bugün
- anın görüntüsü14
- tezgahtarlık yapan doktora mezunu27
- dünyanın en güzel kızıyla karşılaşmak10
- vallahi de kemal'in düşmanıyım10
- erkek sünnetine 18 yaş sınırı getirilmesi15
- kıza iğne batıran türbanlı14
- meral akşener18
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi18
- kendini bir görsel ile anlat22
- uludağ sözlük köpek avlama timi18
- allah'ın bizi yobazlarla imtihan ettiği gerçeği8
- saraca silsüpüroğlu12
- hafta içi avm kafelerinde oturan menopoz karılar13
- bik bik'in gece kapısına gidip serenat yapmak11
- kızılcık şerbeti 2 nci sezon finali11
- aktroll yazarları donuzlayıp umursamamak10
- evlendikten sonra çok daha iyisiyle karşılaşmak21
- xdearm10
- jose mourinho25
- herkesle iyi geçinmek18
- sözlükte kendinize yakın hissettiğiniz kişiler10
- sarılma ihtiyacı13
- zalbert ramstein8
- aşkım ben hiç osurmuyorum bizde genetik diyen kız16
- gizli samyelin moderatör olması13
- kuresel ikinma'nın sevgilisi19
- dünyanın en güzel kızını tarif et16
- gideon reid morgan jj9
- icardi190543
- sekse doymuş erkek12
- dem parti'nin tc kürdistan da işgalci açıklaması9
- en ilginç bilgiler11
- gizli samyel20
- küresel ıkınma9
- dinlilerin dinsizlere sürekli lakap takması12
- namaz kılmayan türk değildir12
- dem parti'nin valiyi ölümle tehdit etmesi8
- albay kemal14
- kadir mısıroğlu mezarı18
- en sevmediğiniz sözlük yazarları10
- kemalistler 15 temmuzda ne yapıyordu20
- ankarayı sel aldı25
- haysenin1210
- ey müslümanlar inananlar haydi cumaya allah yoluna8
- eksi ruyalar için diktiğim tulum12
- uludağ sözlük aktrollerinin uçurulması9
- güçlü kadınların ortak özellikleri8
- yazarların en sevdikleri diziler11
- okula gidiyorum sözlük10
- gay olanları toplum niye sevmiyor12
egemen harekat planı'nın (bkz: egemen harekat planı) yunanlılara servis edilmesine yardımcı olan şahıstır.
Gazeteci değil edebiyatçıdır. Yıldıray Oğur önce çalıştığı holdingin ihlaszedelere neden para ödemediğini sorsun. Ha bi arada o belgeler yayınlanırken kendisi neredeydi onu da sorsun.
Ahmet Altan: Balyoz bal gibi darbeydi ama dava çığırından çıkmış olabilir
http://www.radikal.com.tr...n_cikmis_olabilir-1313941
http://www.radikal.com.tr...n_cikmis_olabilir-1313941
En Sevdiğim Kitabı'n yazarıdır.
boş katil zattır, hükümet şakşakclığını yapmıştır kendisi yıllarca. boştur boş, ahlaksızdır iğrenç kişiler sever kendisini o kadar.
bu aralar ismiyle beraber geçen cümle "kullanışlı aptal"!
neyse bu zat. oyunu HDP'ye vereceğini açıklamış.
http://www.odatv.com/n.ph...egini-acikladi-2403151200
bu haber ile birlikte soner yalçın'ın şu yazısını bi okuyun lütfen.
Yetmez ama HDP
http://www.sozcu.com.tr/2...in/yetmez-ama-hdp-781564/
neyse bu zat. oyunu HDP'ye vereceğini açıklamış.
http://www.odatv.com/n.ph...egini-acikladi-2403151200
bu haber ile birlikte soner yalçın'ın şu yazısını bi okuyun lütfen.
