sevgilisi son derecede çirkin olan, yakışıklı, sempatik ve muhteşem oyunculuk yeteneği olan aktördür. gülmekten öldürür, ağlamaktan gebertebilir de. binbir surat olup, "diyemedim ya la" repliğiyle yarmaktadır. yineliyorum, evet, sevgilisi gerçekten vasat. tek üzüldüğüm ve beğenmediğim nokta budur. (bkz: burcu kıratlı)
dün simge fıstıkoğlu'nun programında kendisine yöneltilen her soruya karşılık, futbolcuların orta sahaya gönderdiği toplara benzeyen cevaplarla aşırı orta yolcu olduğunu izlediğimiz adam.
azıcık sınırın, köşen olsun ahmet.
onsuz işler güçler biraz tatsız ve tuzsuz olur. yemek yerken bir anda boğulma sebebiniz olabilir bu adam. geçenlerde nutellallı bir bölüm sonu vardı ki akıllara zarar . o sahnede ben koptum. seyreden hatırlar mutlaka.* aşmış kendini aşmış. seni sevimli şey seni.
mazhar fuat özkan'ın (mfö) mazhar olanıdır. üçlüyü alıp bir üst levele çıkarmasından, içlerinde genel geçer düşündüğümüzde en vazgeçilmezi olduğundan,(diğerleri vazgeçilebilir gibi bir anlam çıkmasın burdan),grubun solisti kıvamında rol verilip bunun üstesinden hakkıyla geldiğinden mazhar alanson oscars goes to ahmet kural. murat cemcir'e farklılığıyla, beklenmedik şekilde bizleri şaşırtabilmesiyle vs. (buna çok bulamadım yahu *) özkan rolünü verirken, fuat için de efendiliğinden, sınırları aşmayan düzgün, sakin ve nispeten geri planda kalmış halinden dolayı sadi celil cengiz tek adaydır efendim.
daha önce nasıl keşfetmem dediğim, çalgı çengi ön yargımın geçmesinin sebebi, mimiklerini sevdiğim ama onlar yüzünden hafiften kırışmaya da başlamış yetenekli insan.
hem olsun benim de gülümsemekten ağız kenarı çizgilerim var.
başlıktaki entrylerin yüzde 85 i işler güçler dizisinden sonra girilerek oyuncuya hak ettiği değer sözlük yetenek avcıları tarafından verilmiştir.hatta geçenlerde bir başlıkta yokluğu çok fazla hissedilecek oyuncular arasında da ismi sıklıkla zikredilmiştir.ilginç doğrusu...
(bkz: bi bitmediniz amk)
yalnız bu zat-ı muhterem hakkında değinmek istediğim bir konu olacak ki, o da şöyle;
bu adam 'bir bulut olsam' adlı dizide arz-ı endam ederken ne bir dikkat çekti, ne genç kızlar adının zikrini duyunca 'o benim aşkkaaoommm' diye abukça sahiplendi.. adam yerine konmayan bir garip oyuncucağızdı, ki bence canlandırılan karakterin bunda büyük payı var. ama ve lakin gelin görün ki ne zaman çalgı çengi'de bir performans sergiledi, adam sevilmeye başlandı. millet yere göğe sığdıramaz oldu. ahmet kural aşağı, akmet kural yukarı. ki sanki çalgı çengi'de beyaz atlı prensi mi canlandırdı bu herif? yok. kendi halinde, hatta negatif bir yön olarak; ağzı pis bir çalgıcıyı. ama ne var? adam sempatik geldi. sonra bir de bu işler güçler meselesi var tabii. o dizide de verdiler altına son model arabayı, soktular adamı en cool kıyafetlerin içine. ne oldu? adam göze yakışıklı da geldi, karizmatik de, son derece yetenekli de, kıl da, tüy de.
bu adamın hiç bir sorumluluğu - zorunluluğu olmamasına karşın, şu hayatta anlamamı - kavramamı sağladığı tek bir şey varsa, o da;
bir insan sempatikse, göze yakışıklı da geliyor, zengin de geliyor, karizmatik de geliyor... gelebiliyor.
son derece de sevilebiliyor arkadaş.
erkekler lehine konuşmak gerekirse, sempatiklik varsa; bir kızı peşlerinde koşturabilecekleri her özelliğe sahipmiş gibi oluyorlar. olmasalar da olmuş gibi oluyorlar. bu da onlara yeter.