceye,felsefi bir görüşe,dini bir inanışa,aile veya benzeri bir topluluğa olan bağlılığı vb. bağlılıklar şeklinde olurken.
hayvanda sürüye, ekosisteme,doğaya olan bağlılıklar örnek verilebilir.(bitkide aynı şekilde ekosistemin yapı taşlarından birisi olmakla birlikte eko sistemin bir parçasıdır)
eşyada ise kapı kolunun kapıya,kapının odaya,odanın binaya,binanın sokağa... olan bağlılıkları söz konusudurki bu açıdan incelendiğindeyse aidiyetinde aitliğinden söz etmek gerekir.
aşkın getırısıdır. aşk insana bir yurt verir yaşayacak o yüzdendir ki kimi şairler, yazarlar savaşlara kıyımlara karşın aşktan, sevgiden bahsetmişlerdir.
bu duyguyu bilmeyen tatmayan anlayamaz sanırsam bir kimseye fikre duyguya ait olmak onun parçası olmak. ilginçtir..
aidiyet; ait olma durumu, ilişkilendirilme, mensubiyet, merbutiyet, taalluk.
büyük sarsıntıların, savaşların nihayetinde, derin krizlerde insanların kendilerini boşlukta hissetmeleri neticesi doğan ruhsal bitkinliğe cevap veren hal. tutunma, sarılma, yalnızlıktan kaçış, nefretin doruklarında sığınılan liman halleri. insana felsefi bağlam gelse de, ziyadesiyle psiko-sosyal travmanın dışa vurumu, tepkime diyebileceğimiz refleks.
aynı şekilde varoluşçuluk, benzer durumların reddiyesi manasında belki benzer saiklere dayanan, sığınmayı cemaat kavramından ziyade bireyselleşme de ifadesini bulan refleks.
yaşadığımız anın veciz tasviri. insanlar inanılmaz savruluşlarda. şu anda var olan derin iki milliyetçiliğin etrafında, ışığa koşan kelebekler gibi insanlar.
türk ve kürt ulusçu eksende temel iki paradigma, toplumu yarmıştır. bu iki ana akımın asli yürütücülerinin dışında kalan insanlar, anaforun etkisiyle, şekil bulan kimi limanlara kulaçla meşgul. elbette bu yarılmayı derinleştiriyor. birey olarak varoluş silikleşiyor, insanlar adeta takımlaşıyor. eski yeni solcular, malum milliyetçiler ve kendini cumhuriyetçi hissedenler, öbekleşiyor. öte yanda ise kendi çokluğuyla diğerlerine galebe çalan iktidar ekseni. istisnasız hepsinde aidiyet telaşı egemendir.
tarihin bize yaşattığı ironi, aman bölünmeyelim diye diye gelinen bölünmüşlük halidir. kürt nüfusunu ise anlatmaya gerek yok. onlarda kendilerince bu mensubiyetlerde saf seçme telaşında. ne diyeyim, allah sonumuzu hayretsin.
bir yere ait hissetme duygusu. açık konuşmam gerekirse güçsüz insanlar bu duyguya sıklıkla kapılırlar. arkalarına aldıkları rüzgarla; rahat olabileceklerini sanırlar. ancak bu büyük bir yanılgıdır. o rüzgar, insanı kontrol eder. kişi, "ben" olmaktan çıkar. "biz"in kararı salt kendine ait değildir.
bu durumun farkına varamayan insanlar. "taraf olmayan bertaraf olur" der. oysa ki aynı insan çoktan bertaraf olmuştur.
kısacası insanlar; özellikle güç yoksunları, kendilerini bir yere ait hissederler. buna ihtiyaçları vardır.
kişilerin başına en büyük dert açan kavramlardan. bir yere, bir şeye, bir kişiye ait olma çabası yüzünden kendinden uzaklaşıyor pekçoğu. olmak istediğiyle olduğu arasında sıkışıyor.