ahmet hamdi tanpınar

entry340 galeri28
    297.
  1. Şiirleri keşfedilmeyi bekleyen bir hazinedir.

    Mavi, maviydi gökyüzü
    Bulutlar beyaz, beyazdı
    Boşluğu ve üzüntüsü
    içinde ne garip yazdı…
    Garip, güzel, sonra mahzun
    Işıkla yağmur beraber,
    Bir türkü ki gamlı, uzun,
    Ve sen gülünce açan güller,
    Beyaz, beyazdı bulutlar,
    Gölgeler buğulu, derin;
    Ah o hiç dinmeyen rüzgâr
    Ve uykusu çiçeklerin.
    Mor aydınlıkta bir çınar
    Veya kestane dibinde;
    Mahmur süzülen bakışlar
    ikindi saatlerinde…
    Birden gülümseyen yüzün
    Sabahların aynasında
    Ve beni çıldırtan hüzün
    iki bakış arasında.
    4 ...
  2. 298.
  3. "Bir adın kalmalı geriye
    Bir de o kahreden gurbet
    Beni affet
    Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç"

    diyen şair ve edebiyat araştırmacısı.

    (bkz: on dokuzuncu asır türk edebiyatı tarihi)
    6 ...
  4. 299.
  5. "Bir adın kalmalı" şiir'i ibrahim Sadri ait. Tanpınar' ın şiir kitaplarına bakarsanız böyle bir şiiri olmadığını görecekseniz
    ibrahim Sadri twitter hesabından bu konu hakkında açıklama yaparak şiirin kendisine ait olduğunu söylemiştir.
    2 ...
  6. 301.
  7. Türkiye, öyle bir annedir ki, evlatlarının kendinden başkası ile uğraşmasına izin vermez.
    diyerek görüp görebileceğim en kısa ve öz türkiye tanımını yapmış edebiyatçı,düşünür.
    3 ...
  8. 302.
  9. şiirlerini okurken, zaman denilen olguyla bir yumak gibi oynadığınızı hissediyorsunuz. ilk defa, o size değil, siz ona hükmediyorsunuz. her mısranın sonunda tatlı bir rüyadan uyanmanın hüznü, mutluluğu dolduruyor içinizi.

    gelip geçici olmanın hüznü ne zaman omuzlarınıza binerse açın şiirlerini okuyun. ferahlayıp sonsuz olduğunuzu hissedeceksiniz.

    “ne içindeyim zamanın
    ne büsbütün dışında
    yekpare geniş bir anın
    parçalanmaz akışında”

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1915912/+
    5 ...
  10. 303.
  11. kendimizi sevmiyoruz.
    kafamız bir yığın mukayeselerle dolu:
    dede’yi wagner olmadığı için
    yunus’u verlaine, bâki’yi goethe ve gide yapamadığımız için beğenmiyoruz.

    uçsuz bucaksız asya’nın o kadar zenginliği içinde dünyanın en iyi giyinmiş milleti olduğumuz halde çıplak yaşıyoruz. coğrafya, kültür, her şey bizden bir yeni terkip bekliyor; biz misyonlarımızın farkında değiliz. başka milletlerin tecrübesini yaşamaya çalışıyoruz.
    2 ...
  12. 304.
  13. hepsi ölüp gittiler. nerede sizlerinçoksevdikleri allahbakidir.
    0 ...
  14. 305.
  15. Tüm romanları bir yana, adını ne zaman görsem, duysam aklıma şu şiiri gelir:

    "Bir gül bu karanlıklarda
    Sükute kendini mercan
    Bir kadeh gibi sunmada
    Zamanın aralığından."

    Tam bir Tanpınar özeti.
    7 ...
  16. 306.
  17. Beykozluların "Hızır Baba" adını taktıkları Ahmet Midhat Efendi boğazına da çok düşkündür. Ete pek yüz vermese de hamur işleriyle pilava bayılır. Tatlılardan ise kabak tatlısına.. Yalnız bir şartı vardır : pekmezle pişirilmesi ve üzerine de bolca ceviz dökülmesi gerekmektedir.. Sevdiği şeyler arasında süt de vardır. Sırf bu sevgi yüzünden bir ara sütçülüğe de kalkışmıştır..
    Beykoz'da, Akbaba'da, bir de çiftliği vardır. Tarım ve hayvancılıkta birçok araca orada rastlayabilirsiniz. Türkiye'deki ilk kuluçka makinesini de yine orada görebilirsiniz.. Çiftlikte kendi evinden başka damadı Muallim Naci'nin de evi vardır. Burayı sonradan yaptırmış ve ona "Nacihane" adını takmıştır !..
    iyi bir avcıdır. Karacayı tek bir kurşunda yıkar.. Yatak odasında bir Çerkez eğeri ile dipçiği sedef kakmalı bir çifte bulundurursa da bu, daha çok süs içindir. Av merakı onu, Kopoy denilen av köpeklerine tutkun etmiştir. Rumeli'den gelen göçmenler kendisine hep bu köpeklerden getirirler, çiftlikte de aylarca kalırlar. Çiftlik bir ara tam bir göçmen kampı olmuştur !.. Sonunda Ahmet Midhat, Bursa'da bir arazi almış, onları oraya yerleştirmiştir...
    Çiftlikte özel olarak yaptırılmış, iki katlı bir taş bina daha vardır.. Burası, kitaplarını koyduğu bir depo olarak kullanılmaktadır.. Oğlu Kamil Yazgıç'ın bu bina ile ilgili bir anısı vardır..
    Birinci Dünya Savaşı başlamıştır. Askerler gelip çiftliğe el koyar. Ahmet Midhat iki yıl önce, 28 Aralık 1912' de öldüğünden, oğlu askerlerle muhatap olmuştur.. Bir gün komutan, Kamil Bey'i çağırır ve depo olarak kullanılan binayı yirmi dört saat içinde boşaltmasını ister !.. Koskoca bir depo, bu kadar kısa bir sürede, nasıl boşalsın ? Üstelik Kamil Bey'in ne yeri, ne adamı, ne de parası vardır.. Çünkü rahmetli bütün parasını halka ve yoksullara dağıttığı için ondan geriye ; bir çiftlik, bir yalı, Tophane'de bir arsa ve bir de "Sırmakeş Suyu" kalmıştır ama para olarak bir şey yok !..
    Kamil Bey düşünür, taşınır ve elli bin kitabı bir yere taşıyamayacağına aklı kesince, komutanın karşısına çıkar ve, "Ben bu kitapların tümünü buradaki er arkadaşlara armağan ediyorum ! " der.. Daha o, oradan ayrılır ayrılmaz, komutan hemen tüm kitapları erlere dağıtır ; onlar da kitapları memleketlerine postalar..
    Doktor Kamil Bey, yıllar sonra, Anadolu'ya yaptığı yolculuklarda, tek gazete girmeyen köylerde bile babasının kitaplarına rastlamasın mı ? Ne kadar sevindiğini varın tahmin edin artık !..

    (SALAH BiRSEL ve SUNAY AKIN yazılarından derleme)
    5 ...
  18. 307.
  19. "Her insan, ne kadar müspet yaradılışta olursa olsun ölümünden sonra tekrar dirilmeyi düşünür, özler. Bu hayat dediğimiz mihnetler silsilesinin çok ileri zamana, müpheme atılmış bir mükâfatı gibidir. En müsait ve daima kazanacak kâğıtlarla oynanan bir oyun gibi, yeniden, âdeta baştan aşağı beğenmemek, inkâr etmek, değiştiğinden dolayı sevinmek için kalmışa benzeyen küçük bir mazi şuurundan başka her şeyi tekrar yaşamaya başlamak insanlığın elbette vazgeçemeyeceği bir hülyadır."

    Saatleri ayarlama enstitüsü.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1949537/+
    5 ...
  20. 308.
  21. Yaşadığı çağın çok ilerisinde olan biri. Türkiye'de doğması yazık olmuş. Keşke kadir kıymetinin bilineceği bir memlekette doğsaymış...
    2 ...
  22. 309.
  23. “Bu tebessüm onun teninde, kanında, uzviyetinin her tarafında açan bahçelerdi.”

    Huzur.
    2 ...
  24. 310.
  25. Bursa'da Zaman şiiri ile tanınırlığı artmış, şair, romancı, deneme yazarı, edebiyat tarihçisi, siyasetçi. öğretmen.
    2 ...
  26. 311.
  27. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1965630/+

    Atatürk, Türk milletinin ağlanacak haline katlanacak bir insan değildi.

    Türk vatanını istilacı kuvvetlerden kurtarmakla savaşırken, Türk milletinin düşünce sahasına yerleşmiş istilacı geleneklere karşı lakayıt kalmadı. Onlara karşı da savaş açtı.

