ahmet telli

entry366 galeri9 video2
    324.
  1. ''..Yaşamak neleri öğretiyor, düşünüyorum
    Okuduğum bütün kitaplar paramparça
    Çıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başıma
    Bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent
    Bulvar kahvelerinin önünden geçiyorum
    Sarmaşık aydınlar, arabesk hüzünler
    Bir gazete sayfasında sereserpe bir yosma..''

    güzel adam, çok güzel.
    0 ...
  2. 323.
  3. çiçekli şiirler yazmış bir yazar.

    Suya düşen bir karanfilse yüreğin
    bırak kendini ırmağın türküsüne gülüm
    vursun seni o taştan bu taşa
    o çağlayandan bu çağlayana sürüklesin
    Kavgadan uzak kalmışsan
    sevdadan da uzaksın demektir
    12 ...
  4. 322.
  5. "Sımsıcak konuşurdun konuşunca
    ırmak gibi rüzgar gibi konuşurdun
    yayla kokuşlu çiçekler açardı sanki
    çiğdemler güller mor menevşeler açardı
    Sımsıcak konuşurdun konuşunca
    Hâlâ koynumda resmin

    Dağları anlatırdın ve dostluğu
    bir ceylan gibi sekerdi kelimeler
    Sesini duymasam çölleşirdi dünya
    dağlar yarılır ırmaklar kururdu
    bulutlar çökerdi yüreğime
    Hâlâ koynumda resmin

    Gün akşam olur elinde kitaplar
    ve bir demet çiçekle çıkıp gelirdin
    bir kez bile unutmadın "merhaba" demeyi
    ve en yanık türküleri nasıl da söylerdin
    bir dostun vurulduğu gün
    Hâlâ koynumda resmin

    Kaç mevsim kırlara çıkıp
    çiçekler topladık mezarlar için
    Belki ürküttük tarla kuşlarını
    belki kurdu kuşu ürküttük
    ama aşkı ürkütmedik hiç
    Hâlâ koynumda resmin

    Ve hâlâ sımsıcak durur anılar
    sımsıcak ve biraz boynu bükük
    Ne varsa yaşanmış ve paylaşılmış
    yasak bir kitap gibi durmaktadır
    ve firari bir sevda gibi
    Şimdi duvarlarda resmin"
    1 ...
  6. 321.
  7. KAVGANIN ŞAiRiDiR.

    bütüm köprüleri dinamitledim ve geldim işte
    bir kente girmemiz nasıl gerekiyorsa öyle
    apansız çıkmalısın karşıma
    ki unutulmuş bir haykırış olmalı dünyaya
    seninle her karşılaşmamız...
    2 ...
  8. 320.
  9. Yetmiş iki gündür bir dolapta kilitliyim. Yalnızca anahtar
    deliğinden hava giriyor ve ölü bir ışık sızıyor içeri. Yalnızlık
    hiç de tanrısal değil, görkemli değil. O yalnızca geçmişle
    gelecek, ölümle yaşam arasında kocaman bir karanlık nokta.
    Geçmişi ve geleceği olmayan, ölümle yaşam arasında irinli bir
    leke yalnızlık denilen. Şimdi ne varsa, anahtar deliğinden sızan
    havayla ışıkta... Farkına varsalar, kapatırlar mıydı onu da?
    Bütün belleğimdekileri yok ettim. Elektrikli bir aygıyla yaktım,
    jiletle kazıdım. Çığlıkların aralığından uçurdum hepsini, kül
    edip savurdum.

    Adımdan gayrısını bilmiyorum.
    1 ...
  10. 319.
  11. içimde zaptedilmez bir kırma isteği
    dizginlerini koparan bir at sanki bu
    soluk soluğa kalıyorum her sonbahar
    ve sevgilim ne zaman hoşgörülü olsa
    bir yolculuk düşüyor aklıma, gidiyorum
    bütün gençliğim böylece geçip gitti işte
    ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim.
    2 ...
  12. 318.
  13. SiZi SEVMiYORUM

    Sesimden arındım ve ufku
    Bir harmani gibi giyindim
    Kahraman bir korkaktım
    Kavmimin kadim tarihinde
    Ki onlar için umutsuzluk
    Kendim için haramiydim

    Böyle bilindiydi bu hikâye
    Yarından bugüne kaldıydı

    Tersine akan bir ırmaktım
    Sözün şaşkın serinliğinde
    Kendi deltasında boğulandım
    Ve sizi sevmiyorum ey kavmim
    Yakın beni rüzgârın ıslığa
    Islığın hükme döndüğü yerde

    Derim ki ey kavmim, zulmünüz
    Payidar, yurdunuz çığlığımdı
    Ki hükmümü kendim veriyorum
    Yakın beni sesim sorulara dönmeden
    Küllerimin altında kalacak
    Mutluluk sandığınız ne varsa

