ahlak

entry329 galeri10
    29.
  1. ilk evvela kavramın insanlığın özel ve tekelinde olması hasebiyle, bakış açısının objektif özelliğe haiz olamayacağı gerçeğini ne yazık ki kabul ederek ve farkındalığını tek lahza zihnimizden çıkarmayarak konuya eğilmeye çalışalım. mevzuun sürüyle örneklemeyle destekleneceği veya yerileceğinin de farkındalığıyla, tümevarımla ana fikre varmaya yeltenmeden, salt kavramın benim baktığım taraftan görünüşü, oturuşu kalkışı, tipi mipi neye benzer, ne menem bi halttır onu deyiverecem dostlar. umumiyetle insanoğlu tekelinde olmasının yanısıra bi defa da insanoğlunun mahiyetindekilerin de(yanisi beşer) kavramı tekrar bir tekel dahline sokması, kavramın yalın halinin te amına koymakta. O halde beşerin ele aldığı "ahlak" ı evvela bi integrale tabi tutmakla yek olana -minimal düzeyde bir farklılık tezahürü bulunsa da- yaklaşmış olmaklık; bu şeklin ele alınacak olması, daha sağlıklı çıkarsamalar, neticelendirmeler getirecektir. aslında benim mevzuyu ele alışımın da ister istemez objektif bi bakışı -benim indimde- ortadan kaldıracak olmasının yanında, yine de insanoğlunun tekelinden iki dakka kurtamakla, o yanda asayişi berkemal kılalım (bkz: bekçi cumali). imdi kavramı belli bir sujenin dahlinden çıkarıp kendi doğal ortamına salıverdik mi? verdik. O halde rahat rahat tarafsız, suje tandanslı bakış açısısız -kısmen de olsa- bi yorum getirilebilir kavrama dair.

    ahlak kavramını sözlük anlamı itibariyle değerlendirmeye kalkışmadan, genel geçer kabülüne dokundurarak işin içine girersek, malumunuz sınırıları belirsiz, herkeşlerin koyduğu kabın şeklini alabilecek esneklikte, buna rağmen cemiyetin fevkalade katılaştırdırğı, koyduğu kaptan sair hiçbir şekle giremeyecek, yoruma, anlayışa mahal bırakılmamış, cemiyetin bu boktan tavrı neticesinde pek de sevimsiz, pek de içi boş(tekelinde olduklarının açısından ele alındığında) bir kavram olarak çıkmakta ortaya. tabi ben, benim baktığım taraftan nası görünür onu deyiverecektim, ki hemen ona geleyim (burda bi siktir çekiyorum ol cemiyete ve üyelerine; tekellerine aldıkları ol ahlak nosyonunun da te amına koyduğumu da bilahare belirterek): ola ki beşerin tavrı, sözü, yanında yöresindekinde -fiziksel, mental- tek bir zararın (katiyetle rahatsızlık değil) zuhuruna müsebbip oluverirse, ahlak, o an işin içine, defansının orta göbeğine gelir yerleşir. Fekat tam bu noktada, rahatsızlık-zarar eksenli yorum merhalesinde, konunun en can alıcı kısmında yanlışa düşülmüş olmakta çoğu kez; ahlak, salt kimsenin, bir başkasının eylem ve/veya teşebbüslerinden rahatsızlığı neticesinde ele alındığında, mevzuun içine yerleştirildiğinde, kavramdan alınan desteğin edventiclarını avcunun içinde sımsıkı tutarak derin mi derin bir kusur işlemekte er kişi ve tam da bu yolla, benim açımdan, rahatsızlık verici bir kontr-teşebbüste bulunmakta. Konuyu neden aykırılığı temelinde ele alıyon arkadaş derseniz de, ahlak üzere olan herhangi bi hareket, yarar veya nötr bir fayda ortaya koyacağı fikrinden yola çıkarak, kavramın bu kısmında herhangi bir terslik, yanlış kullanım ve çıkarsama olmadığını söyleyerek devam ederim: benim beğenim, yaklaşım tarzım, hayata baktığım ve daha iyi gördüğüme inandığım, neticesinde dimdik durduğum yer, sair bir beşerin rahatsız olmasına, beni ayıplama yoluna gitmesine, yine kendi dimdik durduğu yerden gördüğü ahlak mefhumu dahilinde, ahlakına mugayir, falsolu hareket ettiğim, yaşadığım (bkz: mezhebi geniş) hükmüne varması zerre sikimde olmaz; hafif bi mide bulantısı, tiksintiyle, "ahlak mefhumunu da, beynini de sikiyim senin"lerle beraber, fikriyatıma sağlam deliller bulduğuma kanaat getiririm. beyin diye taşıdığı şeyle, böcekten farksız bi insan silüeti beni yargılama yoluna gidecek he mi?

