içimde bir çok kişilik ve bulantılı hayat kol geziyor ama çok belirgin
ama değil...
Yine de duru bir yol kavşağı ve her yanımda,
bütün organlarımdan,
tüm hatlarımdan fışkıran bir yanın var.
-seni bana anlatmaya çalışıyorum nasıl saçma!-
istanbul'da ahmak ıslatan yağmurlar mevsiminde
göğün içinden deri koparan bulutlar gelecek,
kent masallarıyla büyütülen bir çoçuksun çünkü
Uzayan komik / salak / anlamsız diyaloglarla,
gök kaplamalarınla ısrarla,
çantada keklik diye düşünemediğin
Güzel hayatınla birlikte güleceksin.
Orasında oturacağım hayatının hep,
geniş şarkılar,
yarım besteler krallığında....
"ahmak olduğumu hatırlatanlardır" diye düşündürmüştü ilk önce beni, fakat sonradan anladım ki karadenizin hırçın ikliminden sonra çiselen yağmuru ancak toprak kokusundan farkedebiliyorum. eee artık yaşadığım şehirde ne toprak var ne de toprak kokusu. ıslanıyoruz haliyle. dert değil de zaten, sonunda hep kuruyorum.