    Böyle yaşandıydı bir ömür ve söz
    Giyotindi sözün belleğinde
    1 ...
  14. 317.
  15. ...boynu kırılan bir oyuncaksam hırçın
    bir çocuğun elinde, ki celladım
    gözlerimi de oymuştu fırlatıp atarken
    yine de özlüyorum onu, niyetçi
    tavşanlara dönerken beklediklerim

    aynı soruyu sormaktan, minör
    ağrılardan yoruldum, gitmeliyim buralardan
    içimde buharlaşan cıvayı soluyorum artık
    yoruldum yoruldum yoruldum
    gereklilik kipinde yaşamaktan . . .

    ahmet telli bu şiirin adını asmin koymasaydı bir sürü çocuğun adı asmin olmayacaktı..
    0 ...
  16. 316.
  17. "Bir bulutun peşine takılıp gittiğimiz yer
    Okyanus diyelim istersen ya da sen söyle
    Batık bir gemiyim orda, seni bekliyorum
    Upuzun bir sessizliğim fırtınalar patlarken
    Gövdem köle tacirlerinin barut yanıkları içinde
    Ve gittikçe acıtıyor yaralarımı tuzlu su
    Çocuksun sen, büyümek yakışmazdı hiç
    Gülüşünün kokusuyla yeşerdi bu elma ağacı
    (Soluğunun elma kokması bundandı belki)
    Bir elma kokusuna tutundum düşerken
    Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı
    Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle

    Çocuksun sen, çocuğumsun"
    1 ...
  18. 315.
  19. eryamanda oturduğunu biliyorum hocamdan. etliye sütlüye karışmaz, kendi halinde yaşarmış. içli adam vesselam.

    ''... ve ikide bir aklıma düşüyor aynı soru
    -Aşkı bilmiyorsam nasıl değiştiririm
    kendimi, seni ve bütün dünyayı''
    0 ...
  20. 314.
  21. Anısı biz olalım bu sokakların
    öpüşmediğimiz tek saçak altı
    hiç bir otobüs durağı kalmasın
    Biz yürüyelim kent güzelleşsin
    gürültüsüz sözcükler bulalım
    yeni sevinçlere benzeyen

    Biz gelince bir yağmur başlar
    yüzün çizilir buğulanan camlara
    bir uzun karartma biter
    akasyalar köpürür birdenbire
    ve her avluda adınla anılan
    çiçekler sulanır akşamüstleri

    Bir arkadaş evine uğrarız yolüstü
    bir fincan kahve içeriz, ısıtır bizi
    başını sessizce omzuma koyarsın
    gülüreyhan olur soluğun
    Biz kalırız kuşlar dönüp gelir
    her balkonda bir menekşe sesi

    Belki yeniden güzelleştiririz
    adları değiştirilen parkları
    perdeleri hiç açılmayan evlerde
    ışıklar yanar çocuk sesleri duyulur
    tanıdık sevinçlerle dolar yeniden
    kendi sesini kemiren alanlar

    Anısı biz olalım bu sokakların
    ve hiç durmadan yağmur yağsın
    Biz gürültüsüz sözcükler bulalım
    sarmaşıklar fısıldaşsın yine
    Gidersek birlikte gideriz
    yeni sevinçler buluruz hüzne benzeyen.
    1 ...
  22. 313.
  23. dizelerinin sahibi şair.

    --spoiler--

    Anısı biz olalım bu sokakların
    öpüşmediğimiz tek saçak altı
    hiçbir otobüs durağı kalmasın
    Biz yürüyelim kent güzelleşsin

    --spoiler--
    1 ...
  24. 312.
  25. Gün biter gülüşün kalır bende
    anılar gibi sürüklenir bulutlar
    Ömrümüz ayrılıklar toplamıdır
    yarım kalan bir şiir belki de

    Aykırı anlamlar arayıp durma
    güz bitip sular köpürür de
    kapanmaz gülüşünün açtığı yara
    uçurum olur zaman her gece

    Her gece yeni bir savaş baslar
    acı ses olur, ses deli yağmur

    Sığındığım her yer adınla anılır
    ben girerim sokağı devriyeler basar
    Bir de gülüşün eklenir kimliğime.
    1 ...
  26. 311.
  27. herhalde en güzel şiirlerinde ilk üçe giren biri de "su çürüdü"

    Su Çürüdü

    1

    Yetmis iki gündür bir dolapta kilitliyim.
    Yalnizca anahtar deliginden hava giriyor ve ölü bir isik siziyor içeri.
    Yalnizlik hiç de tanrisal degil, görkemli degil.
    O yalinzca geçmisle gelecek, ölümle yasam arasinda kocaman bir karanlik nokta.
    Geçmisi ve gelecegi olmayan, ölümle yasam arasinda irinli bir leke yalnizlik denilen.
    Simdi ne varsa, anahtar deliginden sizan havayla isikta... ( Farkina varsalar, kapatirlar miydi onu da?)
    Bütün bellegimdekileri yokettim.
    Elektrikli bir aygiyla yaktim, jiletle kazidim.
    Çigliklarin araligindan uçurdum hepsini, kuledip savurdum.
    Adimdan gayrisini bilmiyorum.