    Aslında argümanı, konuyla alakalı başkaca argümanlarla izah yoluna gitmenin ne denli manasız olduğunu gördüğünde sen de meseleyi tahlil çabasından vazcayacaksın ya canım kardeşim, neyse, şindi bambaşka mevzulara kapı aralanmasın...
    2 ...
  2. 28.
  3. ahlak bazen;

    bi' arkadaşından, "çok ahlaklısın." lafını duyduktan sonra kendinden utanıp bilgisayardaki tüm pornoları silmektir.
    3 ...
  4. 27.
  5. kişisel bir şey olmasına karşın her topluluğun da kendi içinde belli kurallar dahilinde oluşturduğu ve kuralları uymayanları ahlaksız olarak damgaladığı anlayıştır.

    aslında davranılması gerektiği gibi davranmakla davranmak istediğin gibi davranmak arasında ki çelişkinin temelidir ahlak.

    deli gibi özlediğin sevgilini gördüğünde herkesin için dudaklarına kondurduğun aşk dolu bir öpücükle ''ahlak'' kelimesinin ''sız''eki almış halini alnınızın orta yerine yeme riskini göze almakla almamak arası tereddütün yaşandığı noktadır ahlak denen şey.

    ancak insanoğlu sürekli gördüğü şeyleri kanıksar dolayısıyla zaman geçtikçe ahlak anlayışı değişmektedir...
    0 ...
  6. 26.
  7. kuran ı arapça okuma ahlakı... kuran ı arapça okuyunca insan epeyce ahlaklı hale geliyor. diğer şıhların kitaplarını ise türkçe okumalı. onlardan da ahlaklanmalı. kuran ı arapça okuma ahlakı ile şıhların türkçe kitaplarını okuma ahlakını birleştirince insan en ahlaklı hale geliyor. dadından yinmiyor.
    1 ...
  8. 25.
  9. hz muhammed'e ahlakı sormuşlar ; ''benim ahlakım kur'an ahlakıdır'' demiş.
    7 ...
  10. 24.
  11. çok sivrisinekli bir bataklıkta uyumaya çalışan insanın cibinliği. (bkz: cibinlik)
    0 ...
  12. 23.
  13. Bize neyin aklaklı olduğunu göstermek yerine, neyin ahlaksız olduğunu gösteren ahlak anlayışana yazıklar olsun.

    ...Biz bu mahallede yabancıları sevmeyiz.
    ...Neden?
    ...Çünkü mahallemizde çok az kız var.
    1 ...
  14. 22.
  15. ahlak
    diğerlerinin varlığını gerektirir. diğerleri ile ilişkiyi müşterek, iyi yaşam üzerine kurar.
    yani robinson cuma'yı bulmasaydı ahlak denilen şey olmazdı.
    4 ...
  16. 21.
  17. fiziksel kosullara baglı olarak goreceli olmakla beraber belli yasama
    degerlerinin temsilcisidir. ideal ahlakı gerceklestirmek icin bile belli
    fiziksel kosulların olusması gerekir. cinsel ahlak ahlakın sadece bir alt kumesidir.
    yani sahip oldugun ahlak ya da ahlaksızlık cinsel davranısına yansıyabilir.
    ama ahlak sadece cinsel davranısa indirgenemez cunku belirttigim gibi
    cinsel davranıs degisken fiziksel sartlar altında cesitlilik gosterebilir.

