Hayırlı bir karar olduğuna inanıyorum. Genel bir değerlendirme yapmak icab ederse Nedim Şener'le Ahmet Şık'ın tutuklanması gerek medyada, gerek siyasi çevrede tereddütlere sebebiyet verdi. Ben bu tereddütlerin haklı olduğunu düşünüyorum her zaman. Çünki, bir ülkede bir gazeteci tutuklandığı vakit herkes ister istemez "acaba yazdıklarından ötürü mü tutuklandı" diye şüphelenecektir. Tabiiki bunu provakatif olarak kullananlar da olacaktır (nitekim olmuştur da). O sebeple bu tür yanlış anlaşılmalara mani olmak için gazetecilerin yargılanması hususunda daha hassas olmak ve farklı yöntemler denemek icab eder.
Eğer yazdığı bir yazıdan ötürü bir sıkıntı var ise savcının, tutuklama talebi vermek yerine dava açması daha evladır. Hee yok, gazetecilik faaliyetleri haricinde birşeyden yargılanıyorsa ya soruşturma süreci hızlandırılmalı, ya da tutuksuz yargılanmalılardır.
Nitekim, bu iki gözaltının hiçbir işe yaramadığını ve Türkiye'de hiçbir çete yapılanmasına karşı müessir olmadığını gayet açık ve sarih bir şekilde gördük...
türkiye'de tutukluluk sürelerinin uzun olmasını türkiye'nin gündemine taşıyan diğer "darbe sanıkları" gibi iyi iş yapmışlardır. bu tip haksızlıkların gündeme gelmesini onlara borçluyuz.
zaten dışarıda olması gereken kişilerin dışarı salınmaları hadisesidir.
almanya´da "şüphe üzerine içeride tutulma süresi" 24 saattir. 24 saat sonra herifin bütün sülalesini kestiğinden şüpheleniliyor olsa bile, delil bulunamadıysa, salınır. "delil yetersizliğinden"...
adamı içeri atıp sittinsene "delil topluyoruz, bugün yarın biter, sonra yargılarız" denmez. ergun poyraz diye bir adam "musanın çocukları" diye bir kitap yazmıştı, bu kitap tayyip´le emine´den çok çarpıcı konulardan bahsediyordu....aaaa bu adam içeriye atıldı... halen daha içerde.
suçu ne kardeşim bu adamın? ne mahkumiyeti almış, "başbakan öyle emretti diye içeri attık" demekten başka bi açıklamanız var mı sizin?
şöyle yapılır o iş...adam dışardayken delil toplarsın, delilin olduğu zaman adamı yargılamak üzere içeri atarsın. öyle , adamı içeri atcan 5-6 sene o icerdeyken "delil toplıycan"...olur mu öyle saçma şey. ben birisini bizim bodrum´a kilitlesem, ve özgürlüğünü gaspetsem, sonra, da "kuşkulanmıştım, delil topluyordum" desem, beni salıveriyor musun? hayır...beni "adam kaçırmak ve özgürlüğünü gaspetmek" ten yargılıyosun, di mi?...e sen şimdi burada aynı suçu işlemiş olmuyor musun?...
devlet, artık iyice başbakan´ın emir komuta sistemi altına girmediyse, saldıkları kişilerden özür dilemelidir.
adaletin işleyişi bellidir. bu tutuklamalarda adalet bilinen işleyiş güzergahını takip etmişse, bunu çıkıp kanıtlasınlar.
nasıl kamuoyuna "andım" "gençliğe hitabe" tartıştırıyorlar, durup dururken, aynen bu adamların suçlandıkları iddianameleri internet sitelerinden yayınlasınlar...yayınlayamazlar. kelli felli bi savcı okur onları sonra da , ağzını bırakıp başka bi tarafıyla gülmeye başlar , diye yayınlayamazlar. ya da işgüzar´ın teki tutar, ingilizceye almancaya çevirir de "başlarına gerçek hukukla iş alırlar" diye, yayınlayamazlar.
nedim şener´ i ve ahmet şık ´ı, herhangi bir adamı, öyle başbakanın şeyinin keyfine içeri atamazsın, atamaman lazım. atabiliyorsan, hitler almanya´sı gibi olmuşsun, demektir.
halk düşmanı iki terör örgütü çalışanının hükümetin müdahalesi ile, kemalist solcu faşistlere şirin görünmek adına bağımsız yargıya baskısı sonucu gerçekleşmiş elem verici durum. geçmişte erbakan, daha da geçmişte adnan menderes aynı tölerans ile şirinlikler yapmıştı ki sonrası malum. bugün din düşmanı güruh gücü ele geçirdiğinde, geçmişte olduğu gibi selamet vermekten yoksun olacak ve bugün imkan olsa bir başbakan daha asacak. başbakan önemli değil, milyonlarca anadolu insanı zillet altında tekrar inim inim inleyecek.
bir insanın suçu var mı yok mu araştıracam diye içeri almazsın delilleri toplarsın suçlu olduğuna önce kendin inanır, tutuklar tarafsız mahkemede delilleri sunar yargılar suçunu ispata çalışırsın, demokrasilerde sistem böyle işler.
ama adamı içeri alır 375 gün esir tutar sonra birşey yokmuş gibi salarsın aha o vakit adama yaptığın işe derler.