Yetmez ama HDP
http://www.sozcu.com.tr/2...in/yetmez-ama-hdp-781564/
Ahmet Altan: Erdoğan, başkan olursa iç savaş çıkar
http://t24.com.tr/haber/a...rsa-ic-savas-cikar,294227
http://t24.com.tr/haber/a...rsa-ic-savas-cikar,294227
kendini kadın uzmanı olarak lanse eden yazar. ne kadar doğru tartışılır.
"...Ölüm seni kuşattığında, tam o sırada, hayatı
düşüneceksin.
Acıyı, öfkeyi, kederi ulu bir gölgeliğe yatıracaksın
bir zaman,
dinlenin biraz diyeceksin."
Onları, şefkatle dinlendireceksin.
Çünkü onlara yine ihtiyacın olacak."
düşüneceksin.
Acıyı, öfkeyi, kederi ulu bir gölgeliğe yatıracaksın
bir zaman,
dinlenin biraz diyeceksin."
Onları, şefkatle dinlendireceksin.
Çünkü onlara yine ihtiyacın olacak."
cemaatçi olduğu çok açık. söylediği her şey cemaat'in çıkarına. e nasıl inanacak ki insanlar sana?
Akepe tarafından zamanında liberal açılımlar ayağına kandırılmış ama geç de olsa doğruyu bulmuş ve şu anda kanaltürk'te ortalığın amına koyacak laflar etmekte, özledğimiz sertlikte ve açıklıkta eleştrililerini saydırmakta. Cesareti ve bu üslübu takdire şayan. Veriyor küsküyü açık açık tayyibe. canlı yaynda böyle adamlar görmeyi özlemişiz.
hiç boşuna ağlamasın, kendisi de akp'den nemalanan vicdansızlar arasındadır ve tarihin tozlu raflarına kaldırılacaktır. geç de olsa doğruyu bulmuşmuş, ona biz "batan gemiyi ilk önce fareler terk edermiş" diyoruz efendim. benim gözümde tıyneti her açından belli olan rasim ozan kütahyalı, yiğit bulut gibilerden hiçbir farkı yoktur bu "yetmez ama evet" tayfasının. aynı safta yargılanacaklardır.
eski akplidir. akp bunun da ağzına vermiş anlaşılan. sonunda yine hak yerini bulacak. bütün dinci yavşaklar birbirini yiyecek laik milliyetçilik kazanacak. yaşa var ol mustafa kemal paşa !
bugünlerde fetö avukatlığına soyunmuştur.
https://twitter.com/kenan...status/639177770552139778
düne kadar cemaat'e düşman olan altan, bugünlerde can ciğer kuzu sarması olmuş.
yoksa defne joy foster'ın ölümünden sorumlu olan oğlu kerem Altan'ın ceza almamasını fetö mü sağladı?
bunlar hep menfaat.
sözde "özgür basının" hali budur.
https://twitter.com/kenan...status/639177770552139778
düne kadar cemaat'e düşman olan altan, bugünlerde can ciğer kuzu sarması olmuş.
yoksa defne joy foster'ın ölümünden sorumlu olan oğlu kerem Altan'ın ceza almamasını fetö mü sağladı?
bunlar hep menfaat.
sözde "özgür basının" hali budur.
3 ay önce Hdp aydını idi şu sıralar cemaatçi olmuş. Ak Parti düşmanlığı insana neler yaptırıyor. Bu arkadaşı çok tanımıyorum da tanıyan varsa söylesin 6 ay 1 sene 5 sene 10 sene önce neciydi bu? Atatürkçü falan mı yoksa.
ciddiye alınmaması gereken kontenjan yazarlarından sadece bir tanesi.
ATAKÜRT
17 Nisan 1995 Ahmet Altan Mustafa Kemal, Selanik’te değil de Musul’da doğmuş bir Osmanlı paşası olsaydı, Kurtuluş Savaşı’nı Türklerle ve Kürtlerle birlikte gerçekleştirdikten sonra kurulmasına önayak olduğu cumhuriyetin adını “Kürdiye Cumhuriyeti” koysaydı, kendisi de Meclis kararıyla “Atakürt” adını alsaydı.
Kürdiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşlarına “Kürt” deneceği için hepimiz “Kürt” sayılsaydık, Taksim’e, Kadıköy’e, Kızılay Meydanı’na, Kordon’a “Ne mutlu Kürdüm diyene” pankartları asılsaydı... “Kürdiye’de” Türk olmadığı, herkesin aslında Kürt olduğu söylenseydi, kendilerini Türk sananların aslında “deniz Kürdü” oldukları iddia edilseydi.
Kürtlerin “yedi bin yıllık” bir tarihi bulunduğunu, Anadolu’nun esas sahiplerinin Kürtler olduğunu, Moğolların, Hunların, Etrüsklerin aslında Kürtlerin atası sayıldığını, Osmanlıdaki Kürt paşalarının kahramanlıklarını derslerde okusaydık. Teoman, Cengiz, Atilla, Osman gibi isimler almamız yasaklansaydı, Berfin, Beruj, Tiruj, Nevruz gibi isimler almak zorunda kalsaydık.
Türkçe televizyon kurulması yasak edilseydi, bütün televizyon yayınları Kürtçe yapılsaydı... Romanlarımızı, hikayelerimizi, şiirlerimizi Kürtçe yazmak zorunda kalsaydık, yalnızca Kürt şarkıları dinleseydik, gazetelerimizi Kürtçe çıkarsaydık... Okullarımızda yalnız Kürtçe okutulsaydı ve Türkçe okutulması yasaklansaydı... “Biz Türküz, bizim bir tarihimiz, bir dilimiz var” dediğimizde sorgusuz sualsiz hapislere atılsaydık.
istanbul’da, Ankara’da, izmir’de, Bursa’da, Edirne’de polis sürekli olarak bizi izleseydi, “özel timler” bizim “Kürdiye Cumhuriyeti’ni” parçalamak isteyen “ayrılıkçılar olmamızdan” kuşkulanıp hepimize sürekli “suçlu” muamelesi yapsaydı, sırf Türk olduğumuz için hakaretlere uğrasaydık.
12 Eylül darbesinden sonra bütün batı bölgesindekiler hapishanelere doldurulsa, inanılmaz işkencelerden geçirilse, boğazlarına kadar çamurların içine battıkları hücrelere konsa, tazyikli sularla iç organları perişan edilse, azgın köpeklerle bacakları parçalansaydı.
Evlerimiz basılsa, ayrılıkçı “Türk teröristlere” yardım ettiğimiz iddialarıyla apartmanlarımız yakılsa, biz evimizden bir eşya bile alamadan çıkarılıp, Diyarbakır’a, Hakkari’ye sürgüne gönderilerek, çadırlarda yaşamak zorunda bırakılsaydık.
Biz Türkler buna razı olur muyduk, “işte hepiniz Kürdiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olarak birer Kürtsünüz, ayrıca Türklük diye niye tutturuyorsunuz, isterseniz başbakan bile olabilirsiniz” sözlerini bir hakkaniyet işareti olarak kabul eder miydik? Yoksa, Türk kimliğimizin, dilimizin, kültürümüzün, bu ülkenin “eşit” vatandaşları olarak kabul edilmesinde ısrarcı mı olurduk?