    Ahmet Hamdi Tanpınar, Atatürk'ü Anarken, 1960.
    3 ...
  28. 312.
  29. ne içindeyim zamanın
    ne de büsbütün dışında
    geniş yekpare bir anın
    parçalanmaz akışında..
    diyen şairde tarihi derinlik vardır. Rüya ve zaman onun eserlerinde en çok işlediği temadır. eski zaman elbiseliri hikayesi ve saatleri ayarlama enstitüsü romanında bunu apaçık görürüz. Beş şehir denemesinde de zamanın ruhunun eşyaya sinmesi vardır.
    1 ...
  30. 313.
  31. "Istırap insanoğlu için gündelik ekmek, ölümse sadece bir kaderdi; ikisinden de kaçılamazdı. Asıl dava, derin bir şekilde yaşamak ve kendi kendisini gerçekleştirmek, ölümlü hayata şahsi bir çeşni vermekti."

    Ahmet Hamdi Tanpınar

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1968304/+
    4 ...
  32. 314.
  33. Her eserinde ne kadar büyük bir kabiliyete, ne kadar esrarlı bir düşünüş tarzına sahip olduğunu daha iyi anlıyorsunuz.

    Biraz kıyıda köşede kalmış hikayeleri zaman ve rüya konusunda çok daha keskin düşünüşler barındırır. Romanlarında ve şiirlerinde yaratmaya çalıştığı dünyayı hikayelerinde çok daha net bir şekilde çizebilmiştir. Özellikle “geçmiş zaman elbiseleri” adlı hikayesi 70 yıl önce yazılmış bir inception senaryo taslağı gibidir. “Abdullah efendi’nin rüyaları” ise kelimelerle yapılmış bir boyutlar arası yolculuktur.
    6 ...
  34. 315.
  35. Birçoğumuzun zaman zaman yaşadığı zamandan kopuk bir hisle dünyaya, insanlara ve olgulara bakışımızı ve bunun sonucunda yaşadığımız, bırakın kelimelere dökmeyi, bahsini bile açamadığımız duyguları somutlaştırabilmiş insan.
    1 ...
  36. 316.
  37. “Doğru, doğru söylüyorsun... bana Mesut olmamızın, hem de en sıhhatli şekilde Mesut olmamızın sırrını söyledin. Hiçbir şey küçük bir hayvanın dostluğu, emniyeti kadar bizi doyuramaz.”

    Emirgan’da akşam saati.
    4 ...
  38. 317.
  39. her ne kadar bir romancı, denemeci olarak bilinse de aslında sanatçı kişiliğini en iyi yansıttığı alan şiirdir. öğrencisi mehmet kaplan, onun şiir duygusunu şu sözlerle anlatıyor:

    “tanpınar’ı sadece eserleriyle değil, şahsiyetiyle de tanıyan birisi olarak diyebilirim ki, şiir onun hayatının başlıca gayesini teşkil ediyordu. özlediği en büyük şey, ebediyete kadar kalacak bir mısra vücuda getirmekti.”
    2 ...
  40. 318.
  41. inci enginün hoca konfernasa geldiği sırada devamsızlık hakkımın olmadığı bir dersten çıkıp gitmiştim. hatta üst sınıflardan birilerine sorduğum zaman dersine gir, boşver gibi tepkiler almıştım. canım dik kafalılığım. bölümü sevememiş, çevre edinememiştim. bu nedenle dersten kalsam bile dokunmazdı. üniversite diyordum, üniversite bana bir şey katmalı. konferanslara, söyleşileri katılmadıktan sonra ne anlamı vardı ki..? konuşma sonunda aklımda en kalıcı isim ahmet hamdi tanpınar oldu. ve iyi ki gidip orada bulunmuştum dedim. neredeyse bölümü bırakmış sayılabilirim. fakat o gün biraz not almıştım. ilgilisi için özet niteliğinde biraz karışık olsa da paylaşacağım. bilgi yanlışı vs olursa yazarsanız duzeltirim. belki işinize yarar ya da ne bileyim.

    ahmet hamdi tanpınar

    yahya kemal üzerinde etkilidir. aynı zamanda da eleştirir. ahmet haşim'i çağrıştırıyor. fransız şairlerden etkilenmiştir. kendisi depresyon ve bir çıkmaz içerisindedir. şunu söylemiştir: "benim bir gözüm güler bir gözüm ağlar." yani dengeliyim demek istiyor. çünkü, virginia woolf ve diğer fransız yazar intihar ederek ölmüştür. bunlardan etkilenmiştir. genellikle yazarlardan ve şairlerden hem çok iyi romancı hem çok iyi şiir yazan çok az kişi var. tanpınar hem iyi yazar, iyi şair ve iyi bir hikayecidir. fransız şair nerval'in şiirinin etkisi altında kalmıştır. bazı mısraları benzer şekilde çevirmiştir. edgar allan poe'yu 1850'lerde çok okumuş ve etkilenmiştir.
    tanpınar'ın romanlarında şiir dozu vardır.
    ınsanlar tragedyada tanrılaşmaya başladıkça zavallılıklarını anlarlar ve intihardan başka çözüm bulamazlar.

