ahmet telli

entry366 galeri9 video2
    199.
  1. ...
    Üşüten bir acıydı belki her ayrılık
    Her yolculuk yangınların başladığı yereydi
    Ama vakti olmadı hesabını tutmaya
    Aşkların, ayrılıkların ve acıların

    istese de kalamazdı vakti gelince
    Geyik sesleri yankılanınca yamaçlarda
    Yürek burkulması ve hüzün ve keder
    Aralıksız doldururdu acıların bohçasını
    Dudaklarında öpüşlerin gül esmerliği
    içinde kıpırdanıp durur ufuk çizgisi
    Ay bile soğuktur o zaman
    Bir buz parçasıdır
    Çaresiz çıkılacaktır o yolculuklara
    Ki bir ömrün karşılığıdır serüvenler

    Biraz da serüvendi yaşamak
    Belki yatkındı büyük yolculuklara
    Ki serüvenler daima büyük aşklar
    Ve büyük yolculuklarla başlar
    2 ...
  2. 198.
  3. sırf şiirlerini ezbere biliyor diye aşık olabilirsininz birilerine.
    3 ...
  4. 197.
  5. Hep yanıldı ve yenilgilere uğradı
    Ama atıldı yine de serüvenlere
    Vakti olmadı acıların hesabını tutmaya
    Durup beklemeye, geri dönmelere vakti olmadı.

    Yangınlarla geçti ömrü ve hep yalnızdı
    - ki onlar daima birer yalnızdılar

    Nerde doğmuştu ve ne zaman kopup
    Gitmişti o kentten anımsamıyor artık
    Hangi sokaktaydı ilk sevgili ve hala
    Sürüp gider mi ilk öpüşmenin esrikliği
    Gizlice buluşmaya gelen ve ölürcesine
    Korkular geçiren o kız nerededir şimdi
    Sensiz olursam yaşayamam diyen
    O liseli kız hangi kentte kaldı
    Ve o sarışın
    O afeti devran bekler mi hala
    Atlas yataklara sererek yaşamanın anlamını

    Üşüten bir acıydı belki her ayrılık
    Her yolculuk yangınların başladığı yereydi
    Ama vakti olmadı hesabını tutmaya
    Aşkların, ayrılıkların ve acıların

    istese de kalamazdı vakti gelince
    Geyik sesleri yankılanınca yamaçlarda
    Yürek burkulması ve hüzün ve keder
    Aralıksız doldururdu acıların bohçasını
    Dudaklarında öpüşlerin gül esmerliği
    içinde kıpırdanıp durur ufuk çizgisi
    Ay bile soğuktur o zaman
    Bir buz parçasıdır
    Çaresiz çıkılacaktır o yolculuklara
    Ki bir ömrün karşılığıdır serüvenler

    Biraz da serüvendi yaşamak
    Belki yatkındı büyük yolculuklara
    Ki serüvenler daima büyük aşklar
    Ve büyük yolculuklarla başlar

    Anıları aşkları ve bir kenti
    Bırakıp gidebilirdi apansız
    Apansız başlardı yolculuklar
    Hangi saatinde olursa günün
    Ve hep kar yağardı nedense
    Durmadan kar yağardı yol boyunca
    Ve nasılsa yok olup giderdi hüzün
    Kent görünmez olunca arkada
    Ne bir veda sözcüğü dökülürdü dudaklarından
    Ne de dönüp bakardı geriye bir kez olsun

    Ne zaman yollara düşse biterdi acılar
    Gül yüzlü sular fışkırırdı toprağın karnından
    Kavaklarsa oynak bir çingene kızı
    Her kıpırdanışında açılıverir uzun ince bacakları

    Mekan tutmak ve her akşam aynı ufukta
    Güneşin batışını seyretmek ölümdür biraz
    Ölümdür biraz hep aynı yatakta
    Aynı kadınla sevişerek sabaha varmak
    Kitapları hep aynı raflara sıralamak
    Aynı eşyayı kullanmak eskimektir biraz
    Soluk soluğa yaşamalı insan
    Her sabah yeni bir şeyler görebilmeli
    Ve cehenneme dönse de bir ömür
    Mutlaka bir şeyler değişmeli her/gün

    Ey o büyük yolculukların ürperten heyecanı
    Okyanus dalgalarının sesleriyle dol bu ömre
    Ölüme ve aşka durmadan kement atan
    Serüvenlerle geçsin yaşamak

