1947'de Adana'nın Ceyhan ilçesinde doğdu. Ceyhan Lisesi'nde okurken öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Çeşitli işlerde çalıştı. Kayseri'de devlet memurluğu yaptı. Yazın yaşamına 1970'te başladı. Şiir ve yazıları Hakimiyet Sanat, Saçak, Dönemeç, Somut gibi dergilerde yayınlandı. ilk şiirlerinde ikinci Yeni akımından etkilendi. Daha sonra Ahmet Arif ve Nihat Behram'ın doğa betimcilikleri ve ses tonlarından esintiler taşıyan şiirler yazdı. Yöresel öğelerle bezeli, lirik, yumuşak şiirleriyle günümüz toplumcu gerçekçi şairlerinin başarılı bir temsilcisi.
Yüzünü bana döndür
Böyle bakışımın nedenini sorma
Uzun tümceler ezberletirim sana
Kalın kitaplar getiririm o zaman
Dakikalar tükenir. Birazdan
Bir ömür tamamlanır
Yaşanır olur yaklaşan ayrılıklar
Otobüs şöyle bir sarsılır da
Yaslanır birden
Sevgilimin gurbet aklına
Bir su olur giderim
Gittiğim yerlerden alır
Esmerliğini yüzüm
Emekçilerin yaşamına karışırım sonra
Ter kokar gömleklerim
Bu bitmez yolculukta
Camdan bakarak
Görkemli, aşılmış mı bilemem
Akşamları gerginleşen dağlar görürüm
Uzun bir
- Ah...
Gibi
Düşersin aklıma
Yolcular bir bir uyur
Bırakıp bu dünyayı giderler
Yedeğimdeki sevdalar uyanır
Kavga aşk olur bana
Ömür bitmez yol bitmeyince
Bir ezgi çalınır
Sazın ucu gökyüzünü kanatır şimdi
bağlardan inen patikalardayım
cebimde mis gibi şiirler, kuş cıvıltıları
sokağınızdan geçiyorum öğle üstü
sokağınızda sararan yaprakların kokusu
şuramda ince bir sızı, serseri bir acı
senden öncesi olmayan bir acı
yalnız senin mecnunun olan bir acı
her pazar geçtiğin yollarında bir yaprak
yeşeriyor kuşanmış bütün cesaretini
göğsünün içinde yaşatmak için aşkı
bir yaprak da senin konuşkan elinde
sevecen becerikli çalışkan elinde
her zaman biraz olsun gecikirsin
aşka yalnızlığa sevdaya
yine de özlenirsin güzelim sevgilim
bir çiçek de böyle özlenir
su dolu bir testinin yanındaki bir çiçek
desem öyle alaycı gülümser yürürsün
sessizce yağan yağmur altında
aşkı kendine anlata anlata
yine akşam oldu sevgilim sensiz
bırakıp gidiyorum içim aşkla dolduğu zaman
durakları buğulu otobüs camlarını
yağmur çiseleyen kirli sokakları
gide gide hüzünlü bir türkü gibi dokunan
yağmurun sesini ne çok seviyorum
seni ne kadar çok seviyorum
ipek bir mendil diye
ayrılığı katlayıp koyuyorum çiçekle masama
bir de senin için yazdığım sevda şiirlerini
kendi anlamlarını aşıp giden
tozlu yollar sıra dağlar patikalar boyunca
ey sevgili senin sımsıcak bakışlarını
katlayıp koyuyorum çiçekli masama
seni ne kadar çok seviyorum
bir türkü solgunluğunu silip götürdüğü zaman
Hep seni sevdim
Yaz kendini anlatırken yaprak yaprak
Günler ne çabuk akıp geçti sevgilim
Yüzyıllar geçti sanki aradan
Yollar yollar boyunca yan yana
Hangi yokuşu çıktıysam seninle
Kuşlar uçuştular saçlarından
Hep seni sevdim, silinmez izi
Sevimli şaşkınlıklarımın o yazdan
Kır kahveleri kuş sürüleri sonra
Konuşmadan oturduğumuz masa iskemle
Demli çay, demli çayın buğusu
O yaz daha mutluydu seninle
Senin mavi miydi ya kalbinin sesi
Bir saat gibi işlerken kendiliğinden
Yine buluştu gözlerimiz sevgiler üreten
O yaz seni ne çok sevdiğimi
Öğrendim bir akarsuyun sessizliğinden
Bulutlardan bulutlara çıkardım o yaz
Çiçekler suladım her günbatımı
Çocuklarla konuştum hüznü unutturan
Yalansız hilesiz sevdim seni
Çiçekler çocuklar ezgiler içinde
"o" şiiriyle hep bir köşede rastlaştığım şair ama insan...
odur üç gül üç köpük yaza uzanır
kim bilir nereden gelir ne kadar kalır
gelin ağlatma havasını başlatır
kederi zurnanın ucundadır
oradadır gül de gül köpüğü de
kırık bir hüzündür hem güler
hem ağlar
bir geyiktir dağlarda ince uzun
bacakları gezer bahçelerde, iz bırakır
kışın karda, kar gibi yağar...
odur kara taşa yazılı ince yazı
odur gelinlerin duvağı
odur mahzun bakan göz
odur kalbine sokulan hançer
odur kanatlarını tutuşturan ateş
üç gül köpüğüdür o
kırılgandır çıdamdır sevgisi kutludur
açılıverir dağlar sürgünden çıkagelir
eşyaya dokunsa acısı tazelenir
öfkesi kar gibi erir
yola çıkan birini andırır yalnızlığı
hiçliğe bırakılmışlığın rüzgârını estirir
odur çiçek tozu rüzgârla serpilen
gül bahçelerinden sokaklara bulvarlara
odur ipek kar beyazı gecelerde
yataklardan kayan ve yayılan dünyaya
ipeğin sesidir o, gülün köpüğü
-ya siz kimlersiniz?