Dünyanın en ahlaksız şeyi nedir bilir misiniz? insanlara ahlak kisvesi altında efendilik taslayıp ne yapıp ne yapamayacaklarını belirleme hakkını kendinizde görmenizdir. Karşındaki kişi son derece ahlaksız son derece boktan biri olabilir ama onu kendi aklınca istediğin yola sokmaya çalışmak ona efendilik taslamak daha ahlaksızcadır.
ahlak ? kimin? neyin ? nasıl ? geleneklere göreneklere, dine, ve geçmişten günümüze süre gelen davranış bütünü, bazen olmaması gerektiğini düşündüğüm kavram. belki bir ütopya. ama ahlak asla geliştirici değil, bastırıcı bir önermedir.
ahlak , aileden alınan terbiyeyle başlar. ne alınmışsa odur ve ileride daha da çoğalmaz ahlakı insanın. çünkü aileden aldığı iyi bir güçlü ahlakı olduğu için yeterlidir. iyi bir aile ahlakı alan kişinin , daha başka etmenlerden ahlak almasına ihtiyacı yoktur. ahlaklıdır o kişi artık. aileden kötü bir ahlak alınmışsa da çoğalmaz ileride insanın ahlakı olumlu anlamda. aynı kalır. kötü yetiştirilmiş derler. ama bazı çevreden etkilerle , kişilik bozuklukları nedeniyle de ahlak azalabilir. ahlakın azalma durumu söz konusudur. ama denmez ki benim ahlakım çoğalıyor şunun için , bunun için, şu şu nedenlerde dolayı. onun için iyi bir ahlak aileden alınandır demek istediğim.
ahlak:
1.
insanın doğuştan getirdiği ya da sonradan kazandığı birtakım tutum ve davranışların tümü.
2.
kişide huy olarak bilinen nitelik; iyi ve güzel olan nitelikler.
bir de ablak var!
ablak:
1.
Yayvan, dolgun.
....
400 küsür yıllık içinde bulunduğumuz toplumsal dezenfermasyon sonrası ahlakımız ve ahlaksal anlayışlarımız -olumsuz- anlamda ablaklaşmıştır.
Aksini iddia eden ılıktır.
lisede edebiyat öğretmenimiz cebinizde anlatacağınız bir hikayeniz olsun derdi.
cebindeki hikayesini de bize o gün anlatmıştı.
hiç unutmam...
vakti zamanında ateş, su, ahlak yakın arkadaş olmuşlar.
arkadaşlıklarını devam ettirmek için birbirlerini nerede bulabileceklerini sormuşlar.
ilk önce söze başlayan su, beni kaybederseniz kulağınızı toprağa dayayın.
yerin altından gelen ses benim demiş.
ateş sırayı almış.
beni kaybederseniz gökyüzüne bakın.
ben orada parlayanım demiş.
nihayet sıra ahlaka gelmiş.
derin bir nefes alan ahlak: dostlar beni hiç kaybetmeyin.
eğer beni bir kez kaybederseniz bir daha hiç bulamazsınız demiş...
ben önceden bunu vicdani bir şey sanardım ancak bir gün bu bilinçaltı ile ilgili bir video izledim ve adamın anlatışı çok farklı düşünmeme neden oldu. şöyle ki ahlak denilen şey vicdanla uzaktan yakından alakalı değil ve ahlaki kurallar asla evrensel olamazlar çünkü bu kurallar resmen insanın deneyimlerinin birikimi gibi duruyor. bilinçaltında her şey hiçbir akli yön barındırmadan birikiyor ve bunlar bildiğin dış çevrenin etkisinde olan birikimler. kişilerin ahlaki yargıları da nerden baksan çocukluğunda var olmaya başlıyor.
yani bir eylemin doğru veya yanlış olduğunu benimseyen şey ortak bilinçaltında olan çoğunluğun hükmü oluyor.
feriştahım sikilmişti o ara, bir eylemde bizim yanlış veya doğru yapmamızı ben vicdanla ilgili bulduğum için insanın vicdanının sızlaması onu o eylemden geri tutar diye düşünüyordum fakat vidanın da ötesinde kişiyi bir eylem sonucunda acıya götüren de bildiğin bilinçaltı.
yani bu nihilist abilerin sözüne gelmeme ramak kalıyor, resmen her şey bizim yapıp bizim hükme vardığımız durumlar.
o yüzden bu ahlak da öyle, bize şu an doğru veya etik gelen ne varsa hepsi bir telkinin ürünü ve toplumsal olarak bu telkin farklılaştığında bugün ahlaklı bulduğumuz bir çok şeyi anormal karşılıyor olabiliriz.
ayrıca insan bilinçaltınsının bir değeri de, öngörüsü de, estetiği de, iyisi de kötüsü de yok. ayrıca bilinç bile bunların birikimin anlık rastgele verdiği kararlar gibi duruyor. veya bu birikimin getirdiği şartlanılmışlık gibi duruyor da olabilir.
psikolojimi bozdular, daha da bu psikanalizcileri dinlersem iki olsun.
Bir millet, zenginliğiyle değil, ahlak değeriyle ölçülür.
Atatürk
Ahlakı olmayan bir millet her türlü sapıklığa açık hale gelir. insanlar doyumsuzlaşır. Toplum dejenere olur. "Terbiye sınırlarından dışarı çıkan bir daha içeri giremez."
yaşamın her alanında çoğunluğun doğru kabul ettikleridir genel bir kavramdır. okadar generdir ki asıl cahillik ahlak yoksunluğudur.
örneğin; fizik bilgin yoksa fizik dünyasında yer edinemezsin, yemek pişirmek hakkında bi fikrin yoksa en basit aşçıyla konu hakkında konuşamazsın yani konu hakkında fikrin yoksa bir fizikçinin gözünde de bir aşçının gözünde de cahilsin fakat sadece fizik ve pişirmek konusunda.
ahlaksızsan hepimizin gözünde cahilsin. okumuş olman, popüler olman, zengin olman bişeyi değiştirmez, değiştirmemeli...
Ahlak, belli bir dönemin temsilen karıma kızıma parama dokunmayıncılığıdır. insan ilişkilerde kalıp oluşturan, ahlakın olduğu yerde özgürlüğün olmadığı bir olgudur. Ahlak felsefesi, felsefesi tamamen zırıltıdan ve mülkiyetcilikten nemalanmaktadır.