Bu ülkenin Türk ve Kürt vatandaşları var ve tarih “Türk” çizgisinden yürümüş, bugün bizim “Türk” olarak kabul edemeyeceklerimizi Kürtlerin kabul etmesini istemişiz, bu yersiz istek sonunda patlamış, ülke önce teröre arkasından bir iç savaşa yuvarlanmış. Türkiye’nin bu kanlı karmaşadan “demokrasiyle” ve Kürt vatandaşların “kimliklerinin” kabulüyle kurtulacağına inanan insanlar, bu düşüncelerini dile getirdiklerinde, bizim yöneticilerle taraftarları hep aynı soruyu soruyor: - Nedir demokratik çözüm, nedir Kürt kimliği? Biz Türkler, bir “Kürdiye Cumhuriyeti’nde” yaşasaydık ne isteyeceksek, bu isteklerin bugün Kürtler tarafından dile getirilmesini kabul etmektir demokrasi. Kendimiz için isteyeceğimizi, bizimle eşit oldugunu kabul ettiğimiz insanlara vermemek için bu kadar kan dökmeye, ülkeyi bir çıkmaza sürüklemeye değer mi? Değmez diyenler “demokrasi” istiyor işte. Demokrasiyi getirmek çok mu zor zanaat? BARIŞ iÇiN ÇOK MU UZAĞIZ?
Ahmet Altan - Milliyet 1995
17 Nisan 1995 Ahmet Altan Mustafa Kemal, Selanik’te değil de Musul’da doğmuş bir Osmanlı paşası olsaydı, Kurtuluş Savaşı’nı Türklerle ve Kürtlerle birlikte gerçekleştirdikten sonra kurulmasına önayak olduğu cumhuriyetin adını “Kürdiye Cumhuriyeti” koysaydı, kendisi de Meclis kararıyla “Atakürt” adını alsaydı.
Kürdiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşlarına “Kürt” deneceği için hepimiz “Kürt” sayılsaydık, Taksim’e, Kadıköy’e, Kızılay Meydanı’na, Kordon’a “Ne mutlu Kürdüm diyene” pankartları asılsaydı... “Kürdiye’de” Türk olmadığı, herkesin aslında Kürt olduğu söylenseydi, kendilerini Türk sananların aslında “deniz Kürdü” oldukları iddia edilseydi.
Kürtlerin “yedi bin yıllık” bir tarihi bulunduğunu, Anadolu’nun esas sahiplerinin Kürtler olduğunu, Moğolların, Hunların, Etrüsklerin aslında Kürtlerin atası sayıldığını, Osmanlıdaki Kürt paşalarının kahramanlıklarını derslerde okusaydık. Teoman, Cengiz, Atilla, Osman gibi isimler almamız yasaklansaydı, Berfin, Beruj, Tiruj, Nevruz gibi isimler almak zorunda kalsaydık.
Türkçe televizyon kurulması yasak edilseydi, bütün televizyon yayınları Kürtçe yapılsaydı... Romanlarımızı, hikayelerimizi, şiirlerimizi Kürtçe yazmak zorunda kalsaydık, yalnızca Kürt şarkıları dinleseydik, gazetelerimizi Kürtçe çıkarsaydık... Okullarımızda yalnız Kürtçe okutulsaydı ve Türkçe okutulması yasaklansaydı... “Biz Türküz, bizim bir tarihimiz, bir dilimiz var” dediğimizde sorgusuz sualsiz hapislere atılsaydık.
istanbul’da, Ankara’da, izmir’de, Bursa’da, Edirne’de polis sürekli olarak bizi izleseydi, “özel timler” bizim “Kürdiye Cumhuriyeti’ni” parçalamak isteyen “ayrılıkçılar olmamızdan” kuşkulanıp hepimize sürekli “suçlu” muamelesi yapsaydı, sırf Türk olduğumuz için hakaretlere uğrasaydık.
12 Eylül darbesinden sonra bütün batı bölgesindekiler hapishanelere doldurulsa, inanılmaz işkencelerden geçirilse, boğazlarına kadar çamurların içine battıkları hücrelere konsa, tazyikli sularla iç organları perişan edilse, azgın köpeklerle bacakları parçalansaydı.
