bu adamın adını ilk Kütahya Dumlupınar üniversitesi gsf de bı dersliğin adını vermişlerdi ders programında görmüştüm. sonradan Kütahyalı bı yönetmen olduğunu öğrendim. (bahse girerim sınıf arkadaşlarıma sorsam hala adamın kim olduğunu bilmiyorlardır.)
Senin bırakmış olduğun bozkıra hapsetmeye çalışıyorlar. gemi yapmak isteyenlerin gemisini deliyorlar, değneklerden kanat yapıp uçmak isteyenlerin kanatlarını köreltiyorlar. ülkenin sana ihtiyacı vardı güzel insan, daha güzel filmler yap diye.
ben kendisini bir açılışta gördüm.böyle devlet büyükleri falan vardı.herkes gitti kurdele kesmeye.o hiç yerinden kalkmadı.sanki bana makam mevkiniz sökmez der gibiydi.tek başına oturdu orda.başı önünde izliyordu.yanına gitmek konuşmak istedim ama konuya nerden başlayacağımı bilemedim.o zamanlar hastaydı.gerçekten de bozkırda karpuz kabuğundan gemi yaptı.
"Eşimi sinema tutkum yüzünden yoksulluğa mahkum ettim. Yoksulluk utanç da getirir. Hele bizim buralarda, sosyal yarışı kaybettiğin an, dışlanırsın. insanlar ahlaksızlığı bağışlayabiliyor ama acizliği asla. Çal, soy, yeter ki yoksul kalma. Ben Beyoğlu'nda, koltuğumun altında senaryolarla kapı kapı dolaşırken, evin faturalarını, çocuklarımın bakımını eşimin üzerine yıktım. Benim gibi bir sorumsuzu yönettiği için, o büyük yönetmendir."
--spoiler--
" Ben bir keloğlan'ım. Bilirsiniz,keloğlan başında kalan tek tel saçtan başka yeryüzünde hiçbir şeyi bulunmadığına aldırmaksızın gider padişahın kızına aşık olur. Bu aklıevvel oğlunun akıldışı hareketini gören anacağızı kızar Keloğlan'a. O baldırı çıplaklığıyla padişahın kızına âşık olmasını kafasına kakar habire. Ama yılmaz Keloğlan. Sonunda muradına erer ve padişahın kızıyla evlenir. işte ben de ilk görüşte âşık oldum padişahın kızına ve gördüğümüz gibi onunla evlendim. "
--spoiler--
keşke gitmeseydin be ahmet abi, gitmeseydin de kısa film yönetmeni olarak anılmasaydın, gitmeseydin de daha çok gemiler yapsaydın karpuz kabuklarından, sen gitmeseydin de eline kamera alan ben yönetmenim demeseydi, onlara bu iş nasıl olurmuş gösterseydin, milyon dolara film çekmenin marifet olmadığını, marifetin, derdini, en imkansız hallerde, en can alıcı haliyle anlatmak olduğunu bir daha gösterseydin bu yalan 'yönetmen!lere.
Kesinlikle dehaydı. Yaptıklarıyla ilk filmini çekecek olanlara cesaret veren, vefatıyla birlikte "Bozkırda Deniz Kabuğu" adlı filmi yarım kalan sinemacı. O da yolu açanlardandı.
umut verendir ahmet abi. öyle gazetelerde, dergilerde, okuduğunuz başarı öykülerine benzemez onun öyküsü. çok muazzam mekteplerde okumamıştır mesala, öğretmenleri, ailesi onda ki bu ışığı küçük yaştayken fark etmemiştir. şansı yaver gitmemiş, olmadık yerde hayatını değiştirecek insanlarla tanışmamıştır o. yurdum insanıdır ahmet abi. ahmet abidir işte. hayatta her ne amacı olursa olsun insanın ahmet abiyi örnek alabilir kendine. onun yaşadığı zorlukları, çileleri kendinin ki ile örtüştürebilir, böyle moral bulabilir insan onun hayatıyla. vazgeçmemek, hayallerinin peşinden gitmek, kendini bulmak ve umut vermektir ahmet abi umut!
"kendimi anlatıyorum, içinizde ben de varım. benim de anlatacak bir hikayem var diyorum. şimdi beni dinleyin, gibi bir duygu, şimdi söz bende, şimdi ben kendimi anlatıyorum demek gibi sinema..." söz keşke biraz daha sende kalsaydı dedirten, -miş'li zamanı bir türlü yakıştıramadığım..