ahmet uysal

entry38 galeri0
    1.
  1. sana ne söylesem ömrüm

    Güz geldi ah, güle ne söylesem
    Sana ne söylesem ömrüm
    Sen ki şiirler düşürürdün
    Uzun uğultularla akan sulara
    Toprağın tuzu, taşın izi olurdum

    Ayışığı toplardın güllerden
    Gecenin ürpertisinden çocukluğumuza
    Kırgın kadınlarımıza yazılarda
    Oradan oraya savurduğumuz
    Sarılan sarılan yalnızlığa

    Şimdi nasıl koysam yerine
    Kırılan dalı, örselenen çiçeği
    Okşasam usulca, öpsem öpsem
    Bulutlarla düşlesem, kuşlarla düşünsem,
    Şiirle sağaltsam sayrı yüreğimi

    Sana ne söylesem ömrüm sana
    Sen ki gümüş pullar düşürürdün
    Bulanık karanlığına hüznümüzün
    Yeniden yeniden kazanırdık umudu
    Unutulurdu yenilgi, susardı ölüm

    Güz geldi ah, güle ne söylesem
    Sana ne söylesem ömrüm
    Toparlan, kanınla katıl haydi
    Kalan ömrünle, kanayan yanınla
    Bir yoğunluğa koy günlerini
    4 ...
  2. 2.
  3. şEHiRLERDiR ACıTAN KALBiMi

    Şehrini arayan bir nehirdim
    Arar gibi eski bir sevgiliyi
    Her yanım toprak, tuz ve kum
    Köpüğü dağılmış bozkırda
    Çoktan unutmuş çıktığı vadiyi

    Kadınlar da görmüş yalnızlıkta
    Gözleri kırık bir söğüt dalı
    Kan mıydı sızan gözyaşı mı
    Uzak bir yıldız gibi kaymış
    Elinden, nehrimin suları

    Nasıl akar giderdim oradan
    Sürüklenen bir nehirsem de
    Savrulan birkaç su damlası
    Kalsın isterdim kirpiklerinde
    işte öyle bir sevgi anısı

    Suya değen ince otlara
    Uzanırdım, ah bir tutunsam
    Ama, bir nehirdim ben
    Akıp giden kırgın göçebe
    Bin yıldır batık şehrini arayan

    Şehrini arayan bir nehirdim
    Gözü tutmayan hiçbir şehri
    Ayaklarına dolanan köprülerin
    Birinden ötekine geçip gitsem de
    Şehirlerdir acıtan kalbini
    2 ...
  4. 3.
  5. iNCE BiR HANçER

    Issız bozkırda usul esen
    yaz yelidir hançer
    Bütün eski kalıtların yanılmaz
    belleğidir hançer

    Ayrı kalınca kınından yitik
    gümüş kabzasıyla
    Zaman içinde çürüyüp gidecek
    eğri demirdir hançer

    Yıkım günlerinde odur öfkeli
    imgesi şairlerin
    Pul pul döker pasını birden
    umutla devinir hançer

    Ay ışığını sever ne de olsa
    gecenin dostudur
    En çok bir kadın koynundaysa
    sevinir hançer

    Islak bir parıltı ya da kan
    izi bırakır ardında
    Yasak sevişmelerin ölümcül
    bedelidir hançer

    Ne zaman kaygan bir kın
    içinde düşünsem onu
    Şiirin ipeksi dokusuyla
    kendine bilenir hançer
    1 ...
  6. 4.
  7. sonsuz

    yaz geçer günlerin tortusu
    şiirden sorulur

    hesabını versen de uzak iklimlerin
    şiirin sonu hep sorgudur

    şair, kuruyan otlarla özetliyorsun o büyük aşkını
    halbuki her şey senin elinle aşk olur

    yıktın yükünü ıssız ormana, sesinde ırmakların
    akışı duyulur

    işte sen de anladın sonunda bunu
    yaşam ki şiirle sonsuzdur.
    0 ...
  8. 5.
  9. SiSLi ŞEHiRLERDE KALAN

    Sisli şehirler bıraktın bana
    Erken ölümünü kuşların
    Ay ışığı da görünmez oldu
    Çiçeksiz, yarım balkonumda
    Uçuşan eteğini bulamadım

    Kalbimi acıtıyor tenimin yarası
    Her gece amansız bir sorgulama
    Elimde kalan kırık dal ucu
    Yırtıyor dokunduğu yeri
    Kanlı bir hançer yatağımda

