bugün

Meine ehre, heisst treue.
müslümanlarda bulunmayan kurallar bütünü.

tecavüz vakalarında başrol oynayan siz, her gün kuran kurslarında küçücük çocuklara tecavüz eden siz, oruç tutan, domuz etine karşı çıkan ancak zina'nın en büyük günahlardan biri olduğunu bilmenize rağmen fırsatını bulduğu anda dini de allahı da siktir eden yine siz;

ama ahlaksız olan dinsizler.

(bkz: gerçek islam bu değil)
Önemli bir olgu.

Hep dikkat ederim.
Bazı sözlük yazarlarında olmayan bir kavram.
islam'da olmayan hede.
etikle karıştırılan ve üzerine binlerce söz söylenen kavram.
insanı insan yapan davranış biçimi.
bir insanı puanlamadaki temel ölçütüm.
dile pelesenk etmekle sahip olunamayacağı bir türlü anlaşılamayan tutum ve davranışların tümü.
maalesef kişiye göre değişkenlik gösteriyor. çünkü herkesin hayatına kimse karışamaz.
insanı ayakta tutan davranışların yapı taşı.
uydurmanın hasıdır. birarada yaşayalım diye uydurulmuştur ki artık bireyselleştik ve unutulmaya yüz tuttu.
Ahlak evrenseldir. Özünde zarar vermemek vardır. En yalın hali budur ve burdan dallanıp budaklanır.
Kalıtımsal olarak gelenin hayat tecrübeleriyle birleşmesi ve gelişmesiyle oluşan davranışlar ve düşünceler bütünüdür.
kaostan kaçarken sığındıklarımızdan biri. tanrı inancı olanlar için bile ahlak evrensel olamaz. bunun için inanca değil hakikate ihtiyacınız vardır. o hakikatin size ulaşması mümkün değildir. bilen ve bilmeyen ayrıdır ve kavuşamazlar, iletişime geçemezler. toplumun oluşması, ahlak, din, hukuk farketmez geniş bakarsanız bunların hepsinin oluşmasındaki ortaklığı görebilirsiniz.
Öz saygıdan geçen olgu. Öz saygısı olmayan insanda barınamayacak kadar nadide bir olgu. Herkeste olması gerekir aslında. Kalitesiz bireylerde bulunmaz. Uzak durmak gerekir kalitesiz bireylerden.
aahlak anlayışınızı başkalarına yansıtırken sizi haklı çıkaracak bir dayanağınız sadece kendiniz olabilirsiniz. yani size göre karşıdaki suçludur. çoğunluğun suç olarak gördüğü bireyin suç olarak gördüğünden üstün değildir. bir kişi ya da bin kişinin dediği başkalarına yapılan baskıyı evrensel olarak meşru kılmada işe yaramaz. yani sadece düzen sürsün, kaostan kaçalım diye sığınırız ahlaka ya da başka kavramlara. yüzleşilmesi gereken tıpki özgür irade meselesindeki gibi yargılayanın yargılayacak bir konumda bulunmamasıdır. siz sizle aynı ortamda var olanları yargılayamaz, yanlışlayamazsınız sadece sizden farklı gittiği için dışlarsınız. yani immoralistler aslında bundan immoralisttir.
faydaya göre kullanılan hede.
Vicdanda biter ve her insan olumden sonra ahlakindan sorumlu tutulacak, sonucundan etkilenecektir. dikkatli olun.
solcularda bulunmayan hede. Çom çomlarda da bulunmaz.
Allahın emir ve yasaklarıdır. Kuranda yazar hepsi.
Başlangıç. Mutlak bilgi yay8n.
iyi ve kötü arasında eğilim gostermek.
ahlak; en başta anne-babanın(daha çok annenin) kişiye yüklediği özellikleri sonradan kişinin kendini o yönde geliştirmesiyle oluşan ve adeta omurgasına yerleşen sistem bütünüdür.