(bkz: eşek hoşaftan ne anlar)
bakınızı şöyle açıklayayım. bu halk din bezirganlığı yapan bir adamın 4 ay cezaevinde yatmasını çok büyük bir zulüm gibi görüp onu tepesine çıkarır ama 375 gün tutuklu kalan bu adamlar niteliksiz yığın için hiçbir şeydir.
Evet herşey çok güzel çok hoş.Kimse tahliyelerden rahatsız olamaz. Onlarında anneleri var çocukları var..ancak kafama takılan birşey oldu akşam tahliyeleri izlerken..
Ahmet şık; sanki bir militan,bir terorist gibi yok KCK'dan yatanlar var! yok cemaatçiler var! Onlar da burada yatacaklar size yemin ediyorum tarzı yorumlar..Arkada teror tandemli Halkınevleri adlı oluşumun bayrakları filamaları..ODP filamaları...
Bi PKK bayrağı eksikti gece..o da olsaydı tam olacaktı..inandırıcılığını kaybetti ..
Gerekçesiz içeride tutulmuşlar mış.herkes hukukçu herkes adalet neferi.evet her haksızlığa karşı böyle karşı dururlardı bu insanları savunanlar.evet evet kesin öyle.
tahliye edildikleri için sevinmek değil; 13 aydır gerekçesiz içerde tutuldukları için utanmak lazımdır. ama bakın oral çalışlar her şeyi bir tek cümleyle ne de güzel özetlemiş;
"Terörle Mücadele Kanunu özgürlükler üzerinde terör yaratan bir kanuna dönüşmüş durumda."
bu olaydan sonra, foyalarını ortaya çıkardığı için tutsak kalan ahmet şık a için için gülen, cemaat çetesi yalakalarına ve ermeni misiniz oğlum siz? o zaman piçsiniz diyerek, sadece düşüncelerinden dolayı ölen gazeteci hrant dink in cinayetini meşru gördürmeye çalışan tosuncuklara söylenecek tek bir laf kaldı.
tutksuz yargılanmak üzere tahliye edilmeleri ssevindirici haberdir. keşke hiç içeri alınmasalardı, keşke bu hiç olmasaydı. keşkelerle kurulacak binlerce cümle içerisinden seçilecek sadece iki tanesi benden.
ancak peki ya gazeteci olmasaydılar? tahliye kararına bu kadar sevinilecek miydi? yargılandıkları dava yabana atılır cinsten değil ve gazeteci olmaları onlara ayrımcılık yapılmasını gerektirmez. içeride olmasının bu kadar gündemde kalması tamamen gazeteci kimliğiyle alakalıdır. gazeteci oldukları için pardon sohbeti yapmanın mantıklı olmadığını belirtmek gerekir. yine aynı sorular; ya gazeteci olmasalardı? tahliye kararına bu kadar sevinilecek miydi?
sonuç olarak; suçlu olup olmadığına tabii ki yargı karar verecektir ve bekleyip görmek en güzeli ve onun bunun yargısı yakıştırmaları ile yargıya olan güveni daha çok bozduğumuzun farkında olmalıyız. düşünce özgürlüğüne, onun bunun yargısı yakıştırmalarıyla daha çok darbe vurduğumuzun farkında olmalıyız.
tutuksuz yargılanmak üzere salıverilmişlerdir, beraat etmediler. yani sevinmek ya da üzülmek için daha erken.
son duruşmanın öyküsünü okuyun, güzeldir. hukuk adına umut verici şeyler içermektedir.
ve unutmayın, hak, hukuk iyidir, o heykel boşuna gözü bağlı tasvir edilmemiştir. hukuk herkese lazımdır, sağa ya da sola kaymadan kılıcını indirdiğinde anlamlıdır. egemenlerin hukuku bugün bizi yarın sizi vurur. adalet insanlar için varolmalıdır, egemenlerin buyruğunda olan adalet falan değildir.
bağımsız yargı gerekiyor, sizin ya da bizim istediğimiz yönde değil, gerçekten bağımsız yargı. bu başarıldığında her şey daha güzel olacak.
375 gün boş yere yattıktan sonra, tahliye edilirken dahi hakim tarafından "kanal kanal dolaşmayın" ve "tahliye olan arkadaşlar kanal kanal gezerse haklarında işlem başlatırım" şeklinde tehditkar uyarılarla karşı karşıya kalan gazetecilerin tahliye edilme durumudur. insana yaşasın tam bağımsız hukuk devleti dedirten durumlar yani..
Yeni deliller mi bulundu, kaçma şüpheleri vardı o mu ortadan kalktı, adresleri sabit değildi, şimdi sabit mi oldu? Ne oldu da dün tahliyesi sakincaliyken bugün tahliye ediliyorlar..
Anlaşılan yeni bir senaryo gelmiş. Şimdi de onun figüranları olacağız gibi..