    O kırgın yağmur sokağı da
    işte kaybetti ince yağmurunu
    Silindi penceremdeki ıslak gölge
    Yakıcı öpüşlerin sıcaklığı
    Tuzun eski tadı unutuldu

    Sivri bir hançer bıraktın bana
    2 ...
  10. 6.
  11. necatibey eğitim fakültesi öğretim üyesi....
    0 ...
  12. 7.
  13. yaz geceleri daha sık
    öpmeliyiz sevdiğimiz kadınları,
    ay vakti yüzlerinden

    öpüş izlerine benzer,
    yosunlar üzerinde kalan
    izleri, yaz yağmurunun

    yaz ırmağının rüzgârla
    öpüştüğü gece,
    tülünü düşürerek gelir ay

    temmuzda öpmek istesem
    sevgilimi, yanık izleri
    kalır dudağımda

    ahmet uysal.
    0 ...
  14. 8.
  15. Sen öyle düş içindeyken
    Silindi suda sureti
    Yarım kaldı son serüven
    Döndü durdu rus ruleti

    Söz eskidi su bulandı
    Nasıl bulmalı yeniden
    Ki birbirine karıştı
    Bilinenle bilinmeyen

    Sendin o yaz parıltısı
    Yörüngesiz bir gezegen
    Yalnız, umarsız, bulutsu
    Karanlık sularda yüzen

    Bitti mi o mahur faslı
    Ay ışığında söylenen
    Ateşin suyla dansıydı
    Yarım kaldı son serüven

    ahmet uysal.
    0 ...
  16. 9.
  17. yaz

    uzun bacaklı
    bir kadındır yaz
    gizlice uzanan yalnızlığıma

    güznihal

    zaman alevidir, geçmez
    yine bir güznihal
    daha bırakır ardında

    elveda

    dudağımda uzun öpme
    imleriyle söylüyorum
    son sözlerimi yalnızlığa

    yaz öğlesi

    yosunlu kayalar
    dibinde, saydam bir yaz
    öğlesidir yalnızlığım

    hayal sözler

    dilimin altındaki
    hayal sözlerdir
    yalnızlığımın şiirleri.

    ahmet uysal.
    0 ...
  18. 10.
  19. Sisli şehirler bıraktın bana
    Erken ölümünü kuşların
    Ay ışığı da görünmez oldu
    Çiçeksiz, yarım balkonumda
    Uçuşan eteğini bulamadım

    Kalbimi acıtıyor tenimin yarası
    Her gece amansız bir sorgulama
    Elimde kalan kırık dal ucu
    Yırtıyor dokunduğu yeri
    Kanlı bir hançer yatağımda

    O kırgın yağmur sokağı da
    işte kaybetti ince yağmurunu
    Silindi penceremdeki ıslak gölge
    Yakıcı öpüşlerin sıcaklığı
    Tuzun eski tadı unutuldu

    Sivri bir hançer bıraktın bana

    ahmet uysal..
    0 ...
  20. 11.
  21. kırılgan günler edinmişsem
    altmışından sonra.
    bir çiçeği
    koklar gibi tutacaksınız demektir bu
    tutarken saydam ellerimi

    aşkın önüne geçen şiirler beklemesin
    artık benden sevdiğim kadınlar

    ve bütün güzel kadınlar,beni
    öper gibi öpsünler yaz ırmaklarını
    sevgilim olan, kızım olan, ıssız
    ormanım olan ülkemin o kadınları

    ölümü ardına almış,çağcıl
    soluğumdur yarışır durur hala atlarla

    ben yalnızca bir tanımı arıyorum
    belki de, büyülü yorumlar yorumunu
    diyelim ki:aşk bir mektuptur
    bir şairin göndermeyi unuttuğu

    ey ülkemin en güzel şair kadınları
    bana bir mektup yazın ve unutun onu

    ahmet uysal..
    0 ...
  22. 12.
  23. Şiire yetmeyen zaman
    Nasıl da yanılttı seni
    Sen ki daha bir çocuktun
    Bir yaşamı alıp gitti
    Şiire yetmeyen zaman

    Sararan ot, yiten gölge
    Öyle birden gelen ölüm
    Doğrusu aklında yoktu
    Yaklaşıyor her geçen gün
    Sararan ot, yiten gölge

    Soluk soluğa bir güzel
    Yaşadın ya sen ona bak
    Ardında kalan şiirler
    Adını fısıldayacak
    Soluk soluğa bir güzel

    ahmet uysal..
    0 ...
  24. 13.
  25. Şehrini arayan bir nehirdim
    Arar gibi eski bir sevgiliyi
    Her yanım toprak, tuz ve kum
    Köpüğü dağılmış bozkırda
    Çoktan unutmuş çıktığı vadiyi