allah sıfır model bir insanı anne karnına düşürüyor(allah'ım bu nasıl bir mucizedir). işte tamda bu saatten sonra yani bebek ana karnında hızlı bir şekilde büyümeye başladıktan sonra allah'ın sağlam bir zemin olarak hamuruna işlediği ahlak tohumu çocukta büyümeye-gelişmeye başlıyor. bu yeşerme annenin hissi-psikolojisi-ruh hali ve en önemlisi ahlakı ile doğru orantılı olarak ilerlemeye devam ediyor. çocuk dünyaya geldikten sonra ilk bir buçuk-iki yıl aralığında anne-babadan sonra çevreden gördüklerini saniye saniye bilincine-beynine nakşediyor-kaydediyor. hemde hiç eksiksiz bir şekilde. daha sonra çocuk alacağı eğitimle birlikte bu ahlakı geliştiriyor ve onun bir parçası oluyor. en az el, kol, göz organları kadar gerçek. giriş-tanım paragrafında "omurgaya yerleşmek" ifadesinden kastım buydu. ahlak canlıdır. sizinle birlikte yaşar. etkiler ve etkilenir. insanı insan yapan en büyük değerdir ahlak.
ahlak, bireyin toplum olma yolunda yürürken, benliği ile yaşantısı arasına ördüğü duvardır. insanla birlikte var olmamıştır. bir anda inşa edilmiş bir duvar da değildir. binlerce yıllık bir sürecin sonucudur. bugün ahlaka aykırı olan bir hareket, yüz yıl öncesinde gayet sıradan ve doğal karşılanıyordu. zamanla ilgisi kadar bireyin parçası olduğu toplumun büyüklüğü ile de alakalıdır. siz ancak tanıdığınız ya da etkileşim içinde bulunduğunuz insanlarla birlikte bir toplum oluşturursunuz. bu toplum büyüdükçe ahlaki duyarlılık artmış gibi görünür. günlük hayatta neredeyse tüm insanların ihlal ettiği ahlaki bir kural, göz önündeki bir siyasetçi ya da sanatçı tarafından çiğnediğinde infial yaratabilir.
eğer ahlaka aykırı bir davranışta bulunuyorsanız ve bundan kimsenin haberi olmuyorsa, bu durum sizi de rahatsız etmez. çünkü benliğinizin bir sonucu olarak ortaya çıkan bu davranış sizin için gayet doğaldır. ahlak, benliğiniz ile yaşantınız arasında uzanan bir duvardır. insanoğlunun en önemli yaşam motivasyonlarından biri meraktır. bu merak sizi hep o duvarın ardına bakmaya zorlar. fırsat bulduğunuz, insanların kör olduğunu düşündüğünüz ya da tanınmayacağınızı sandığınız tüm zamanlarda o duvara tırmanıp ardına bakmanın heyecanıyla yaşarsınız. hemen herkesin o duvarda açtığı ve kimsenin bilmediği küçük gedikler vardır. -itiraf edin sizin de var. ve hatta bir çoğumuz için uludağsözlük o gediklerden biri-. içinde ne olduğunu zaten hep bildiğimiz ama hatırlamak için yaklaşmamız, elimizi, başımızı soktuğumuz küçük gediklerimiz. sonuçta ihal ettiğinizi kimse bilmediği sürece ahlak kuralları kimin umrundaki.
çok ünlü birinin dediği gibi, insanlar yalnız başlarınayken sapıkça bir çok düşünce içinde yuvarlanırlarken bir araya geldiklerinde ahlak timsali kesilirler. benim burada onunla ayrıldığım nokta ise bu düşünceleri sapıkça bulması. sapmak fiilinden türeyen bu kelime bence durumu izahtan uzak. çünkü bu düşünceler bizim bir yoldan saptığımızı değil aslında var olduğumuz çizgide devam ettiğimizib bir kanıtı. bizi yolumuzdan ve varlığımızdan sapıtan ahlakın ta kendisi. kim bilir bu sapkınlık belki insanlık için iyi sonuçlar doğuruyordur. birey için bu durum tartışılabilir. aslında bir farkımız yok. konuyla ilgili binlerce örnek verilebilir fakat bunları nasıl olsa hepimiz biliyoruz. öyle değil mi?