Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
içerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne - üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.
Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun ?
kelimeleri gül eden kelimeleri ok eden cümleleriyle sözü şaha kaldıran şair.
şu satırların dengi bulunmaz.
--spoiler--
Yangınlar,
Kahpe fakları,
Korku çığları
Ve irin selleri, aç yırtıcılar,
Suyu zehir bıçaklar ortasındasın.
Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay!
Pusatsız, duldasız, üryan
Bir cana bir de başa
Seher vakti leylim -leylim
Cellat nişangahlar aynasındasın.
Oy sevmişim ben seni...
--spoiler--
Vurur dağın doruğundan
Atmacamın çalkara,
Yalın gölgesi.
Kuş vurmaz, tavşan almaz,
Ama aç, azgın
Köpek balıklarıydı parçaladığı
Bak, Tiber saygılı, suskun.
Bak nilüfer dizisi zinciri.
Bunlar bukağısı, kolbağlarıdır,
Cihanın ilk umudu, ilk sevgilisi,
Ve ilk gerillası Spartakus'un.
Susuyor yeşil.
"bir akşamüstüdür şarabî
bahçeler ve dağlar üzre hükümran;
tam dünyayı dolaşmak saatindesin.
ay ışığı su içer birazdan.
kızarmış kalçalarını çanlar
alabildiğine vurur.
sen çocuk tulumunda
matbaa mürekkebi
rüsva olmuş ellerinin emeği,
manşetlerde kilometre kilometre yalan
sallanır durur.
bir akşamüstüdür katil, muhteşem
alıp götürmüşler dost dediğini
almış rüzgârlar içini,
ümide benzer, sevdaya benzer...
soğuk bir namludur kör ve pusuda
ense kökünde zulüm,
ve sermiş cânım sofrasını dört başı mâmur
burnun dibine hürriyet.
seviyorum mümkün değil;
aranızda kurşun, yasak bölge var
sen genç, sevdan ölünecek kadar güzel
kanunu yapanlar ihtiyar."
"dövüşenler de var bu havalarda
el, ayak buz kesmiş, yürek cehennem
ümit, öfkeli ve mahzun
ümit, sapına kadar namuslu
dağlara çekilmiş
kar altındadır.*"
"dövüşenler de var bu havalarda
el, ayak buz kesmiş, yürek cehennem
ümit, öfkeli ve mahzun
ümit, sapına kadar namuslu
dağlara çekilmiş
kar altındadır."
''ve sen daha demincek,
yıllar da geçse demincek,
bıçkılanmış dal gibi ayrı düştüğüm,
ömrümün sebebi, ustam, sevgilim,
yaran derine gitmiş,
fitil tutmaz, bilirim.
ama hesap dağlarladır,
umut, dağlarla....
...''
hayatımda böyle güzel şiir yazıp bundan daha güzel okuyup şiirle hiç tanışıklığı olmyan birini bile şiire aşık edecek biri var mıdır?hiç sanmıyorum.çok büyük bir üstad çok.
ingilizce hazırlık bölümünde okurken ve
bu nedenle içiniz dışınız ingilizce olmuşken,
duvarınıza astığınız şiirini
"ken garip ken suskun ken paramparça"
şeklinde okurken kendinizi yakaladığınız şairdir.
kimse toz konduramaz
kesip attığımız tırnağa bile.
sen en güzel kızısın
bütün galaksilerin
bense tözüyüm artık
akkor tözüyüm
prometheus'u yakan
kara sevdanın.
öyle yıkma kendini,
öyle mahzun, öyle garip...
nerede olursan ol,
içerde, dışarda, derste, sırada,
yürü üstüne - üstüne,
tükür yüzüne celladın,
fırsatçının, fesatçının, hayının...
dayan kitap ile
dayan iş ile.
tırnak ile, diş ile,
umut ile, sevda ile, düş ile
dayan rüsva etme beni.
--spoiler--
utanırım, utanırım fukaralıktan,
ele güne karşı çıplak.
üşür fidelerim, harmanım kesat,
kardeşliğin, beraberliğin, atom güllerinin katmer açtığı,
şairlerin ve bilginlerin dünyalarında kalmışım bir başıma,
bir başıma ve uzak biliyor musun ?
--spoiler--