    Kadınlar da görmüş yalnızlıkta
    Gözleri kırık bir söğüt dalı
    Kan mıydı sızan gözyaşı mı
    Uzak bir yıldız gibi kaymış
    Elinden, nehrimin suları

    Nasıl akar giderdim oradan
    Sürüklenen bir nehirsem de
    Savrulan birkaç su damlası
    Kalsın isterdim kirpiklerinde
    işte öyle bir sevgi anısı

    Suya değen ince otlara
    Uzanırdım, ah bir tutunsam
    Ama, bir nehirdim ben
    Akıp giden kırgın göçebe
    Bin yıldır batık şehrini arayan

    Şehrini arayan bir nehirdim
    Gözü tutmayan hiçbir şehri
    Ayaklarına dolanan köprülerin
    Birinden ötekine geçip gitsem de
    Şehirlerdir acıtan kalbini

    ahmet uysal..
    0 ...
  26. 14.
  27. leylâk: yağmurlu günlerde
    mora boyar gecenin örtüsünü

    poetika: yağmur sözlüğüyle yazılır
    burada rüzgârların şiiri

    rüzgâr: küçük orospu çiçeklerinin
    kokusunu sürükler gizli bohçasında

    gece: güz ırmağına düşürür
    tülünü, koynuma girmeden önce

    ahmet uysal.
    0 ...
  28. 15.
  29. Sen ki bir sözdüşüydün
    Ulaşan en eski aşklara
    Kırık testimde biriken su
    ilk yazılı taşı söylencemin

    Sendin bulduğum büyü
    Bozkır buğulu bedenimle
    Tuzuna inandığım çöl kumu
    Kuşlar uçurtan susuzluk

    Yollar ayrımı yüreğim
    Zaman dokuyan çıkrıktı
    Dönen ışık hızıyla
    Boşluğa düşen sarmal

    Aşk ki bir sözdüşüdür
    Çıkar en eski yazmalara.

    ahmet uysal.
    0 ...
  30. 16.
  31. Sisli şehirler bıraktın bana
    Erken ölümünü kuşların
    Ay ışığı da görünmez oldu
    Çiçeksiz, yarım balkonumda
    Uçuşan eteğini bulamadım

    Kalbimi acıtıyor tenimin yarası
    Her gece amansız bir sorgulama
    Elimde kalan kırık dal ucu
    Yırtıyor dokunduğu yeri
    Kanlı bir hançer yatağımda

    O kırgın yağmur sokağı da
    işte kaybetti ince yağmurunu
    Silindi penceremdeki ıslak gölge
    Yakıcı öpüşlerin sıcaklığı
    Tuzun eski tadı unutuldu

    Sivri bir hançer bıraktın bana

    ahmet uysal.
    0 ...
  32. 17.
  33. yaz geçer günlerin tortusu
    şiirden sorulur

    hesabını versen de uzak iklimlerin
    şiirin sonu hep sorgudur

    şair, kuruyan otlarla özetliyorsun o büyük aşkını
    halbuki her şey senin elinle aşk olur

    yıktın yükünü ıssız ormana, sesinde ırmakların
    akışı duyulur

    işte sen de anladın sonunda bunu
    yaşam ki şiirle sonsuzdur

    ahmet uysal.
    0 ...
  34. 18.
  35. Bir düşteydin bunca yıl
    Boynunda şiir ilmeği
    ince olsun istedin hep
    ince olsun şiirin ipliği

    Bir sürgünden bir sürgüne
    Her zaman şiirden beklemeli
    Eski bir çıkrık olsan da
    Gülle dokudun ipeğini

    Şimdi son duraktasın işte
    Cemal'in indiği durak
    inmek istediği Metin'imizin
    Sana bir şiir yazımı uzak

    ahmet uysal.
    0 ...
  36. 19.
  37. Sisli şehirler bıraktın bana
    Erken ölümünü kuşların
    Ay ışığı da görünmez oldu
    Çiçeksiz, yarım balkonumda
    Uçuşan eteğini bulamadım

    Kalbimi acıtıyor tenimin yarası
    Her gece amansız bir sorgulama
    Elimde kalan kırık dal ucu
    Yırtıyor dokunduğu yeri
    Kanlı bir hançer yatağımda

