bugün

Akşam erken iner maphusaneye.
ejderha olsan kar etmez
ne kavgada ustalığın
ne de çatal yürek civan oluşun
kar etmez inceden içine dolan
alıp götüren hasrete

akşam erken iner mahpushaneye
iner yedi kol demiri yedi kapıya
birden ağlamaklı olur bahçe
karşıda duvar dibinde
üç dal gece sefası
üç kök hercai menekşe

aynı korkunç sevdadadır
gökte bulut dalda kaysı
başlar koymağa hapislik
karanlık can sıkıntısı
kürdün gelini’ni söyler maltada biri
bense voltadayım ranza dibinde
ve hep olmayacak şeyler kurarım
gülünç acemi çocuksu

vurulsam kaybolsam derim
çırılçıplak bir kavgada
erkekçe olsun isterim
dostluk da düşmanlık da
hiçbiri olmaz halbuki
geçer süngüler namluya
başlar gece devriyesi jandarmaların

hırsla çakarım kibriti
i̇lk nefeste yarılanır cigaram
bir duman alırım dolu
bir duman kendimi öldüresiye
biliyorum ‘sen de mi’ diyeceksin
ama akşam erken iniyor mahpushaneye
ve dışarda delikanlı bir bahar
seviyorum seni çıldırası.
Gitmek,
Gözlerinde gitmek sürgüne.
Yatmak,
Gözlerinde yatmak zindanı
Gözlerin hani?
hasretinden prangalar eskittim diyebilen, bir tek kitapla bütün şiirlerini ezberleten şair.
(bkz: unutamadığım)
seni anlatabilmek seni,
okyanustaki bir kibrit çöpüne...

bir söz ancak bu kadar etkileyici olabilir.
yitip gitmiş sevdamın sesini kalemine sarmışsın.
ne hoş olurdu sevdiğinden içerde şiirini dinlemesi. tek kitabının 1. baskı kitabını bulmuş bir insan olarak severim kendisini!
hani kurşun sıksan geçmez geceden şiirinin yazarı güzel insan.
sabahlar, akşamlar birken ey sevgili!
ey! senin yüzünden fikir kalmamış serde
he ustam halımız böyle, şimdi bir kalmışım
şimdi beynim özgürleşecekse
yari gözden çıkarma vakti gelmiştir.
bir insan bu kadar sade, anlaşılır ama bu kadar mı hisli ve gerçek olur? evet ahmed arif'dir olmuştur.

http://www.youtube.com/watch?v=JEQK2IkPIhs

hadi yakın cıgaralarınızı.

"tütünü bilir misin kız saçı demiş zeybekler"

33 kurşun
yalnız değiliz
suskun

niceleri...
Ahmed Arif'in şiiri bir bakıma Nazım Hikmet çizgisinde, daha doğrusu Nazım Hikmet'in de bulunduğu çizgide gelişmiştir. Ama iki şair arasında büyük ayrılıklar var. Nazım Hikmet, şehirlerin şairidir. Uygardır. Ahmed Arif ise dağları söylüyor. Uyrukluk tanımayan, yaşsız dağları, asi dağları. Uzun ve tek bir ağıt gibidir onun şiiri. Daha deniz görmemiş çocuklara adanmıştır.

cemal süreya
Bir yanım var ki, öldüremezsiniz: "Sol Yanım"
hasretinden prangalar eskittim.
ruhum...
mısra çekiyorum, haberin olsun.
çarşılarin en küçük meyhanesi bu,
saçları yüzümde kardeş, çocuksu.
derimizin altında o olüm namussuzu...
ve ahmedin işi ilk rasgidiyor.
ilktir dost elinin hançersizliği...
ağlıyor yeşil
hikmetinden sual olunmaz değil
"mucip sebebin" bilirim
ve "kafi delil" ortada...
tütünü bilir misin?
kız saçı demiş zeybekler,
su içmez her damardan,
yerini kolay beğenmez,
üşür
naz eder,
darılır
iki parmak arasında kıyılmış,
bir parçası var kalbimin
incecik, ak kağıtlara sarılır,
dar vakit yanar da verir kendini.
dostun susan dudağına..

tanım:adama, gelde sigarayı bırak dedirten şair.
ilyas salman kendisinin almanya'da yaşadığını iddia etmiştir. bu laflar bir deli saçması olabilir de olmayabilir de. öldü sanılan bir insan bunca sene herkesten habersiz yaşasa da insanların gözünde ölmüştür zaten.

http://www.dha.com.tr/sal...dakika-haberi_221133.html
--spoiler--
utanırım, utanırım fukaralıktan,
ele güne karşı çıplak.
üşür fidelerim, harmanım kesat,
kardeşliğin, beraberliğin, atom güllerinin katmer açtığı,
şairlerin ve bilginlerin dünyalarında kalmışım bir başıma,
bir başıma ve uzak biliyor musun ?
--spoiler--
öyle yıkma kendini,
öyle mahzun, öyle garip...
nerede olursan ol,
içerde, dışarda, derste, sırada,
yürü üstüne - üstüne,
tükür yüzüne celladın,
fırsatçının, fesatçının, hayının...
dayan kitap ile
dayan iş ile.
tırnak ile, diş ile,
umut ile, sevda ile, düş ile
dayan rüsva etme beni.
kimse toz konduramaz
kesip attığımız tırnağa bile.
sen en güzel kızısın
bütün galaksilerin
bense tözüyüm artık
akkor tözüyüm
prometheus'u yakan
kara sevdanın.

ahmed arif
gördüler yedi cihan / in, cin kaf dağının ardındakiler / kıtlık da kıran da olsa / gördüler analar neler doğurur...
seni, kaburgamın altın parçası
seni, dişlerinde elma kokusu
bir daha hangi ana doğurur bizi?
ingilizce hazırlık bölümünde okurken ve
bu nedenle içiniz dışınız ingilizce olmuşken,
duvarınıza astığınız şiirini
"ken garip ken suskun ken paramparça"
şeklinde okurken kendinizi yakaladığınız şairdir.
şiire karşı son derece ilgisiz olan bendenizi şiire aşık etmiş adam.öyle okunur mu be baba?hele o kelimeleri nerden buluyosun be.çok büyük şair...
(bkz: terketmedi sevdan beni)
salavat getirir dağ dağ taburlar. narlı bahçe üzre kanlı bir akşam. gelen elçi değil, azrail olsun, anam avradım olsun kaçarsam.

ahmed arif

üstad...
hayatımda böyle güzel şiir yazıp bundan daha güzel okuyup şiirle hiç tanışıklığı olmyan birini bile şiire aşık edecek biri var mıdır?hiç sanmıyorum.çok büyük bir üstad çok.