Şarkılar gelir geçer bir heceden bir heceye
Yüreğim yare yare yankılanır bin acıya
Gün olur ufalanır karanlıklar bin parçaya
(bkz: Doruklara sevdalandım)
fransa'da ekranın karşısında, elinde türk kahvesi yazdıklarınızı okuyordur kendisi zannediyorum. bu adamın öldüğüne inanmıyorum ben. sözde ölümünden sonra bile parsayı toplamaya devam ediyor.
sana bir gün bu mektubum ulaşır
açarsın ah eline kan bulaşır
çürür bir yerlerde çırılçıplak cesedim
sedyeyle taşınır kan çiçekleri
adımların, adımların, adımların birbirine dolaşır.
nazlı ırmak boylarından, ılık rüzgarlarla geldim
çiçek istediler verdim, şarkı dediler söyledim
ömrümün yarısı kavgayla geçti
ben böyle, ben böyle, ben böyle yalnızlık görmedim.
beni bir gün bu şarkıyla anarsın
içinden kopar bir tel ağlarsın
gecikmiş bir vefa kalıntısıyla
polis kaydından sildirip adımı
pencerenin, pencerenin, pencerenin buğusuna yazarsın
darmadağın bir evden sabah ezanıyla çıktım
denizler üstüme gelmeyin
kuşlar ne olur didişmeyin
şarkımı esmer bir hasrete sundum
bu yalnızlık, bu yalnızlık, bu yalnızlık benim ilişmeyin.
----
ya da
----
birazdan kudurur deniz
birazdan dalgaların sırtından
üst üste fışkıran rüzgarlar
bir intikam gibi saldırınca üstüne.
yüzüne şarkılar çarpar, yüzüne şiirler çarpar, ağlarsın
sen artık, sen artık buralarda duramazsın.
artık sazın bağrı mı olur
kimsenin bilmediği bir ağrı mı
gider kendine gömülürsün
yoksa bu şehir bu sokaklar
seni alır kullanır, seni alır kullanır
santim santim çürürsün.
bazen bir uçurum kalır
bazen de martıların ardından
velvele koparan bir leş kalır
bir intihar gibi puşt olunca sevdalar.
sırtını duvara yaslar, sırtını ağaca yaslar susarsın
sen artık, sen artık hiçbir sözü kaldıramazsın.
şimdi bir yeni sevda mı olur
kimsenin kapını çalmadığı bir inziva mı
tutar sıfırdan başlarsın
yoksa bu ilişkiler bu zaaflar
seni yiyip bitirir, seni yiyip bitirir
dirhem dirhem azalırsın.