    O kırgın yağmur sokağı da
    işte kaybetti ince yağmurunu
    Silindi penceremdeki ıslak gölge
    Yakıcı öpüşlerin sıcaklığı
    Tuzun eski tadı unutuldu

    Sivri bir hançer bıraktın bana

    ahmet uysal.
    0 ...
  38. 20.
  39. Güz geldi ah, güle ne söylesem
    Sana ne söylesem ömrüm
    Sen ki şiirler düşürürdün
    Uzun uğultularla akan sulara
    Toprağın tuzu, taşın izi olurdum

    Ayışığı toplardın güllerden
    Gecenin ürpertisinden çocukluğumuza
    Kırgın kadınlarımıza yazılarda
    Oradan oraya savurduğumuz
    Sarılan sarılan yalnızlığa

    Şimdi nasıl koysam yerine
    Kırılan dalı, örselenen çiçeği
    Okşasam usulca, öpsem öpsem
    Bulutlarla düşlesem, kuşlarla düşünsem,
    Şiirle sağaltsam sayrı yüreğimi

    Sana ne söylesem ömrüm sana
    Sen ki gümüş pullar düşürürdün
    Bulanık karanlığına hüznümüzün
    Yeniden yeniden kazanırdık umudu
    Unutulurdu yenilgi, susardı ölüm

    Güz geldi ah, güle ne söylesem
    Sana ne söylesem ömrüm
    Toparlan, kanınla katıl haydi
    Kalan ömrünle, kanayan yanınla
    Bir yoğunluğa koy günlerini

    ahmet uysal.
    0 ...
  40. 21.
  41. Bir şiir
    Tek bir şiir yazmalıyım
    Uyağı rüzgar olan
    Yağmura bürünmüş soluğu

    Bir gün
    Tek bir gün kalmalı
    Benden kalacaksa geriye
    Bir öpüş tadı dudağımda

    Ve bir öpüş tadında
    Olmalı o şiir de

    ahmet uysal.
    0 ...
  42. 22.
  43. hüzün/ölçer
    rüzgâr: hüzün ölçeridir eylülün,
    ürpertir geceyi öptüğü yerden

    acı/ölçer
    şiir:acı ölçeri kanlı yüzyılın
    yaralı bir temmuz atlasında

    aşk/ölçer
    hançer:ah, onunla ölçülür bütün
    ölümcül, yasak aşkları ülkemin

    güz/ölçer
    şair:güz ölçümüyle yazan şiirini
    uyaklar düşüren uzak rüzgârlara

    ahmet uysal.
    0 ...
  44. 23.
  45. Nereye gitsem karşıma çıkıyor ansızın
    O temmuzlar, gözlerine benzeyen bir kızın

    O temmuzlardı karanlığı sevdiren bana
    Parlarken uzaklarda ışığı bir yıldızın

    Otlarla, böceklerle uyuduğum günlerdi
    Simgesiydim sonsuz bozkırlarda yalnızlığın

    Şimdi unuttum bütün adları ve yüzleri
    Yüreğimde yangınları kaldı temmuzların

    Solumak, bir daha solumak o temmuzları
    Güzelliğine vararak çok eski yazların

    ahmet uysal.
    0 ...
  46. 24.
  47. Yurdun neresiydi senin
    Ey rüzgâra bürünen göçebe

    Tükettin işte barındığın
    Kırgın günleri de
    Biriktirdin ve çürüdün
    Eski taş oyuklarında
    Çimlendi gizlediğin tohum

    Islak bir çizgiydin
    Kuşların geceye çizdiği
    Acı sularında çığlıklar
    Kırk yıl eğirdin ipliğini
    Kırkıncı şiirinin

    Önünde duruyor şimdi
    Yangınlar atlası temmuz
    Kül üreten kent günleri
    Geçit vermeyen köprü
    Çıkrıkta bekleyen iplik

    Çıkıp gidecek gibisin
    Kendine çizdiğin eğriden
    Bursa günleri kentine
    Şiiri ilk bulduğun
    Su günlerine yeniden

    Yeniden kuşatıyor seni
    Korku ve kuşku günleri
    içindeki taş tanrı
    Ağır basıyor yeniden
    Uzun süren o yıkımlar yılı

    Yurdun neresiydi senin
    Ey rüzgâra bürünen göçebe

    ahmet uysal.
    0 ...
  48. 25.
  49. cemal süreya'nın öldüğü
    yaşı da geçtim

    öldü
    sevdiğim şairlerin çoğu

    yağmura indirgediğim
    söz

    ve bir ince rüzgâr
    kaldı bana onlardan

    ahmet uysal.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük