Haşim 6 yaşında annesini kaybetti. Yalnızlığı paylaştı. Neyseki şiir elinden tuttu. Ahmet hikmet müftüoğlu yardım etti. Şiir onun tek dayanağı idi. Tam hayata merhaba demişken yüzünde şark cibani belirdi.ışte bu yuzden aynalara bakamadi gunduzlere küstü. Akşamı, kızıl aksamustunu ve ay ışığı altındaki doğayı çok sevdi ya da sevmek zorunda kaldı. Ağır ağır çıktı merdivenlerden... Şahsi kıldı şiiri. Ve Takvimler 1928 i gösterdiğinde Frankfurt' a düştü yolu hasta olduğu için boş durmadı seyahatnameyi yazdı. işte haşim budur anlatmak yetmez hissetmek lazım dedi.zaten ona göre siir hissedilmek, nesir hissedilmek için yazılır. .. iyi ki varsın haşim.
orhan veli, onun bir mısrasına nazire olsun diye "rakı şişesinde balık olsam" demiştir.
onun mısrası dem olsam mı neydi, aman siktiret aramaya üşendim şimdi, merak eden gavas araştırıp bulsun omg.
Etkilendiği fransız şiirinden -sembolizm bağlamında- çok daha yetkin şiirler ortaya koymuş şair. Hepsi bir yana edebiyat ve şiir anlayışını gayet haklı bulurum. Şiiri, daha genel anlamda edebiyatı, bir ideolojinin sözcüsü olarak kullanmak yerine estetiğin bir anlamda tezahürü olarak ele alması -haklı olarak- takdir ve tebrik edilecek bir şeydir.
akşam olunca bütün çirkinlikler kapanır, karanlıkta kalırlar ahmet haşim de kendisinin çok çirkin olduğunu düşünmekte ve bu yüzden şiirlerini genellikle günün bu saatlerinin motiflerini kullanarak yazardı.
örneğin; akşamüstü güneş batarken ki kızıllık.
Yarin dudağından getirilmiş
Bir katre alevdir karanfil.
Gönlüm acısından bunu bildi.
Vurulmuş gibi yer yer,
kızgın kokusundan kelebekler
Gönlüm ona pervane kesildi.
Dizelerinin sahibi sembolist şair. Bağdat doğumludur. Hayatı boyunca kendini çirkin sanmış kadınlardan uzak durmuştur.
melali anlamayan nesle aşina olmayan şair. şiiri sözden ziyade musikiye yakın bulurdu. bir de:
"şule-i bi-ziya-yı hüzn-i kamer
mülteci sanki sade ellerine"
diye tasviri var ki böyle bir tasvir yapmak sağlam g.t ister yani.
Durgun bir yaz akşamı, güneşin batmasına yakın saatlerde, bir göl veya sulak bir alan kenarında, rüzgarın hafif hafif tüylerinize dokunduğunu hissettiğiniz o manzarada, onun "Bir günün sonunda arzu" şiirini okuyarak ruhunuzu tatlı bir hülyaya daldırabilirsiniz.