    gunumuz itibarıyla dunya olceginde en basta cinsel ahlakın belli bir
    dejenerasyona ugradıgını soyleyebiliriz.insanlar cinsel davranısları
    tutarlı-dengeli olmadıgı icin ahlaksız degiller,ahlaksız oldukları icin
    bir cinsel dejenerasyon sozkonusu.din de en basta bu dejenerasyondan
    beslenerek kendini ayakta tutuyor,siyasi bir role soyunuyor.
    2 ...
  18. 20.
  19. kant a göre sana yapılmasını hoş karşılamayacağın şeyi sen de başkasına yapmamalısın. "yani öyle bir şekilde davran ki, bu davranışın kural haline gelmesini isteyebilesin" sözünün daha pratik ifadesi. buna kategorik zorunluluk diyor. bu tanım subjektiftir, herkesin kendisine yapılmasını istemeyeceği şey başka başka olabilir. ama pratiktir de, bir insanın ahlaklılığından bahsedebilmek için tutarlılığına bakılır.

    bana göre bir insanın başka birine nesnel, somut, ölçülebilen bir zarar vermesi veya verme ihtimali ve hakaret etmesinin dışında kalan bütün eylemleri ahlakidir.

    bu, kantın ahlak tanımının objektif kalıplara yerleştirme gayretinin sonucu olan bir tanımdır. hoşlanmama kavramı subjektiftir ama zarar görme kavramı objektiftir. buna göre olay sana yapıldığında zarar verecek şeyi sen de başkasına yapma diye özetlenebilir.
    1 ...
  20. 19.
  21. Ahlakin tesekkulunde en buyuk sebeb irktir. Bir milletin ahlaki degerleri ancak farkli irklarla ve mutemadiyen karismak neticesinde degisebilir. irkin yasadigi cografya ahlakinin olusmasinda etken degildir. mesela turkler dunyanin obur ucunda ortaya cikmis bir millet olsalardi yine ayni ahlak yapisina haiz olacaklardi. hulasa edilirse irk diger irklarla mutemadiyen karistiginda kan bakimindan soysuzlasacagi gibi ahlaki degerleri bakimindan da erozyona ugrayacaktir.
    1 ...
  22. 18.
  23. ailenin aşıladığı ve geleneksellikten gelen bir kavram.
    1 ...
  24. 17.
  25. ahlak insanın huylarını, toplumun alışkanlık ve adetlerini ifade eder. kişinin iyi-kötü şeklinde nitelenen davranışları ahlak kapsamı içindedir. kuran'da bildirilen ahlak değerleri evrenseldir, tüm insanlığa hitap eder. peygamberimizin "ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim." hadisi, evrenin başlangıcından beri çeşitli semavi dinler aracılığıyla bildirilen ahlaki kuralları en ileri seviyesiyle uygulamakla yükümlü olduğunu gösterir.
    3 ...
  26. 16.
  27. ahlaksızlık etme gücü olup da etmeyenler için bir lükstür.
    0 ...
  28. 15.
  29. "ahlak, bireyin içindeki sürü içgüdüsüdür"

    (bkz: friedrich wilhelm nietzsche)
    1 ...
  30. 14.
  31. etik ile sikca kari$tirilmasina kar$in ayni $ey degildir. israrla ara$tiriniz, irdeleyiniz.
    0 ...
  32. 13.
  33. onceki kusaklarin yapmak isteyip de yapamadiklarini sen yapmaya kalkinca ve yapinca bu ahlaksizlik olur! yani neymis efenim ahlak; hayattan zevk almamizi, bizden oncekilerin yapamamasindan kaynaklanan bir engelleyici kurallar bütünü! ha bunu o dedigimiz onceki kusaklarin ahlak diye iteledikleri yazisiz kurallarina uyanlar dusunsun canim, insan kendi ahlaki degerini kendi deneyimleriyle olusturur, boylesine canim feda!*
    0 ...
  34. 12.
  35. insanoğlu her ne kadar binlerce yıllık bir evrim sürecinden geçmiş olsa da hala ilkel güdüleri olan bir yaratıktır. bu hayvansal iç güdülerini modern toplum anlayışının gerektirdiği şekilde bastırmakta, derinlere itmektedir.

