ahlaklı bir insan olmak öncelikle, gece kafanı yastığa koyduğunda, gündelik hayatının seni rahatsız etmeden uykuya dalabililiyor olman demektir, bu net.
gündelik hayatın da içerisine; uyandığın yer, uyandığında yanında olan kişi, yoldaki tanımadıkların, işyerinde tanıdığını sandıkların ve hala karşılaşmadığın kişiler bile dahil. öyle bir sınıflandırma halinde değilsin ki.
kişiye göre ayrım yapmıyorsun, olması gerektiğini düşündüğün bir genel geçerlilik durumu var ve sen bunun böyle sirayet etmesi için elinden geleni yapıyorsun ve bu zorlamayla oluşturulmuş bir durum değil. sensin yaa işte sensin yani..
amaaa..
etrafındaki ahlaksızlar öğrensin istiyorsun bazı şeyleri ama çok derin bir istek bu, lambayı sıvazlasan cin bi düşünür "yapabilir miyim lan acaba ben bunu" diye, öyle bir umutsuzluk hali...
ilk bu hissiyatlara kapıldığında daha çok gençsin, diyorsun ki evet, dünya daha güzel bir yer olacak. biraz zaman geçiyor hala aynı ahlaksızlıkları görüyorsun, ki bu arada etkilenenlere başrollere falan düşen oluyorsun, geçerli hissiyatı daha derinden algılıyor ve yaralanıyorsun. biraz daha zaman geçiyor ve hayatın işleyişine dair aldığın derslerle, ahlaksızlıklara karşı aldığın dersleri kombine edip savunma mekanizması doğrultusunda hayatına entegre ediyorsun.
miden bulanıyor, "bu ben miyim" diye soruyorsun, hani benim sevincim nerde bilyelerim topacım falan diyorsun.
Ahlah kavramı yüzyıllardır tartışılan ve kimi üst sınıflar tarafından sınırları belirlenen bir kavram olduğu için aslında hiç de anlam ifade etmeyen bir oluştur.
Kimse ahlak cetveli değildir, toplumsal normlar bizlerin iyi yahut kötü bireyler olduğunu atayamaz, kişi kendi ahlak standartlarını saptayabilecek kadar kendini geliştirmeli, düşünmeli, sorgulamalıdır.
Örneğin hırsızlık toplumda ahlaksızlıktır, fakat kimi çevrelere göre zenginden çalıp fakire vermek ahlaksızlık değildir. Mesela bu sol bir örnek oldu aşırı sol kanatta (aşırı sol neyse artık) banka soygunu gibi faaliyetler devrim için, halk içinse ahlaksızlık kabul edilmez.
Bir de sağ örnek verelim tarafsız bir entry olsun;
Örneğin yalan söylemek toplumda ahlaksızlıktır, fakat kimi çevrelere göre sonucu iyiye yazacak konularda yalan söylemek, gizlemek ahlaksızlık değildir. (bkz: takiye)
Her dinin ve her toplumun kendi dairesinde belirli birtakım etik ve ahlak kuralları mevcuttur. Fakat bu tanımlamadan bize lazım olanı milli olanı bizim dinimize (islam) ait olanıdır kıymetli olan. Zira neye göre, kime göre ve nasıl ahlaklı olunmalı ki bir kıymeti harbiyesi olsun ?
Toplum olarak Bizde olması gereken fakat eksik gedik hatta hiç olmayan, belkide kaybettiğimiz, yitirdiğimiz ahlaki değerlerimizi tekrar nasıl ve ne şekilde geriye kazanabiliriz ? Asıl mesele bu. Topyekün nasıl ahlaklı olunur ? Ferdi planlaki ahlak yada ahlaksızlıklar toplumu nasıl ve ne şekilde etkiler ? Dindar olmaya çalışırken niçin ahlaklı olmaya çaba sarfetmiyoruz ? Dinin 3 sacayağından biri olan ahlakı niçin önemsemiyor es geçiyoruz ? Maddiyat ve materyalist düşünce, yoksa beynimize fikrimize hakim olduğu gibi hayatımıza da mı egemen oldu ? Toplumları ayakta tutan şeyin ahlak olduğunu bildiğimiz halde, asıl dindarlığın takva/ahlak olduğunu niçin bir türlü anlamak istemiyoruz ? Yoksa idrak ediyoruz da işimize mi gelmiyor ?
Yoksa biz dünyanın evlatları mı olduk ? Yoksa biz çok cüz-i bir takım ibadetleri yaparak dindarlaştığımızı zannederken, dünyayı ele geçirmek adına cenabı allahı hiçe mi saydık da dinimizden, yani -ahlakımızdan- taviz verdik ve vazgeçtik ? Bizim derdimiz ne ? Bu şuursuzluk niye ? Neden bu pervasızlık ? Fütursuzca, hayasızca, umarsızca, tutarsızca ve sorumsuzca davranışlarımız, toplum olarak koyun gibi taklitçilikle hal ve hareket etmemizin neticesi nereye varacak peki ? Bu ne zamana kadar böyle devam edecek ? Akıbetimiz ne olacak ? Gidişatımız hayır mı şerr mi ?
itirafımdır : Ahlaklı olmaya çalıştığım için sürekli kaybediyorum... Çevremde yalanlarıyla değer görenler var. Maaşları sürekli artıyor. Ahlaklı olmak acı vermeye başladı...
vicdanının rahat etmesi olayıdır bir anlamda. şu devirde ahlaklı bir insan olmanın tek bir pencereden bakmamızla anlaşılmaz. bir bütünlük, bir tutarlılık taşımalı. misal; o konuda benim ahlaki görüş açım, şunu taşıyor bunu taşımıyor denilmemeli yani. ahlaklı bir insan olmak, ugandada farklı, falanca ülkede farklı bir ahlak yapısı olmamalı. hayal dünyası belki ama olmamalı işte.