    2

    Zamani yiyip bitirdi karanlik.
    Gece yoktu.
    Günes çoktan kömürlesmis ve yeryüzü yapiskan bir karanlikla örtülmüstü.
    Yabanil sesler geliyordu derinlerden ve karanligi ince bir biçak gibi yirtiyordu.
    Saklayan kirbaç gibi...
    Aci duvarini asan bu sesler, madeni bir gürültüye dönüyor ve yerkabugunu zorluyordu artik.
    Sesim yoktu.
    Karanligin karninda yitirdim sesimi.
    Kör bir kuyuda unutulan Yusuf'tum belki.
    Ama durmadan soruyorlardi.
    Tanrilar bilmiyordu sorduklari seyleri, peygamberler büsbütün hain çikmisti.
    Ama yine de soruyorlar, soruyorlar, soruyorlar...

    3

    Iki seyi bilmek istiyorum.
    (Belki ayni seyi iki kere bilmek istiyordum.)
    Duvarlarin rengi neydi?
    Derimin rengi neydi?
    Dokunuyorum duvarlara; parmak uçlarimla, avuçlarimla,
    dilimle dokunuyorum.
    Duvarlarin bir rengi olmali.
    Ama hiçbir duvarcinin, hiçbir ressamin bu rengi bildigini sanmam.
    Adi yoktu bu rengin, kimyasi yoktu.
    Belki renksizligin rengiydi bu.
    Çürüyen bir bedenin kokusuydu duvarlarin rengi...
    Adimdan gayrisini bilmiyorum.

    4

    Bir böcek gibi antenlerimi gezdiriyorum bedenimde.
    Anahtardeliginden sizan ölü isikta ellerime bakiyorum. Ellerim...
    Sanki bir kadinin memelerini hiç oksamamis, sicakligini duymamis.
    Ellerim...
    Her dizesi çiglik olan siirleri hiç yaratmamis sanki.
    Ne beyaz tenliyim artik, ne esmer, ne de kara...
    Cüzzamlinin, vebalinin bir rengi vardir.
    Irinin bir rengi...
    Ölunun bile bir rengi vardir ama derimin rengi yoktu.
    Belki çürüyen bir kentin rengiydi bu.
    Çürüyen bir dünyanin...
    Adimdan gayrisini bilmiyorum.

    5

    Killi, ayaklari üzerinde duramayan bir yaratiktim artik.
    Soyumun neye benzedigini unuttum.
    'Insana benziyorlardi' diye duymustum bir vakitler.
    Demek ki simdi maymun halkasinda insanlik...
    Adimdan gayrisini bilmiyorum.

    6

    Agzimi anahtar deligine dayayip havayi emiyorum.
    Böcek sokmasi gibi bir yanma duyuyorum bogazimda.
    Oysa kuru bir yapragi bile dalindan düsürecek gibi degil bu esinti.
    Belki çöle dönmüs topraga tek yagmur damlasinin düsüsü yalnizca.
    Çamur gibi bir yagmur damlasi...
    Ama toprak, bu damlayla çatlatacak bagrindaki tohumu.
    Çöl, bütün vahalarini bu damlayla yesertecek...
    Genzim yaniyor.
    Ince bir kan seridi siziyor dudaklarimdan.
    Kirli, sicak ve simsiyah...
    Adimdan gayrisini bilmiyorum.

    7

    Suyum, bir litrelik karton süt kutusu içinde.
    Yetmis iki gündür sakindigim ve her gün ancak bir kere dudaklarimi degdirdigim...
    Dilimi bir köpek gibi degdirdigim.
    (Dilin suya dokunusu... Bir süngerin denizi yutusu yani. Bir çölün seraba kesilmesi bir an için.)
    Her gün ancak bir kere degdiriyorum dudaklarimi suya. Dilimi kaçiriyorum artik.
    Sünger, bütün vantuzlarini birden uzatmasin diye... Batakliktaki suyun da bir su yani vardir.
    Çürüyen bir bedenin bile dayanilabilir kokusuna.
    Kutuda kalan son bir yudum su, bu bile degildi artik.
    Küstü, öldürdü kendini su...
    Su çürüdü...
    Adimdan gayrisini bilmiyorum...

