köylülerin uzun uzun bitmeyen cümleleri ve filmin dan diye bitmesi
Mesaj veren bir film uzun ama nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz sanki filmin içinde yaşıyorsunuz.
Şaheser desek yeridir. Nuri Bilge Ceylan’ın Kış Uykusu, Mayıs Sıkıntısı, Bir Zamanlar Anadolu’da filmleri gibi. Zeki Demirkubuz’un Kader, Masumiyet, Yazgı, Yeraltı, Kor filmleri gibi. Türk sinemasının köşe taşlarından.
bazı diyaloglar vardı ki nbc'nin yaşının fazla geleceği kadar genç işi, bazı diyaloglar da hannibal'ın final sezonundaki diyaloglar gibiydi. bu repliklerin hemen hemen hepsi büyük zevkler veriyordu.
“Aslında o kadar da önemli biri olmadığımız ortaya çıktığında neden üzülüyoruz ki hemen? Bunu temel bir aydınlama alanı olarak ele alabilsek daha iyi olmaz mı? inanmak dediğimiz şey sonuçta insanın içinde başlattığı bir eylemdir. Ve güzelliğe ve aşka inanmak kadar ayrılığa da inanmak, hazır olmak gerekir. Yani her güzelliğin sonunda bir kopuş, bir ayrılık pusuda bekler. Madem öyle, o zaman başımıza gelen bu gibi tatsızlıklara bizi kendi bilinmeyenlerimizle yüzleştiren hayırlı felaketler gözüyle bakmamız gerekmez mi?”
Nuri bilge ceylan'ın son filmi. Ahlat Ağacı şu ana kadar Nuri Bilge'nin en iyi filmi olmuş bana göre. Filmin her karesi o varoluşsal buhranı sonuna kadar hissettiriyor. Yine uzun diyaloglar, aydın-halk çatışması... bu sefer enfes idi. Eleştirilecek yanları yok değil ama bence özgün bir başyapıt niteliğinde. izlenmeli.