Her akşam üstü ufuklarda bir selâm ararım
Her akşam üstü uzak bir karanlık gökten.
Sessizlik ve karanlık olan bir üzücü çevreden,
Doğar hayatıma bir sürekli ayrılık sanarım.
Gökyüzü, senin o zaman yasınla, üzüntünle
Deniz, senin o zaman anınla doludur.
Havada son nefesin ruh sıkıntısını anlatır,
Akar sular, dereler son karamsar seslenişinle.
isteklerimde bu sıra bir karanlık tohum uyanır.
Acılarımda büyük bir gölge ve hava sessizliği,
Başım elimde, uzaklarda akşamın can çekişmesi,
Dumanlı, gölgeli bir hayal alanı uzanır.
Hayal ve duygumu çevrenin rengine benzeterek
Ömrümün sona erişini gözlüyor sanır bakışım.
Erir o zaman kalır ufkumda ışıksız bir renk
Gerçeklerim, üzüntüm, karanlığım, düşüncelerim.
Kavuşmanın güzel kokusunu bir ezgi, bir hava, bir gölge,
Bu sıra hayallerin çevresine anlatır bir bir.
Bu sıra, bu sıra senin, ey yiten ve yok olan ruh
Gözyaşlarımın çığlığını uyutmaya geldiğin andır.
Akşamın buharı ile dağlar, denizler, ormanlar
Batar gibi bir başka sır boşluğuna
Uzak ufukların üstünde sarhoş ve başıboş
Ayrılığın sessizliğini ruhlara Çobanyıldızı taşır.
Başım elimde, sorar gözlerim ufuklardan
Kavuşmanın kokusunu bir esinti, bir hava senden;
Bakıp gidişine her üzücü akşamın sanırım
Doğar sessizlik ile akşamlarım mezarından…