Evlerimiz basılsa, ayrılıkçı “Türk teröristlere” yardım ettiğimiz iddialarıyla apartmanlarımız yakılsa, biz evimizden bir eşya bile alamadan çıkarılıp, Diyarbakır’a, Hakkari’ye sürgüne gönderilerek, çadırlarda yaşamak zorunda bırakılsaydık.
Biz Türkler buna razı olur muyduk, “işte hepiniz Kürdiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olarak birer Kürtsünüz, ayrıca Türklük diye niye tutturuyorsunuz, isterseniz başbakan bile olabilirsiniz” sözlerini bir hakkaniyet işareti olarak kabul eder miydik? Yoksa, Türk kimliğimizin, dilimizin, kültürümüzün, bu ülkenin “eşit” vatandaşları olarak kabul edilmesinde ısrarcı mı olurduk?
Bu ülkenin Türk ve Kürt vatandaşları var ve tarih “Türk” çizgisinden yürümüş, bugün bizim “Türk” olarak kabul edemeyeceklerimizi Kürtlerin kabul etmesini istemişiz, bu yersiz istek sonunda patlamış, ülke önce teröre arkasından bir iç savaşa yuvarlanmış. Türkiye’nin bu kanlı karmaşadan “demokrasiyle” ve Kürt vatandaşların “kimliklerinin” kabulüyle kurtulacağına inanan insanlar, bu düşüncelerini dile getirdiklerinde, bizim yöneticilerle taraftarları hep aynı soruyu soruyor: - Nedir demokratik çözüm, nedir Kürt kimliği? Biz Türkler, bir “Kürdiye Cumhuriyeti’nde” yaşasaydık ne isteyeceksek, bu isteklerin bugün Kürtler tarafından dile getirilmesini kabul etmektir demokrasi. Kendimiz için isteyeceğimizi, bizimle eşit oldugunu kabul ettiğimiz insanlara vermemek için bu kadar kan dökmeye, ülkeyi bir çıkmaza sürüklemeye değer mi? Değmez diyenler “demokrasi” istiyor işte. Demokrasiyi getirmek çok mu zor zanaat? BARIŞ iÇiN ÇOK MU UZAĞIZ?
Ahmet Altan - Milliyet 1995
betimlemeleriyle, ruh tahlilleriyle, analizleriyle,bütün kitaplarını okumus biri olarak türk edebiyatında aşmış bir yazar oldugunu düşünüyorum.
bu memleketin en demokrat insanlarından olup kadınları iyi tanıması ile meşhurdur.
kötü edebiyatçı kötü gazeteci.
Cemaat tetikçisi.
Unutmayız; Ahmet Altan'ın elinde Türkan Saylan'ın, Ali Tatar'ın, Murat Özenalp’in, Cem Aziz Çakmak’ın kanları, cezaevi kapısında bekleyen bebeklerin ahı vardır.
işte bu yüzden…
Ahmet Altan'ın “ben bir şey yapmadım” tefrikaları önüme düştüğünde hissettiklerimi, gece su içmek için mutfağa gittiğimde tezgahın üstündeki böcekle karşılaştığım anla karşılaştırıyorum.
Barış Pehlivan
işte bu yüzden…
Ahmet Altan'ın “ben bir şey yapmadım” tefrikaları önüme düştüğünde hissettiklerimi, gece su içmek için mutfağa gittiğimde tezgahın üstündeki böcekle karşılaştığım anla karşılaştırıyorum.
Barış Pehlivan
orta yaşlı hayalperest kadınların beyaz atlı prensliğinden güç yalakasına evrilmiştir. Kitap yazmaya devam etseymiş en azından daha saygı görürmüş.
Bugunku yazisi ile gercegi soyleyen tek yazardir. Dunu ve yarini bilemem ancak bugun gercegi yazmis .
Ustalıkla kullandığı diliyle yaptıklarından yırtmaya çalışıyor bugün ama nafile..hak yerini bulur..ama öyle ama böyle..kelimelerin de yıldızı dökülür gün gelir..
güncel Önemli Başlıklar