    - zaman kırıntıları insan olmanın ızdıraplarını yaşayan ızdırapla örülü, nereden geldiğini, ne olacağını bilmeyen insanlardır. ("inci enginün: son durak, zaman kırıntıları" bakınız.)

    - tanpınar'ın sembolleştirdiği bazı kelimeler var. bunlardan birisi "eşik".
    insan arada kalmıştır. 1933'de ilk yazdığı şiirlerden "ne içindeyim zamanın ne de büsbütün dışında" diyor. yani eşikte. adımını attığı anda yeni bir eşikte.

    - salvador dali'nin tablosunda gerçekçi bir maske vardır. yani biz de tanpınar sayesinde gerçek ve fanteziyi birleştirebiliyoruz.

    -aslında erotik şiire ulaşmak istemektedir.

    tanpınar'da yalnızlık vardır, yoğundur.

    hayyam ve fuzuli'nin şiirlerinden de etkiler vardır.

    1834, yılan şiirinin ismini 'bendedir kokusu' olarak değiştirmiştir.
    (yılan hikayesi = arap toplumu)
    daha önce sembollerden bahsetmiştik. eşik gibi. örneğin "yılan" sembolünün anlamı eski arap tanrılarından gelmektedir. yılan dini olarak insanı cennetten kovduran şeyin sembolüdür. hayatı ve ölümü simgeler.

    mesela bana ilginç ama düşününce mantıklı gelen bir şey daha var, insanın gölgesi ölümü/yaşamı simgeliyor çünkü ölülerin gölgesi yok.

    ((adem ile havva'dan sonra) tanpınar'a göre kadın realist bir varlıktır ve ebediyete inanır.)

    tanpınar'ın hikâyeleri ve şiirlerine göz atabilirsiniz. ben örnek olarak birkaç tanesini yazıyorum. ( bazı şiirleri yarım kalmıştır, daha sonra bulunan yazıları ise birleştirmek güçtür çünkü karmaşık ve karalama bir yazı hakimdir.)
    zaman kırıntıları
    adem ile havva
    saatleri ayarlama enstitüsü
    huzur
    beş şehir
    aydaki kadın

    son olarak eklemek gerekirse, modern türk şiirinde imanını kaybetmiş şair çoktur. iman ve imkansızlık eşiğinde kalırlar ve bu nedenle şiirlerde huzursuzluk hakimdir.
    4 ...
  42. 319.
  43. "(...)
    ne kadar uzak, uzak
    yollardan gelir bize
    ve çok yabancı bir şey gibi sevinçlerimiz,
    keder durmadan çiçek açar içimizde.
    ne çıkar unuttuk hepsini!

    biz ki boş yere gerilmişiz anladık artık,
    yıldızların amansız çarkına
    ve boş yere sızlamış kemiklerimiz,
    bilmiyoruz şimdi, mevsim yaz mı, bahar mı
    bahçelerde hâlâ güller açar mı,
    bilmiyoruz, kadınlar, kızlar,
    şarkılar masallar var mı?
    gece ile gündüz,
    acıdan kaskatı kesilmiş yüz,
    uykusuzluktan harap göz,
    öpüşen dudaklar,
    çözülmeye razı olmayan eller var mı?
    ayrılık var mı gurbet var mı?
    biz beyhude yere gecikenler,
    çoktan bitmiş bir yolun ucunda
    bilmiyoruz şimdi ıssız gecede
    ne yapar ne eder,
    gidip de gelmeyenler,
    beyhude bekleyenler!
    biz ayın çıplak arsasında
    savrulan zaman kırıntıları.

    nerden bilelim bunları!"
    3 ...
  44. 320.
  45. 321.
  46. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2038594/+

    "Elbisem çok eski olsun...Fakat bahçemde en iyi güller yetişsin."

    Huzur, Ahmet Hamdi Tanpınar ...
    2 ...
  47. 322.
  48. "Bu daima böyledir. Hadiseler kendiliğinden unutulmaz. Onları unutturan, tesirlerini hafifleten, varsa kabahatlilerini affettiren daima öbür hadiselerdir."

    “saatleri ayarlama enstitüsü”

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/2040085/+
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük