Her şarkı bir sevdadan dökülür mısra mısra
Her şarkı yaşanmış bir masalı resmeder Selene
Düşün çamlar arasını, mehtaplı geceleri, masmavi denizleri
Düşün şimdi yollara serpilen ümitleri
Hadi bir şarkı da sen
Söylesene! ..
Bak büütün güzelliklerin tümü sende
Bak sende gülümsüyor en amansız özlemler
Unut bir yerde bensiz olduğunu, çaresiz
Ayrılıklar sevenlerle yücelir Selene
Hadi sil gözlerini
Gülsene! ..
Bitimsiz bir sevdadır yaşamak
Sevmekse en güzeli mutlulukların
Sense içimde en tanrısal gerçeksin Selene
işte yüreğim bildiğince çarpıyor sen, sen diye
Sende gözlerim, sende ellerim, sende sen olan varlığım
Düşünsene! ..
Bakma sen yağmurların sağnak döküldüğüne
Bakma sen gecelerin karanlığına Selene
Bu pembe umut sütten de beyaz
Bu senli hayal gülden de kırmızı
işte renk renk çiçekleri aşkımızın
Görsene! ..
Ve bir gün dur diyeceğim geçip giden zamana
Son kurşunu sıkacağım sensizliğe Selene
Öbek öbek mutluluklar taşıyacağım dağ eteklerinden
Sana gökten yıldızları koparacağım bir bir
Sana bitmez tükenmez sevdalar getireceğim
Beklesene!..
Böyle uzak uzak bakma gözlerime ne olur
O küskün bakışlarını saplama yüreğime
Bir sen kaldın düşlerimin zirvesinde
Bir sen kaldın umutlarımın ötesinde
Bir sen...
Ben anadan doğma yaralı yorgun
Ben anadan doğma yürekten vurgun
Ben anadan doğma sana sevdalı
Seninle başladı hayat hikayem
Seninle son bulmalı!
Sen hayatımın en vazgeçilmez aşkı
Sen uğrunda en çıldırdığım esmer
Sen yolunda savaşlar verdiğim sevdam
Sen uğrunda ölümlere gidip geldiğim
Sen beklediğim
Sen özlediğim
Sen gizlediğim...
Güneş doğmayı unutabilir
Sabah olmayı
Yağmur yapmayı
Ama ben seni asla...
Çiçekler açmayı unutabilir
Kuşlar uçmayı
Baharlar gelmeyi
Ama ben seni asla...
Ne zaman bir şiir okunsa aklımdasın
Ne zaman bir telefon çalsa karşımdasın
Sen tanrımın en güzel armağanı
Sen hayatımın en gerçek yalanı
Sen bütün huylarımı ezbere bilen
Sen gözyaşlarımı en iyi silen
Sen dünyanın en güzel kadını
Sen yemeğimin tuzu
Yüreğimin buzu
Anasının en güzel kızı
Sen kalbimde en tatlı sızı
Sen bütün varlığımın en sevimli hırsızı
Sen sevdikçe sevilesi
Övdükçe övülesi
Öptükçe öpülesi aşkım...
Sen beni yokluğuyla delirten
varlığıyla yolumu yolundan çeviren
Sevdasıyla beni bir dağ gibi deviren kadın
Bundan böyle senden sorulsun günahlarım
Sende bütün sorularım
Sende bütün cevaplarım
Adam olmuşsam senden
Katil olursam senden
Ben çoktan vazgeçtim kendimden
Ama senden
Asla kadınım
ASLA! ...
ne varsa aradığım bil ki sende bulmuşum
senden öncesi yoktu seninle var olmuşum
sende bütün ümitler,sende bütün özlemler
beni bende arama artık ben sen olmuşum
Aramızda dağlar var
Aramızda uçurumlar
Yaklaşma yanılırsın
Ben öldüğümü bilirim
Sen yaşadığını sanırsın
Kendini bilmeden daha
Beni tanıyamazsın...
Günlerim ateşe gebe
Gecelerim sancılı
Varamadık sabaha
Ben bir yumak düğüm düğüm
Sen karmakarışık bir kördüğüm
Kendini çözmeden daha
Beni anlayamazsın...
Dudaklarımda yaşayamadığım
Çocukluğumun, gençliğimin şiiri
Dört yanım hüsran
Dört yanım yalan
Dört yanım hüzün
Dört yanım isyan!
Yanık bir şarkıda dolar bakışlarım
Annemin ellerini arıyor avuçlarım
Beni anneme götürün
Beni anneme götürün
Ağlamak istiyorum dizlerinde
Beni anneme götürün
Anlarsa beni bir o anlar
Beni anneme götürün
Vazgeçtim bütün saltanatından,
Sevdalarından köhne dünyanın
Ne dostta vefa
Ne aşkta huzur
Her gün bir kahpelik
Kalbimden vurur!
Yıkılır kalırım bu sağır akşamlarda
Önümde dağ gibi bir yalnızlık
içimde yıllanmış yorgunluklar
Unutulmuş eski bir adrese çıkar yollarım
Çayımın ilk yudumunda o
Sigaramın son nefesinde o
Anlarsa beni bir o anlar
Beni anneme götürün!
Daha on üç yaşındaydım
Ömrümün en güzel çağında...
En deli dolu düşler, hayaller rüzgar gibi başımda
Ve en büyük özlemlerim yarınlarımda
Bir büyüsem 'bilim adamı' olacaktım kesin
Bulmak için mutluluğun formülünü
Ve en doğru adresini
Ve de duyurmak için taş kalpli insanlara
insanlığın sesini...
