o kadar diktatör biridirki atatürk okuma yazma oranı yok denecek kadar az olan bir millete padişahlık gibi bir diktatörlük makamını kaldırarak cumhuriyeti hediye etti.
kadınların 2. sınıf bir vatandaş bile olmadığı bir toplumda onlara kılık kıyafet özgürlüğü ve seçme seçilme hakkı verdi.
şimdi gelmiş sırtını amerika'ya dayamış, patavatsızlığını ve ceürretkarlğını iktidara borçlu olan ve adına entel denen satılmış bir kalem saçma sapan argumanlarla atatürk'e dil uzatıyor. atatürk elbette eleştirilebilirdir. ama ahmet altan'ın bu yaptığı eleştiri değil provokasyondur. kendisininde eminimki bildiği şeyleri sıf çıkarı uğruna bilmiyomuş gibi davranmasıdır. o yüzden buna eleştiri değil art niyetli saldırı denir.
kadınlara seçme seçilme hakkı verilmesi, kılık kıyafet düzenlemesi, ilk kez bir kadının meclise girmesi gibi uygulamalar ve devrimler bir diktatörün uygulaması olurken kadını türbanla kapatıp erkeklerin altında 2. sınıf vatandaş olmaya inanç adı altında zorlanması da demokrasi oluyor.
kendi iktidarına odaklanmış, fevkalade pragmatist bir liderdi atatürk.
kendisinin iktidarda kalmasına yardım etmiş olan herkesle işbirliğine gitmiş, ihtiyacı kalmadığında da kendisine yardım eden herkesi kenara itmiştir.
dindarların yardımına ihtiyaç duyduğunda meclisi camide dualarla açar.
kürtlerin desteğine ihtiyaç duyduğunda savaştan sonra eşit haklar için söz verir.
sovyet parası gerektiğinde komünistlerle iyi geçinir.
ittihatçıların örgütçülüğü işe yaradığında eski ittihatçıları yanına toplar.
artık ihtiyaç duymadığında ise dindarları da, komünistleri de, kürtleri de, ittihatçıları da ezer geçer
..satırlarıyla beni gülmekten öldürmüş yazarımsı ahmet altan'ın yazmış olduğu köşe yazısı..
peki be benim güzel kardeşim bütün bunları yapmasaydı eğer,sovyetlerden silah yardımı almasaydık,kürtlerle iyi geçinmeseydik geri kalanları yapmasaydık bu savaşı kazanabilecekmiydik sence?
kendi içimizde mi parçalanacaktık yoksa?
ahmet altan'ın işi bu, gazetesi böyle dönüyor, annem seneler önce şöyle demişti"bu Çetin Altan büyük gazeteci ama hiç iyi çocuk yetiştiremedi". Atatürk'ü iyisi ve kötüsüyle değerlendirebiliriz. 20. yüzyılın en büyük askeri dehalarından biri olduğunu karşısında yenilen büyük komutanların ve pek çok batılı tarihçinin kabul ettiğini bilmeliyiz, aydınlanma çağının tüm büyük filozoflarının düşüncelerine vakıf olduğu ve sanırım yaptığı tüm doğruları ve yanlışları da etkilendiği Avrupa merkeziyetçi bu düşüncelerden yola çıkarak gerçekleştirdiğini kabul etmeliyiz. Öte yandan pek çok 20. yüzyıla ait tarih kitaplarında kendisinden Türk değil makedonyalı olarak bahsediliyor. Ahmet Altan'a gelirsek, bu kadar kültürlü bir insanın sevmese de büyük bir insan olarak bilinen bir kişiye bu kadar verip veriştirmesi kadar acı bir şey de yoktur. Mehmet Barlas için de hep aynı şeyleri düşünürüm.
ahmet altan'ın ne kadar yalaka olduğunun göstergesidir. atatürk'ün neler yaptığı belli, neler başardığı da. ona kıç kadar köşenden saydırman seni düşürmekten başka ne işe yarar be ahmet?
hayatında masa başında yazı yazmaktan başka işi olmamış komünist eskisi liberal çapsızın hayatı boyu iş yapmış savaşmış mücadele etmiş üretmiş yenilemiş önder olmuş kişiye yaptığı hayasızlıktır.
ha birde bu boşadamın lafını ciddiye salaklar var.
kendisi en iyi yaptığı iş olarak erotik romanlar yazmaya dönse keşke.
yok yani lafını sözünü ciddiye aldığımdan değil ama en azından o zaman en azından kendisinin peşinde koşan yeni nesil ergenlere faydası olur belki. (malum o yaşlarda muzır yayınlara pek itibar gösterilir).
hadiseyi bilmiyorum ama hissediyorum. biz de adettir, çıkmazlarda eski defterleri karıştırırız. ama karıştıranın yeni bir defteri yoktur o başka. vay şu şöyle yapmış geçmişte. geçmiş o kadar geçmiştir ki ademe uzanır bir ucu. habile, kabile.
tespihi geri çevirip amentüyü küfre inkılap ettiremezsin.
olaylar yaşadığımız anadır. hesabımız yaşayanlarla olmalıdır.
iyiyi kötüyü birlikte yaşarız. iyinin kötünün dünden alacağı yoktur, vereceği yoktur.
aktörler sahnededir. replikler yaşayana aittir.
bırakın mustafa kemali, süleyman demirele bile alkış olmaz yada hesap sorulmaz.
ben kimseye baban niye böyle yaptı, şöyle yazdı demedim.
tarih tarihçilere emanet, siyaset bu gün, günlerden cuma, 7 eylül ve biz yapıyoruz ne yapıyorsak, iyi veya kötü.