yazılarında öne sürdüğü görüşleri, iki sevgili arasında kalmış kararsız bir aşığın ikircikli dansına benzettiğim gazeteci.
siyasi yelpazenin farklı uçlarında seyreden bir geçmişten gelmenin etkisi sanıyorum.
savrulma hali hâlâ durulmuş değil.
tarzındaki 'giydirme' hevesi yüzünden durulma olasılığı da görünmüyor.
kendini ifade tarzında sorunları var.
haliyle ne ona, ne buna yaranabiliyor.
insanları tek tek sözleri ve kararları nedeniyle yargıladığınızda, yanılma ihtimaliniz büyüktür.
bu hataya sık düşmesi, savrulma halinin de birincil nedeni.
ben onu eleştirirken bundan kaçınmaya çalışıyorum. zaten hakkında ilk kez yazıyorum.
hem nalına, hem mıhına çalıştığını sık sık görebilirsiniz.
bu bir kendini anlatma didinmesi.
aslında doğru düşündüğünüzden ve davrandığınızdan emin olduğunuzda bu kadar detaycı olmanız gerekmez.
sizi anlaması gereken anlar zaten.
anlamayanlara davul zurna da çalsanız az gelir.
yıllardır düzenli takip etmeme rağmen, ne ayak olduğunu anlayamadığım köşe yazıcısı. son yazısındaki atatürk için düşündükleri ile yavşaklığının yıllar öncesine dayandığını kanıtlamıştır.
Kasım ayından bu yana Erdoğan'a şirin gelecek tarzda yazılar yazmaktadır. Sanki Hürriyet gazetesinin iktidarla ilişkilerini orta yola çekebilme çabasına girmiş gibi yazmaktadır.
Türkiye'nin en çok okunan yazarı iken bile böyle omurgasız davranması olması okunurluğunu çok düşürmüştür.
Şimdi de Atatürk'ü yeniden keşfetmiştir. Türkiye'de 50 yıl yaşadıktan sonra Atatürk'ün değerini anladığını iddia etmek, samimiyetsizliktir.
Yeter gündemi doldurduğunuz, inin artık şu demokrasi treninden, sizin durağa hiç gitmeyecek.
Kardeş o iş posterle falan olmuyor. Poster asacağına bir nutuk kitabı al oku. Ağzından salyalar saçarak karaladığın adamın felsefesini anla bu daha hayırlıdır.
tam bir danadır. 50 yaşında atatürk'ü keşfetmiş diye yazı yazıyor bugün. konuklarına sürekli "bir dakka, bana anlatır gibi anlatın, ne olacak o zaman o öyle olursa bu böyle olursa" diyen bir adam olarak biraz mal olduğu aşikardır.