    Buz tutmuş bir dünya ortasında
    Yollara düşerdi o hep aynı ıslıkla
    Önünde dağlar, uçurumlar
    Sarsılan gök, yarılan toprak
    Çelik uğultularla burgaçlanırken
    Yaşamak işte öylesine kucaklardı onu
    Ve her nasılsa keklik sekişli
    Bir aşkın sevinci dolardı yüreğine
    Çıkarıp atardı o zaman deli bir ırmağa
    Ne kalmışsa bir önceki serüvenden

    Soluk soluğa yaşadı kentleri, aşkları
    Bağlanacak kadar kalmadı hiçbirinde
    Pervasız bir acemi, bir çılgın
    Soyu tükenen bir bilgeydi belki de...

    O yalnız kaybetmesini öğrendi ömründe
    Avucundan dökülen kum taneleriydi her şey
    Ne bir serseriydi ne de yılgın bir savaşçı
    Ama kendi kafasıyla düşünen ve hakkında
    Ölüm fermanları çıkartılan biriydi belki
    Sevince deli gibi severdi
    Pervasız severdi sevince
    Dövüşmek ancak ona yakışırdı
    Ona yakışırdı aşklar ve yolculuklar
    Yoktu bağlandığı herhangi bir şey
    Bulutlar gibi çekilip giderdi seslerin arasından

    Ne bilir ömrün değerini bir çılgın
    Yalnızca kendini yaşamayı nereden bilebilir
    Ve başarısız eylemler çağında o
    Kaçabilir mi binlerce kez ölmekten

    Yerleşik yargıları olmadı hiç
    Kurmadı güzel gelecek düşleri
    Nerede bir yangın, nerede tehlike
    O mutlaka oradaydı birdenbire
    Dinsizdi, özgür sayılırdı belki
    Ama bağlanmazdı özgürlüğe de
    Hiçbir yerde yeterinden çok kalmadı
    Beklemedi anılar sarnıcının dolmasını
    Şikayetsiz yaşadı yaşadığı her günü
    Yoktu yüreğinde pişmanlıkların izi

    Ayrıntıların izi kalmamış artık
    Üst üste yaşanmakta ayrılıklar
    Ve bir bulut gibi sıyrılıp gidilmiştir
    Dağların, denizlerin üzerinden

    Geride kalan ne varsa soluktur şimdi
    Titreyen kandiller gibi sönmek üzeredir
    O eski konaklar gibidir anılar
    Gül bahçeleri, sessiz koru ve orman
    Belki sağanak boşanır apansız
    Yüzyıllık bir yağmur başlar
    Ve sinsi bir hastalığa dönmeden alışkanlıklar
    Yok olup gider her şey, belki kül olur

    Hırçın bir okyanustur yürek
    Dar gelir ufuk ve mutluluklar çevreni
    Anılarsa birer çıban izidir
    Yaşanmaz onların ölgün gölgesinde

    Durgun bir su gibi aktı mı yaşamak
    Ve zaman uysal bir kısrak gibi dinginleşti mi
    Anısız kalınmıyor artık ne yapılsa
    Kuşatıyor yolları, aşkı ve ömrü
    Bekleyişleri kemiren çakal sesleri
    Oysa bütün köprüler yakılmalı ayrılık vakti
    Ve herhangi bir şeyle eşit olmaksızın
    Yollara düşülmeli habersiz ve sessiz
    Çürük bir diş gibi kanırtıp kentleri
    Dünyanın ağzını kanlar içinde bırakmalı

    Bir ömrün olgunlaştıramayacağı
    acemilikler toplamı ve bir çılgın
    boyun eğmedi kendine bile
    seçme zorunda kalmadı yaşamayı

    nasıl bağlanmadıysa yere ve zamana
    bağlanmadı kendine de ömür boyu
    dağlara tırmana atlar gibi
    soluk soluğa yaşamak istedi dünyayı
    bir şahin gibi bulutlara kurdu
    dumanlı sevdaların yörük çadırını
    sıradan bir gezgin değildi hiç
    dövüşür gibi yaşadı yolculukları
    belki korkusuz sayılmazdı büsbütün
    korkardı korkulara düşmekten zaman zaman

    ve bütün gemileri yakıp
    yollara düşerdi o hep aynı ıslıkla
    mutlu muydu, hiç düşünmedi böyle şeyleri
    umutlardansa nefret etti daima

    hep yanıldı ve yenilgilere uğradı
    ama atıldı yine de serüvenlere

    pervasız bir acemi
    soyu tükenen bir bilgeydi belki de

    Ama bir şey vardı yine de
    Başarısız ihtilallerden kendine kalan .
    4 ...
  6. 197.
  7. ''şairler vurulmalıdır,hayat yakışmıyor onlara. ''

    (bkz: ahmet telli)
    2 ...
  8. 196.
  9. ''Büyük aşklar yolculuklarla başlar
    Ve serüvenciler düşer bu yollara ancak

    Onlar ki dünyanın son umudu
    Soyları tükenmeyen birer çılgındılar

    Ne bir adresleri vardı onların yeryüzünde
    Ne de aşktan başka bir sığınakları

    Ama yaşarlar dünyanın dört bir yanında
    Ölümle alay ederler sanki

    Nerde beklenirlerse ordaydılar
    Bir kez bile gecikmediler ömür boyu''

    ahmet telli
    1 ...
  10. 195.
  11. peter gabriel'in şarkısı the feeling begins
    eşliğinde , su çürüdü şiiri ile beni bitirmış şair.

    1 ...
  12. 194.
  13. Biten bir aşk için
    Söylenecek söz şu olmalı:
    -Güzeldi yine de...
    2 ...
  14. 193.
  15. "Selamsız saygısız yürüyelim sokakları belki bizimle ışıklanır varoşlar geriye mapushaneler kalır, adını bilmediğimiz dostlar kalır, yalnız yüreğimize alırız ısıtırız, gardiyan olmayız kendi ömrümüze her akşam. Gidersen kar yağar avuçlarıma bir ceylan sessizliği olur burada aşklar..." -Ahmet TELLi-
    0 ...
  16. 192.
  17. özletiyor seni bu yağmurlar demiştir...
    0 ...
  18. 191.
  19. Hiç özlemedim seni
    Özlemek dostluktandır
    dostluğundan öte bulmalıyım seni

    Sıcaklığını bulmalıyım
    dokunuşlarını, kenetlenişi
    Terimizle sulanmalı yeryüzü
    güneş terimizle ışıldamalı sabah olunca

    Apansız fırtınalar çıkmalı
    sarsılmalıyım...
    2 ...
  20. 190.
  21. BURDAYIM SÖZÜMDE

    ...Düşüyorum
    Karıncanın peşine minik depremler oluyor
    Yabanıl ot kokuları,sonra düşler,düşüyorum...
    Puslu bir görüntü tarih dediğimiz ve kirli
    Sular buharlaşıyor buluşalım dediğin denizde

    Burdayım sözümde,yanlışsa da bu istasyon
    Bir ben yitirmedim galiba belleğimi bir de
    Şiir yazanlar, ne kadardılar ve nerdeydiler
    Hatıralar üretiyorum telgraf tellerinden
    Akşamüstleri fesleğenleri suluyorum
    Bekle demiyorum kimseye,unutma demiyorum

    Acı soysuzlaşınca tiranlaşıyor belleksizlik
    inat ve öfke,kaybediş ve kayboluş oluyoruz
    Komikti dıştan bakınca dünya ama hırçın
    Ayışığı,telgraf direkleri ve fesleğenler
    Burdayız işte durgun bir sessizlikteyiz şimdi

    Unutulan bir şey kaldı mı diye soruyor tiran
    Kampana çalarken çöldeyiz o geniş çevrende
    Mısır'ı soyun diyordu Musa belleksizdir firavun
    Babil ve burası iki istasyon iki uzak nokta
    Belki bir imgede düzlem olabilen iki grilik

    Düşler ve tarih inilecek son istasyon
    Burdayım işte güzel bir yanlıştayım şimdi
    Beklemesini bilmiyor acelesi olan ve nedense
    Çekip gidiyorlar, kalanlar o kadar azız ki
    O kadar azız ki mutluluk bile bizden çok

    ahmet telli .
    0 ...
  22. 189.
  23. uğruna kayıplar, umutlar ve yaşamlar geride bırakılan devrim isimli o kaçınılmaz düşü en gizemli anlatandır.

    "..sıyrılıp gelmektedir seher belli ki yakındır
    belli ki yakındır doğayı ve hayatı sarsacak saat.."
    0 ...
  24. 188.
  25. 187.
  26. Beklenmedik bir anda terk edilmişsindir bütün sevdiklerince
    Suçlamak istemesende hiç kimseyi üzünçle yanmakta yüzün
    Adını bile koyamadığın bir boğunç dolmakta şimdi yüreğine
    Ve usulca ağmaktadır gözlerinin peteğine ağulu bir hüzün...
    2 ...
  27. 186.
  28. "Gidersen yıkılır bu kent, kuşlar da gider
    Bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında"

    dizlerinden geriye söylenecek pekte bir şey bırakmayan şair.

    türkçenin yaşayan en büyük şairidir, bana göre...
    0 ...
  29. 185.
  30. Göz değil bunlar kesinlikle değil
    irin gibi bir nefret akıyor sadece
    Dudaklar yok burun yok alın yok
    yüzü yok bu mumyalanmış yüzün

    Ölümün rengi gri midir ya da korkunun
    Gri midir insan hayvana benzetilirken
    Uzun ve pis bir sakal sarkıyor
    göğsüme iliştirilen rakamlara

    işte 81 yılından fotğraf
    albümlere hiç girmeyecek.

    AHMET TELLi.
    0 ...
  31. 184.
  32. Acının miladıyla başlayan bir hikayedir bu
    yaşayıp gelmişiz ormanlar bir yanarak
    her dönemeçte uğultulu uçurumlar
    her şafakta uzun uzun kurt ulumaları
    Ey masalcı
    otur şu geyik postuna
    ve anlat şimdi bütün bunları

    Önce yaşadıklarımızı koy ortaya
    hatamızı ve sevabımızı anlat
    görelim nelere kahretmişiz bunca zaman
    nelere göğüs germişiz görelim bir bir
    bedeli ödenmiş midir şafağın, bilelim
    yaşamak
    yeni acılara sürgün etse de bizi

    Hayatımız göründüğü kadar basit değil
    ama anlaşılmaz gibi de değil öyle
    çoğunu unuttuk belki şimdiden
    belki bitti birtakım bekleyişler
    umutlar da bitti bir zaman, sevgiler de
    ama unutmayalım
    zulüm de biter hayatımızda.

    AHMET TELLi.
    0 ...
  33. 183.
  34. Acının tutanakçısıyım
    Anlatıp dururum aşkları
    Ayrılıkları ve o destan
    Yalnızlığını ömrümüzün

    Göçebe, Gezgin ve Aylak
    Biri miydim aklıma gelmedi
    Bir çingeneyle bir bilici
    Hep aynı şeydi bildiğim

    Ve serseriliğimdi aşklar
    Bir masalcıydım belki de
    Yaşadım o büyük serüvenleri
    Yolculuklar tarihimdi benim

    Acılar yaşanıyordu yurdumda
    Peşpeşe yakılıyordu kentler
    Bense hep oralardaydım
    Daha yangın başlamadan önce.

    AHMET TELLi.
    0 ...
  35. 182.
  36. Beklenmedik bir anda terk edilmişsindir bütün sevdiklerince
    Suçlamak istemesende hiç kimseyi üzünçle yanmakta yüzün
    Adını bile koyamadığın bir boğunç dolmakta şimdi yüreğine
    Ve usulca ağmaktadır gözlerinin peteğine ağulu bir hüzün...

    AHMET TELLi.
    0 ...
  37. 181.
  38. Yüreği ağzında bir çocuk
    Gibi alırken kalemi elime
    Beceriksiz, acemi ve olasıya
    Yapayalnızım her defasında

    Bu sonuncu olsun diyorum
    Ömrümün eksiksiz tek şiiri
    Yazılsın artık kırk yaşımın
    Ve bir aşkın bittiği bu gece

    Akbabalar bin yıl kelebekler
    Bir mevsim yaşarlarmış ki aşk
    Da kısa ömürlüdür, başlar
    Gibi biter yaşanmışsa eğer

    Yaşanan ne varsa hoşgörünün
    Bir parçasıdır artık ama ben
    Yine de yakabilirim bu gece
    Bütün anılarımı bir şiir için

    Sonra irkiliyorum, anılarım yoksa
    Dostlarım da terkedilmiştir yangın
    Sürüp dururken yurdumda ki o zaman
    Kıymeti harbiyesi nedir bu şiirin

    Sabaha karşı dilim paslı
    Beynim keçeleşmiştir ve yangın
    Yalnızlığıma sıçrarken üşüyor
    Bütün sözcükler. Umut yoktur

    Yüreğim diyorum, kekeme
    Alıngan, serseri yüreğim
    Sen nerden bilebilirsin
    Bir şiirin nasıl yazıldığını .

    AHMET TELLi.
    0 ...
  39. 180.
  40. Gün batarken sula fesleğenleri
    balkonun kokusu sokağa taşsın
    sokaklar kayıp çocuklar gibi
    hırçındır, ürkek ve biraz şaşkın

    Sular bulutlanır sen susarsın
    ve kent çıngıraklı bir yılan kadar
    zehirlidir artık sevgilin mahpusken
    üstelik kirli bir lekeye döner umutlar

    Acılar katlanır mendil yerine
    sarışınlaşırsın bu kaçıncı güz
    ellerin üşür, çiy düşer çiçeklere
    beklediğin mektuplar da gelmez

    Bomboş sayfalara dönerken aklın
    tecrit'teki kitabı fareler kemiriyor
    ve düşlerin sonsuz bir boşluktayken
    bir sigara yakıyorsun, tutuşuyor sular

    Akşamı geciktirebilirsin belki
    suladığın fesleğenlerle, kimbilir
    ama vaktin ayırdındadır şimdi
    kuşlar, çocuklar ve mahpuslar

    Usulca inse de koldemirleri

    AHMET TELLi.
    0 ...
  41. 179.
  42. (Öner' in anası için)

    Kayıp duruyor bakışları
    duvardaki resme ve kapıya
    oğul mu beklediği, sevgili mi

    Belli ki yaşıyorlar hala
    uzun uzun yaşıyorlar belli ki
    bırakıp gittikleri anılarıyla
    Çıkıp gelirler bir gün belki
    Üşümüştür çünkü toprağın
    soğuk yalnızlığında birisi

    Öteki arkasında parmaklığın.

    AHMET TELLi.
    0 ...
  43. 178.
  44. Anısı biz olalım bu sokakların
    öpüşmediğimiz tek saçak altı
    hiçbir otobüs durağı kalmasın
    Biz yürüyelim kent güzelleşsin
    gürültüsüz sözcükler bulalım
    yeni sevinçlere benzeyen

    Biz gelince bir yağmur başlar
    yüzün çizilir buğulanan camlara
    bir uzun karatma biter
    akasyalar köpürür birdenbire
    ve her avluda adınla anılan
    çiçekler sulanır akşamüstleri

    Bir arkadaş evinde uğrarız yolüstü
    bir fincan kahve içeriz, ısıtır bizi
    başını sessizce omzuma koyarsın
    gülüreyhan olur soluğun
    Biz kalırız kuşlar dönüp gelir
    her balkonda bir menekşe sesi

    Belki yeniden güzelleştiririz
    adları değiştirilen parkları
    perdeleri hiç açılmayan evlerde
    ışıklar yanar çocuk sesleri duyulur
    tanıdık sevinçlerle dolar yeniden
    kendi sesini kemiren alanlar

    Anısı biz olalım bu sokakların
    ve hiç durmadan yağmur yağsın
    Biz gürültüsüz sözcükler bulalım
    sarmaşıklar fısıldaşsın yine
    Gidersek birlikte gideriz
    yeni sevinçler buluruz hüzne benzeyen.

    AHMET TELLi.
    0 ...
  45. 177.
  46. I

    Kumrular sokağı hüzzamdı bir zaman
    Kale'ye rast vaktinde çıkılırdı
    Gariptir, Sezenlerdeki hanende
    Çekip gitti Sarguttan bir ay önce

    II

    Posta caddesi, Taşhan, Karpiç ve diğerleri
    Ama artık meyhaneler kalmadı Ankara'da
    Belki bundandı Cemal Süreya'nın Kızılay'da
    Huzursuz bir zürafa gibi dolaşması.

    AHMET TELLi.
    0 ...
  47. 176.
  48. Bulutları düşünüyorum kuşları ve aşkı
    Tarihleri var da onların hatta anıları
    Vatanları olmadı hiç bir zaman ki onlar
    Ayışığına karıştılar yeryüzünden göçerek

    Ve bırakarak metal bir uygarlığı geride

    Anladım ayaklarımın altındaki dünya değil
    Çocuk sevinçleri ipinden koparılmış uçurtmalar
    Bulutu ve suyu izliyor soluk bir sonsuzluk
    Anladım yüreğimdeki rüzgarla sürükleniyorum

    Üşüdüğümü unutuyorum yalnızlığımı da
    Yasaksa artık bu ülkeden çıkmamız
    Vatansız olduğumuzu bilelim diyedir
    Mayınlayarak ömrümüzün kalan kısmını

    Anladım vatansızlıktır bir şaire yakışan.

    AHMET TELLi.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük