efendim, ahu tuğba zengin bir patroniçedir. bir gün ne mal olduğu belirsiz nuri alço'yla tanışır ve aşk yaşamaya başlar. nuri alço'nun yakın bir dostunun da ahu tuğba'da gözü vardır. dolayısıyla gider, nuri alço'nun geçmişini bir bir döker ahu tuğba'ya. ohoo! meğerse nuri alço'da her yol varmış. tecavüzcülük, sahtekarlık, dolandırıcılık, kalpazanlık, hırsızlık... ve meşhur sahne gelir...
ahu tuğba sert bir sesle "sus!" diye bağırır ve yüzünü kameraya döner...
tabi aklı başında izleyiciler "kandırıldım! vay adi alçak! hemen ayrılıyorum kendisinden" demesini beklemektedir. ama öyle olmaz... ahu tuğba'nın yorumu tek kelimeden oluşmaktadır:
"seviyorum!" (atarlı bir tarzda söylenmiştir)
filmin sonunu anlatmayayım... yaşadıkça göreceğiz zaten...
not: nuri alço'nun kim olduğu malum da yakın dostunun siyasette kime denk düştüğünü tahmin eden yazsın....
türklüğü ayakları altına aldığını söyleyen bir şahsın peşinden koştuğu halde türk olduğunu iddia eden bazı andavallıların susak kafalarıyla hiç değilse içinde cinsel bir eylemi barındırdığını çözmeyi başardığı bağlantıdır.
ha gayret tosunum... susağı biraz daha zorlarsan bir ihtimal köfteyi çakacaksın!...
gerçek hayatta, ahu tuğba'nın değil ama ortağının marifetlerini ortaya döktüğü nuri alço'nun "kandırıldım!" demesine şahit olduğumuz film ve alakalı sonuçlardır.
ahu tuğba'nın nuri alço ile devam etmesi ama en az onun kadar yolsuz bir tip olan ortağıyla alakasını kesmesi şeklinde sürmektedir. duruma kızan ortak, hem ahu tuğba'ya, hem de nuri alço'ya silah çekti ama ahu tuğba yaralanmak pahasına panter emel gibi hacamat etti iti... çektiği silahı ortağın eline veren kişinin de nuri alço olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.
ahu tuğba kandırılmadığına hala emin, nuri alço'ya güveni tam... yakında şirketlerini hepten ona devretmeyi planlıyor.