    toplum tarafından ayıp, yanlış, vb. değerlendirilebilecek tutkularını, davranışlarını kontrol etmeye çalışmakta, bunu; isteklerini bastırarak, yok sayarak ya da belirsiz bir tarihe erteleyerek yapmaktadır. ancak insanoğlu, yaradılışı gereği geçmişinden gelen ve evrim süresince törpülenmiş olan bu hayvansal güdülerini ne kadar derinlere itmeye çalışsa da en nihayetinde özünde aynıdır. bu sebeple insan temelde değişemeyeceği için yapacağı tek bir şey vardır. içinde bulunduğu topluluğa ayak uydurup kendisi dışında belirlenmiş normlara itaat etmek.

    işte bu ayak uydurma süreci içinde daha önceden belirlenmiş kalıplara uyma zorunluluğu hisseden insan, tüm bu yazılmamış kurallar bütününe yapısının elverdiği ölçüde katılır ve katılımının büyüklüğü ölçüsünde de ahlaklı birey olarak kabul edilir.

    burdan yola çıktığımızda ahlak aslında her insanın içinde yer alan vahşi güdülere, modernleşme süreci sonunda, vicdan denen ve yaradılışından çok sonra kendi kendine yarattığı mekanizma ile gem vurmaya çalışma çabasıdır. tabi ki bu arzuların bir kısmı belli zamanlarda gün yüzüne çıkmaya çalışacak, o zaman kendisiyle çatışan birey ya belirli değer yargılarına uyacak ya da daha fazla kendine hakim olamayıp toplumca ahlak dışı olarak adlandırılabilecek davranışları sergileyecektir.

    bu sebeple kesin çizgilerle ayrılmış bir iyi ve kötü olamayacağı gibi bireyin tamamen ahlaklı ya da ahlaksız olması da mümkün değilidir.
    3 ...
  36. 11.
  37. efendim ole bilinirki osmanlı imparatorluğunun 600 yıl butun dünyaya hükmetmesindeki en önemli etkenlerden biri osmanlı halkının ahlak ve imana olan bağlığıdır. hatta bir rivayete göre sefere çıkan osmanlı ordusu gerek atla gerek yürüyerek gittiği savaş meydanına giderken yolda gördüğü meyve ağaçlarından karnını doyurduktan sonra; meyvelerin karşılığı olan akçeleri ağaca bağlamak sureti ile ağaç sahibine bırakırlarmış. hatta savaşarak türkleri alt edemeyeceğini anlayan ülkeler türkleri yer yüzün silmenin tek yolunun turklerin ahlak anlayışının yok etmek olduğunu soylemişlerdir.

    böyle bir ahlak anlayışı osmanlıya 600 yıl zenginlik ve refah getirmiş iken günümüz gençliğinin bu denli umursamaz bu denli saygısız ve ahlaktan yoksun bir şekilde yetişiyor olması aslına bakarsanız oldukça sinir bozucu. herkes tarafından gözle görülebilecek boyutlarda iç ve dış güçler tarafından ülkemizin, milletimizin dibi kazılırken; bu milletin kurtuluş umudu gençliğin bu denli ahlak, eğtim, saygı ve düşünce yoksunu yetişiyor olması; kendini amerikan gençliğine benzetme çabası; bundan 20 yıl sonraki turkiye hakkındaki hiç de iyi sinyaller vermemektedir.

    bugünki iletişim çağında artık herkes herşeyi biliyor, cahillik artık bir bahane. kişi kendi kendini eğitmek istedikten sonra herkesin her imkanı var. yeterki çaba olsun, yeterki istek olsun; ancak milletsel genlerimizi kaybetmeye yüz tuttuğumuz bu gunlerde kişi bırakın kendini eğitmeyi amerikan populizimi diye adlandırabileceğimiz aklımın peşine koşmakta...

    ne kadar üzücü oysa ki bu millet dünya tarihinde bir devri kapatıp diğer devri açan; insanoğlunun var olduğu günden beri birlik ve beraberliğini koruyan, tüm dünyaya hükmeden bir millet. tüm bunları yaparken de bu milleti ayakta tutan yegane sey ahlak ve iman anlayısıdır. bunu yok etmeye hiçbirimizin hakkı yoktur...