    1982
    Kalbim Unut Bu Siiri

    Ahmet Telli

    kaynak: http://www.antoloji.com/su-curudu-siiri/
    1 ...
  28. 310.
  29. "aykırı anlamlar arayıp durma
    güz biter sular köpürür de
    kapanmaz gülüşünün açtığı yara
    uçurum olur cellat olur her gece"
    0 ...
  30. 309.
  31. "Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan
    Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam
    Her akşam mektup yazarım dağlar kadar
    Kayıp bir adresten geliyor sesin şimdi, üşüyorsun
    Unutma dostumsun sen, neredeysen orada ölmek isterim!"
    0 ...
  32. 308.
  33. artık birgünde yazacak değerli şahıs.
    0 ...
  34. 307.
  35. “Kavgadan uzak kalmışsan,
    sevdadan da uzaksın demektir.”
    — Ahmet Telli
    1 ...
  36. 306.
  37. Bak şimdi sana ne anlatacağım sözlük. Anlatacağım hikaye Adıyaman'ın Gerger ilçesinin kıyılara köşelere sıkıştırılmış bir köyünden kopup geliyor. Şiir heveslisi, okuduğundan çok şiir yazan değilde yazdığından çok şiir okuyan bir öğretmen bu köye atanır. Köyde -çoğu anadolu köyü gibi- bakkal bulunmamaktadır. sigarayı üflemek, ekmeği yemek, gazeteyi okumak isteyen kasabaya inmek mecburiyetindedir. Bu şiir meraklısı şair ruhlu öğretmenimizde bir minibüs eşliğinde bu isteklerini karşılamak için kasabayla köy arasında sürekli yol tutar. Gel zaman git zaman öğretmenimizle minibüsçü ahbap olurlar. Memleketin dertleri başta olmak üzere bir çok konudan muhabbet ederler. E muhabbeti edenler arasında şiir seven bir kimse varsa; o muhabbet mutlaka içinde biraz şiir barındırır. Öğretmen minibüsçüye ahmet telli nin bir kaç şiir kitabını ve kendi sesinden şiir kasetlerini verir. Birkaç gün içinde şiirin kokusunu içine çekmiştir minibüsçümüz. Minibüsün sağına soluna ahmet telli şiirlerini yazar; ön kaput yukarıdan aşağı "gidersen yıkılır bu kent" der, arka sağ tekerin üstü "hüznün isyan olur" diye tatlı tatlı çıkışır. Sonuç olarak minibüsçümüz, içine çektiği şiir kokusuna o eşsiz tadını veren aşkı bulmak ve şair olabilmek için neyi var neyi yok satar, göçer istanbula. Şöyle der öğretmene " Büyük aşklar yolculukla başlar- ve serüvenciler düşer bu yollara ancak" diyor ya senin şair, bende aşka serüvene ve şiire gidiyorum öğretmen. Şoför saçlarına aklar inmiş,yaşı altmışa merdiven dayamış bir köylüdür ve daha önce istanbula gitmemiştir. istanbulun Varoşların da büyüyen bir çocuk için amerika neyse minibüsçü içinde istanbul odur. Bu göç üzerine minibüsçünün eşi ve çocukları düzenlerini bozduğu için tehditler savururlar öğretmene. Bir müddet sonra -üç aşşağı beş yukarı altı ay kadar- minibüsçü geri döner istanbuldan köyüne. Öğretmene söylediği ilk şey ise şu olur " Senin şu şairin bana bir minibüs borcu var hoca" Yıllar sonra imza ve söyleşi için gittiği Besni de ahmet telli, şair ruhlu hocamız ile karşılaşır. Hikayeyi dinlediğinde o tatlı bıyıklarının altından gülümser; artık bir süreliğine kıpkırmızı ve kekemedir.
    2 ...
  38. 305.
  39. “günlüğü eksik tutulan güz
    usulca çekilmiş de kıyıya
    bütün gürültülerden uzakta
    eğiriyor suların köpüğünü
    belli ki duymuyor dağların
    uğuldayan yalnızlığını.”
    — Ahmet Telli - Saklı Kalan
    0 ...
  40. 304.
  41. Pencerende solgun bir ayışığı
    Mahçup bir duruşla bakarsın
    Susarsın.
    Sükût iyi gelir belki...
    0 ...
  42. 303.
  43. 17 aralık 2013 günü hacettepe üniversitesi edebiyat fakültesi'nde söyleşisi olan şiir insanı.
    0 ...
  44. 302.
  45. Hep yanıldı ve yenilgilere uğradı
    Ama atıldı yine de serüvenlere

    Yangınlarla geçti ömrü ve hep yalnızdı
    - ki onlar daima birer yalnızdılar.

    Ahmet Telli
    2 ...
  46. 301.
  47. ”Uzun bir sessizlik oluyorsun dağlara baksam
    karşılıksız bir mektup kadar burkuluyor kalbim..”

    __Ahmet Telli
    1 ...
  48. 300.
  49. "Artık aklıma gelme, yanım daha müsait."
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük