Ahlakın kaynağı müslümanlar da nesneldir. Ateistlerde ise özneldir. Lakin tüm ateist ler ahlak kurallarını islam a göre yaşarlar. Bir insanın teyzesinin, halasının, dayısının, amcasının kendine nikahı düşmediğini öğrenmesi sadece islam i kaynaklarca olmuştur. Ateistler de aynı ahlağı savunurlar lakin ahlağın kaynağını kabul etmezler.
Ateistler lerde ahlak zamana ve kişiye göre, bulunduğu yere göre değişirken, bu müslüman lar için tam tersi değişmez. Değişmeyen in kaynağı kur andır ve kendine inanmayan kitleleride kendi çekim alanında tutarak rahmetini bir kez daha gösterir.
Değişmeyen, değişen üzerinde etkisini kayıp etmeye başladığı zaman olumsuzlukların ağırlığı artar.
Örneğin eşcinselin özgürlük olarak algılanması, zina nın ve alkolun sadece bir ihtiyaç olarak kabul edilmesi ve insanın ekmek parası için her işi mübah görmesi dir.
Sonuçta empati kurularak ortaya konmuş iyi ahlağın kaynağı kur an dır. Ondan uzaklaştıkça ahlak görecelenir, değerler değişir, doğru asla yerinde duramaz olur.
Aile de başladığı bir gerçek.
Ancak şuna inaniyorum; cocuk, mükemmel bir anne ve baba tarafindan, ozenli bir sekilde yetistirilmis olsa bile, her bireyin ahlagi belirli bir yastan sonra kisinin karakterine, niyetine, kalbine göre sekil alıyor. Yani benim ahlagim ailemde basliyor ama ben de bitiyor.
islamdır.
Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor nahl/90
Hayvandan türediklerini öne sürenlerin fikir beyan edemeyeceği bir husustur.
Tüm değerler kur anda bildirilmişken dinsizler onun bir kısmını alıp bir kısmını red ederler. Bir müddet sonra redettikleri kendilerini kuşatır da sanki hepsini redetmiş gibi aşağılık duruma düşerler.
Türkiye deki dinsizler e bakın; sünnet olurlar, ramazan ve kurban bayramı kutlarlar, bizim gibi defnedilirler.
Yani islam ın nimetlerinden faydalanırlar fakat islamı da beğenmezler.
Hayvandan türediğini önesüren bir kişi nin islamdaki evliliği yasaklanmış akrabalar ile cinselliği yasaklayan bilgi nin kaynağı nedir?
Oysa eski komünist ler bu sınırları aşmışlardı. Onlar için aile lüzumsuz bir ortamdı. ilişki serbestti. Lakin doğan çocuğa devlet bakmakla mükellefti aileler değil.
Şimdi ülkemizdeki ergen ateistler bunu benimserler mi? Yada yukardaki örnekleri. Ben asla inanmıyorum.
O zaman fıtrata, empati ye ve vicdana uygun ahlak kur an dır, sünnet tir. Diğerleri ninki kur andan çalıntı dır. Eksik ve o eksikte boğulmadır. Nesnel bir ahlak görüşüne asla sahip olmamışlardır.
rasyonel anlamda; insanoğlunun doğada uzun gözlemler ve yaşayışlar sonucu deneyim ettikleri acıların veya acıdan doğan veya yıkıma götürdüğü düşünülen şey ve şeylerin, toplum tarafından tekrar yaşanmasından kaçınmak amacıyla ortak bir konsensus ile yapılmamak üzere ve iyi olan şeylerin, yapıcı olan şeylerin de; insanları daha iyiye, rahata ve haza ulaştırmak amacıyla yapılmak üzere antlaşılmasıdır.
dini anlamda; inanan insanlar için doğrudan kişiyi doğru olana götüren akla da uyan dini buyruklardır. iyilik yapmanın motivasyonu sevaplardır ve öteki dünya kazancıdır azizim. kötülük yapmanın cezası da hem burada hem ötede feci bir şekilde cezalandırılmakdır. kul hakkı, toplum hakkı vs. düşünüldüğünde de doğru olan budur azizim...
genel geçer olmayan temeldir. insandan insana değişir. insan da kültür ve inanca göre değişir. kültür ve inanç da yaşananlara göre değişir. mesela bir insanı öldürmek kimine göre yanlışken kimine göre de ölmesi gerekir. değişik. gerçek şu ki değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.
Temel demek, oluşmasını sağlamak olmasi için varlık öncesi durumun hazır halidir. Nitekim ahlak ise etik olmayan tüm davranışların, dışında olmaktır. Ahlak kişiyi bilgili yaptığı gibi bilgisiz bir cahil de yapar. O yüzden ahlakın temeli, bilgi dir.
insan toplumsal bir varlıktır ve toplumla etkileşime girdiği zaman kendi dışında düşünme veya kendini başkasının yerine koyma gibi eylemsel zorunluluklara girer, bu da onu kendi dışında olan bir alana ve kendi dışında olan bir düşünceye iter.
işte kişilerin iki veya daha fazla olması etkileşime ve bu etkileşimin sorunsuzca ilerlemesi belli kurallara sebep olmuştur. yani ahlak veya toplumsal kurallar aslında bu etkileşimi sorunsuz ve en verimli şekilde gerçekleştirmek için uydurulmuş faydalı kurallar bütünüdür.
faydalı neden dedim?
bir kere ben uhreviyete falan bakmam bana saçma geliyor o yüzden ahlakı rasyonellik içinde ele almak daha mantıklı ve çözüm odaklıdır.
bir kere ahlak uhrevi bir kavram değil rasyonel bir kavramdır, öyle ütopik değil bildiğin pragmatisttir.
yani ahlak dediğimiz şeyi yapmak bizden bağımsız ve bize zarar veya fayda vermeyen bir yapı değildir. eğer ben senin malını çalmazsam sen de benim malımı çalmazsın ve biz bu konuda karşılıklı menfaat gözeterek anlaşabiliriz.
işte ahlakın pragmatist yönünden kastım budur, o yüzden ahlak bayağı bayağı rasyonellik içinde var olabilir ve rasyonel toplum sorunsuzca etkileşimini gerçekleştirip huzurlu bir toplum kurabilir.
hatta bu yüzden saçma sapan uhrevi inançlara ve tanrılara ihtiyaç yoktur, birey kendi içinde kendi menfaatini gözeterek gayet ahlakı temellendirebilir.
neyse çok uzamasın.
kısaca: ahlak bir etkileşim sonucu ortaya çıkan sorunların yada aksaklıkların çözülmesi için kurulmuş kurallar bütünüdür. uhrevi değil rasyoneldir, ütopik bir karşılıksızlık içine girmez bildiğin pragmatistir.
ahlakın rasyonel yapısı onu mantıkçı bir çizgiye çeker ve uhreviyet dışında bir ahlak tanımı yapılıp karşılıklı menfaatleri gözeterek kişiler arasında uzlaşı sağlanabilir.
korku olabilir mesela. yapabileceklerinin farkına varan birey, başka bireylerin de kendisiyle aynı boku yeyip hak yiyebileceğini, başkalarına eziyet edebileceğini anlar. Götü sağlama almak adına da ahlakı uydurur.