    Lütfen biraz özen, biraz saygı, biraz hoşgörü, biraz evet sadece azıcık bağlılık ve ahlak... hepimiz için...
    0 ...
  38. 10.
  39. Ahlak, kelimesinin etimolojik açıdan kökeninin
    Arapça 'hulk'
    Yunanca 'ethos've
    Latince 'mos'; kelimelerine dayandığı kabul edilmektedir.
    Arapça 'hulk', 'huy' anlamına gelmektedir. Arapça 'ahlak-ı hamide' ve 'ahlak-ı hasene' iyi ahlak;
    'ahlak-ı zemime' ve 'ahlak-ı seyyie' ise kötü ahlak anlamlarına gelmektedir.
    ingilizce de ahlak kelimesinin karşılığı olarak kullanılan 'ethics' kelimesinin kökeni ise Yunanca 'ethos' dan gelmektedir.
    Yine ingilizce de ahlak kavramını ifade etmek üzere kullanılan 'morality' kelimesi Latince 'mos'
    kelimesinden türetilmiştir.

    Ahlak, bir sosyal bilim dalı olarak toplum içerisinde oluşmuş örf ve adetlerin,
    değer yargılarının, normların ve kuralların oluşturduğu sistem bütününü inceler.
    Busistem bütünü; bir bireyin, bir grubun ya da tüm toplumun doğru ve yanlış
    davranışlarını belirler ve yönlendirir.

    Ahlak bireyde başlar. Kişi ahlakı, aile ahlakı, lider ahlakı, eğitim ahlakı gibi ahlak gruplarında grubun kendisinin ve/veya grubun oluşturduğu toplam ahlakın temeli bireyin ahlaklı olmasıyla ilgilidir. Bireyler ahlaksız ise bireylerin oluşturduğu kurum ve gruplar ahlaksız, grup ve kurumların oluşturduğu devlet ahlaksız, devlet ve bireylerin oluşturduğu uluslar ahlaksız olur.

    Yalan söyleyen siyasetçiler, rüşvet alan devlet memurları, vergi çalan iş adamları, haksızlık yapan kamu görevlileri, işkence yapanlar, yanlış bilgilendiren öğretmenler, katiller, hırsızlar, tecavüzcüler, dolandırıcılar hepsi bir bireydir. Hiçbirisi uzaydan gelmemiştir.
    Halk herzaman temiz, herzaman masum değildir.

    Bütün bu kötülükler;
    ahlak felsefesi olmayan ve medeniyeti yanlış yorumlayarak kültürel mirasını red eden ahlaksız bireylerin oluşturduğu ahlaksız bir halk tarafından yapılmaktadır.
    4 ...
  40. 9.
  41. Ahlak kalmadı dünyada
    Kiracısı öyle, işçisi öyle
    Hami köylü saftır derler a
    inanma
    Cırrr
    Kapı
    Kim o?
    Dilenci.
    Kuru ekmek verirsin beğenmez
    Taze ekmek senin nene!
    Kalmadı, dedim ya, kalmadı
    Ahlak kalmadı memlekette.

    MELiH CEVDET ANDAY
    0 ...
  42. 8.
  43. bireyin içindeki sürü içgüdüsüdür. *
    2 ...
  44. 7.
  45. bir toplumun genelleşmiş değer yargıları bütünü.
    1 ...
  46. 6.
  47. 5.
  48. insan davransılarının dogru mu yanlıs mı oldugunu belirlemek için sıçılmıs ölcütler,kurallardır. bu kurallar yazılı falan degildir. toplumdan topluma degisiklik gösterir.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük