Din ile ahlakın ilişkisini inceleyen bir başlıktır.
Toplumların sosyal ilişkilerini incelediğimiz zaman, belli kurallara riayet etmek gerektiğini, toplum düzeninin sağlanabilmesinin temel bir şartı olarak görmekteyiz. Nitekim ilk yerleşik yaşamdan günümüze kadar, birçok kural hayatımıza yerleşmiş ve bunların tartışılmasını bile yersiz bulmuşuzdur. Bu kuralların bütününe ahlak kuralı diyebiliriz.
Ahlak kuralları çeşitli alt dallara ayrılabilir. Görgü kuralları, örf ve adet kuralları vb. Kurallar ahlak yapısının hem alt dallarını oluşturmakta hemde temelini hazırlamaktadır.
Zaman içinde insan sayısının artmasından kaynaklı, ahlak kurallarıda dejenere olmuş, herhangibi bir yaptırımdan uzak kalmıştır. Müeyyidesi olan, toplumun uhrevi hayatını düzenleyen din kuralları bir nevi bu açığı kapatmış, vicdan kavramıyla insanlara bir otokontrol mekanizması sağlamıştır.
Dindar olmak ahlaklı olmayı gerektirir bu bağlamda. Ama ahlaklı olmak için dindar olmaya gerek yoktur. Çünkü din ahlak ölçüsünde değerlendirilir. Ama ahlak din ölçüsünde değerlendirilmez.
Dindarlık henüz anlaşılamamış bir kahram ne yazık ki.
Din kültürü öğretmenlerinin öğrencilerine tecavüz ettiği bir dünyada elbette gerek yoktur.
Din ile ahlaklı olunsaydı çoğunluğu müslüman türkiye'de bu kadar tecavüz, cinayet, çocuk istismarı olmazdı.
kilo vermeden önce almak şart mıdır kadar düzeysiz bir soru ,dindar geçinen ahlaksızları gördükçe yanıt elbette hayır olacaktır. Geçmişte belki öyleydi ama günümüzde dinle ahlaklı olmak arasında bir bağ kalmamış gibi görünüyor.