neden doğru olmayanı değil de doğru olanı isteriz: biz bizim istediğimiz şeye doğru deriz.
o halde kişinin istediği onun için doğru olandır. o halde doğru ve yanlış kişinin kendisiyle yüzleşmesiyle belirlenir.
iyi ve kötü olarak bahsettiğimiz nedir: iyi bizim için yararlı olan bize güç getirendir. o halde iyi: güçtür
kötü ise: zayıflıktır. dikkat edin bu yine benim için geçerlidir. ama bunu isteyen herkes kabul edebilir.
insanlığa karşı en büyük tehdit en büyük günah: tanrıdır, tanrı kötüdür.
güçlü olmak iyi midir. evet çünkü güçsüz olmaktan korkuyorum. korku kötüdür; ancak güçsüzler korkar.
Kişisel olduğunu iddia eden dangalakların cinayet gibi suçlarda tıkanıp kaldığı kavram. he yok eğer ortaya çıkan etkiyi baz alacaksak bu seferde etik kavramı ve gerçeklik üzerine bir çatı oluşturmamız lazım. lakin bu bilginin mutlak değişebilir yapısı ele alındığında kendi içinde çürüyecek bir yöntemdir. kısacası ahlak toplumun ahlakı olmak zorundadır. avrupa özentisi aptallar umarım anlarlar.
En basit anlamıyla neyin doğru ve yanlış olması gerektiğiyle ilgili yargılar ve ilkeler bütünüdür.
Özelliklerinden birisi insanlar tarafından oluşturulmuş ve oluşturuluyor olmasıdır. Kültürden kültüre farklılık gösteren bu kavram insan eylemlerini iyi ideasına göre düzenlemeyi amaçlar.
Aslında ahlak, sürünün sürü içerisinde uyum sağlayabilmesi ve süredekilerin kendini kabul ettirmesi için "uydurulmuş" yargılar sistemidir.
biz, kaynağı insan toplumunun dışında olan bir ahlak tanımıyoruz; bu bir aldatmacadır. bizim için ahlak, proleter sınıf mücadelesinin çıkarlarına tabidir.
kesin sınırları yoktur. kuralları bir avuç erkeğin ego ve kıskançlıklarına göre belirlenmiş, kadınların birbirine karşı geliştirdiği kıskançlık, rekabet, çekememezlik ile korunmuştur.
ayrıca:
bir başkasının yaşantısıdır dönüp arkamıza baksak
çünkü yaşadıklarımız başkasının yargısına tutsak
su yasak rüzgâr yasak açık kapılar yasak
temeli dine dayandılmıs bu ulkude aptal toplulugunun çükünü, elini, belini kontrol edemedigi ; zeka yoksunu, at gözlügü takmıs, sınırlı düşünce yapılarıyla dinsizlere ahlaksız diyip ahlakı ogretmeye calısan, sevişme savaş benle diyen ahlaklı kesimin one sürdügü huzur adı altındaki sacmalıklardır.
Ahlak meydana getirelecek olan davranisin anlmlandirlmasi icsellestirilmesi ve hayatta uygulama bulmasidir. ne ne icin yaptığını bilmektir. Hür ve akil sahibi bireyin iradesi dogrultusunda fiilerini sekillendirmesidir.
ahlak basittir.bireysel olarak düşünelecek olursa empatidir.kendi özgürlüğünü kısıtlamadan başkasının duygularını anlamaya çalışmaktır ona göre davranmaktır.başkasının istemli olarak kalbini kırmamak acı çekmesinden mutlu olmamaktır.erdemdir.onurdur.
Tanrı Kabil'e Habil'in nerede olduğunu sorduğunda, Kabil öfkeli biçimde bir başka soruyla yanıt verir: "Ben kardeşimin bekçisi miyim?
Emmanuel Levinas'ın bu konudaki yorumu şudur:
"Öfkeli Kabil'in bu sorusuyla birlikte her türlü ahlaksızlık başladı. Elbette ben kardeşimin bekçisiyim ve ahlaklı bir kişi olmak için özel bir sebep aramadığım sürece ahlaklı bir kişi olurum ve öyle kalırım. Kabul etsem de etmesem de kardeşimin bekçisiyim; çünkü kardeşimin iyiliği benim ne yaptığıma ya da neyi yapmaktan geri durduğuma bağlıdır. Ve ben ahlaklı bir kişiyim; çünkü bu bağımlılığı tanır ve onun getirdiği sorumluluğu kabul ederim. Bu bağımlılığı sorguladığım ve Kabil gibi neden özen göstermem gerektiğine dair bir sebep gösterilmesini istediğim anda, sorumluluğumu terk ederim ve artık ahlaklı bir kişi olmaktan çıkarım. Kardeşimin bağımlılığı beni etik bir varlık haline getiren şeydir. Bağımlılık ve etik birlikte ayakta dururlar ve birlikte düşerler."
insanın; karşısında bulunanın yüzüne söyleyemeyeceği şeyleri sanaldan rahatça söylemesi sonucu ahlak kavramı çöküntüye uğramıştır, yani teknoloji bu yozlaşmayı artırmıştır.