Oysa bir sabah
Benden önce büyüdü çığlıklarım apansız
Yeri göğü inletti isyanlarım, feryatlarım
Çünkü
Bir deprem kopmuştu yüreğimin tam ortasında
Siz yaşarken her zaman ki gibi
Vurdumduymazlığın kollarında
Ve en tatlı uykunuzda...
Bağırdım
Dağlar, taşlar uyandı çığlıklarıma
Denizler yandı yangınlarıma
Gökte yıldızlar ağladı
Benim bu zavallı yalnızlığıma
Bir tek sizi uyandıramadım
Bir tek sizi! ...
Sanki yaşayan bir ölüydünüz
Duymadı o taş yürekleriniz son sözlerimi
Öylesi sağır öylesine kördünüz
Hayır... Hayır deprem değil!
Beni siz öldürdünüz! ...
O benim babamdı
Dünyaya meydan okuyan
O en büyük,
O en kahraman,
Dünyanın en ağır yükü omuzlarında
Ve en güzel gülüşü bakışlarında
ilk kez yenik düştü
O Allah'ın belası
O kör olası
Son sabaha...
O benim annemdi
Dünyanın en güzel annesi
O benim gözbebeğim
Ben onun birtanesi
Yuvamızı başımıza yıktınız
Sarılır gibi onun sımsıcak kucağına
Tutunur gibi o ipek saçlarına
Sizin bitmez uykularınıza inat
Takarak kollarıma bir kanat
Uçtum bir kuş gibi
En acı sondan
En kutsal bir sonsuzluğa
işte o an
Gözlerimde bir mum gibi söndünüz
Çünkü...
Ne görecek gözünüz vardı
Ne de yüzüme bakacak yüzünüz
Yoktunuz, hiçtiniz!
Aynalar kırılıyordu yüzünüzde
Siz depremden bile önce çöktünüz
O gün yalnız beni değil...
Annemi de öldürdünüz! ...
Ne arkadaşım var artık
Ne öğretmenim
Ne okulum
Ne yarınım ne de umudum!
Alın sizin olsun bütün saltanatıyla dünya
Bütün sahteliğiyle hayat
Alın kucaklayın gönlünüzce
O bitmeyen ihtiraslarınızı
O dinmeyen bencil aşklarınızı!
Size dur demeye bile vaktim yok artık
Nasılsa birgün anlarsınız günahlarınızı!
NAsılsa birgün görürsünüz yalanlarınızı!
Siz ki herşeyi bizden iyi bilen
Siz ki herşeyi bizden iyi gören
Siz ki bizi ölmeden toprağa gömen
Yine siz kazandınız
Her yerde siz
Her zaman siz
En büyük siz
Siz kim misiniz?
Onu siz benden daha iyi bilirsiniz!..
Beni unutamazsın bilirim, beni unutamazsın
Denizin durgunluğu, gözlerimi
Coşkunluğu, saçlarımı hatırlatır
Kulaklarını tırmalar sesim, hayatından silemezsin
Beni unutamazsın bilirim.
Parkın tozlu yollarında yalnız dolaşacaksın
Mutsuz gökyüzünde bir iki yıldız, ışık tutacak karanlığına
Delikanlının biri uzanacak ellerine ansızın
Çaresizliğine, yalnızlığına irkileceksin
Ve daha sonra tarakta kalan saçlardan anlayacaksın ihtiyarladığını
Dudaklarının pembeliği solacak
Cilâsı çıkmış bir mobilya gibi eskiyecek güzelliğin
Kahrolacaksın!
Ve bir gün gelip, beni anlayacaksın.
Oysa; vakit çoktan geçmiş olacak
Ama sen yine de sözlerime aldırma.
Gözlerin zamansız ıslanmasın.
Çünkü, artık çocuk değilsin
Güneşin nereden doğduğunu bilirsin
Başka bir istanbul olmadığını bilirsin
Ve seni nasıl sevdiğimi bilirsin
Ama gitmek istiyorsan, yine de sen bilirsin.
Benden son arzumu sorsaydın eğer
Seni son bir defa görmek isterdim
Ayrılıp gittiğin o günden beri
Nerdesin nasılsın bilmek isterdim
Bir beyaz karanfil vermek isterdim
Bu son buluşmamız
Bu son görüşmemiz
Kimbilir bir daha karşılaşmayız
Belkide bir daha görüşemeyiz
Ayrılmalıyız ayrılmalıyız
Bir gülü sevdim
Bir seni sevdim
Bir mevsimlikmiş senle aşkımız
Gel gitme desem kal etme desem
Hiç faydası yok ayrılmalıyız
Senin gözlerin yaşlı
Benim yüreğim yaslı
Bu aşkta bir umut kalmadı yazık
Seni bir başkası bekliyor artık
Ayrılmalıyız ayrılmalıyız
Birbiri ardına geliyorsa mutsuzluklar
Keskin bir bıçak gibi saplanıyorsa acılar
Köşebaşlarını tutmuşsa umutsuzluklar
Ve uçurumlarda yankılanıyorsa aşkın son çığlıkları
Ayrılık güzeldir...
En kalabalık yerlerde büyüyorsa kimsesizliğin
Binlerce kahkahaya karışıyorsa gözyaşların
Son çiviyi çakıyorsan yorgun sabrına
Daha kirpiklerinde can veriyorsa hayallerin
Ve dilinin ucundaysa en çılgın küfürler
Yalnızlık güzeldir...
Güvendiğin yüreklere karlar yağmışsa
Buz tutmuşsa o sımsıcak bakışlar
Sen yangınlar içinde üşüyorsan
Ve bir zavallılıksa artık o çok sevmek
Böyle bir dünyaya tükürmek
Ve ölmek güzeldir...