toplumumuz adına maalesef hiç de iyiye gitmeyen anlayıştır. ahlaki çöküş yaşıyoruz. hepimiz görüyoruz ama hiçbirimiz müdahale etmiyoruz. ahlak dedim ya şimdi hemen kafada ampul yandı kadınla ilgili. hayır ahlak sadece namusla ya da kadınla iligili değil. önce şunda bi anlaşalım. anlaştık mı? tamam devam ediyorum.
dürüstlük artık sevilen bi kavram olmaktan çıktı. 9 köyden kova kova bitirdik dürüstlük olgusunu. insanları kandıranlara artık yalancı değil açıkgöz deniyor. gözleri çıksın.
herkes mi birbirini kandırır? sonra da dert yanıyoruz işte. önce sen yapma da eleştirme hakkın olsun.
devlet dairelerini bilirsiniz. benim neyse ki pek işim düşmüyor. olaylarlar da oyalarlar. bi karikatür vardı bunla ilgili, bilgisayardaki oyunda kaç el kaldı ona söyle?" diyordu bekleyen vatandaş. öyle işte.
esnaflar var bi de. yedikleri faizin haddi hesabı yok ya. 3 kuruşluk malı 33 kuruşa satıyorlar. insaf yahu biraz.
adalet mi dedi biri? mülkümüzün temeli yok artık. bitti gitti. haksızlığa uğradığınızda sadece dua edebiliyorsunuz. hele de durumunuz yoksa, haksız olan sizden davacı bile olabilir. düşman başına.
nasıl güzel ahlak sahibi olacağız? nasıl bu hale geldik? üstelik de inandığımız peygamber "ben güzel ahlakı tamamlamayagönderildim" derken. demek inanmasak nasıl olacaktık.
güzel ahlak sahibi insan güler yüzlü olur, kalp kırmaktan korkar. ya o kalbin sahibini allah seviyorsa der.
isabetli laf. günlerdir konuşuyoruz. soma daki facia için kızlar göğüslerine soma yazıp foto çekmişler bilmem ne. e işte gelecek böyle gençlere emanet.. kendi insanımız en acı günümüzde dalga geçerse elin fransızı niye yapmasın?
hep deriz ya, önce kendi kapımızın önü. ahlakımızı sorgulamamız lazım. insanı en iyi kendi tanır, en iyi kendi eleştirir.
nolur ya güzel güzel anlatsak insanlara derdimizi? incilerimiz mi dökülür?
iki birbiri ile alakasız kelime yanyana gelip nasıl bir zulüm ortaya çıkartır? işte böyle. anlayış gibi huzur veren bir kelimenin ahlak gibi içi boş ve gün geçtikçe daha da yozlaşan bir başka kelime ile yanyana gelmesi, derin düşüncelere salıveriyor beni.
efenim, ahlak dediğimiz şey için bence tek bir soru yeterlidir: kimin ahlakı?
yutturulan ahlaki değerler toplumun hangi kesimi için "namus" denilen kanırttırıcı zulme dönüşmektedir? ahlak diye bize yutturdukları pozisyon ve algılarkendileri için hiç bir şey ifade etmiyor.
aynı şey kadın erkek cinsleri arasındaki sömürü ve hülmetme ilişkisi içinde geçerli.
kadın için gayri ahlaki bulunan bir çok durum ve pozisyon erkek için "normal" olmaktadır.
Din Kültür ve Ahlak Bilgisi dersin deki ahlak anlayışından ibaret olan yaşama bakış açısı. Kişilerin ahlak anlayışı toplum ahlakını oluşturur. Bu ahlakı kabullendikleri din ölçüsünde şekillendirilir. Bu ahlak anlayışınada uymayanlar ahlaksızlıkla itham edilir. Ahlak toplumdan topluma değişiklk gösterebilir. Evrensel ahlak kurallarıda yok değildir.
türkiye'de "sus sus sus kimseler duymasın" tarzında işleyen anlayıştır.
türkiye'de kimse görmediği/duymadığı sürece her boku yiyebilirsiniz.
evet. bireylerin kendi ahlak kıstasları başkalarının duyup duymamasıyla alakalı.
ne konuda? her konuda.
mesela ağız dolusu balgamı kimse görmediği sürece caddenin ortasına tükürebilirsiniz, orada ki saygı ahlakınız bireylerin görüp görmemesiyle doğru orantılı.
adam havuza işerken etrafa bakınır gören var mı diye. görülmediği sürece hareketinde sorun yoktur çünkü.
"senin kızı bir erkekle görmüşler" işte bu cümle ahlak anlayışımızın potansiyelini ortaya koyar.
"kimse görmezse"...
tecavüz edip kimseye söylememekle tehdit ederler tecavüze uğrayanları. neden mi? tecavüz ettikleri için ahlaksız olmazlar çünkü, başkaları duyarsa ahlaksız olurlar.
işçinin sigortasını başlatmazlar çünkü umurlarında bile değildir ta ki devlet duyana kadar.
birilerini ezip durursun, kimse duymadığı sürece önemli değil nasıl olsa.
işte bizim koskoca ahlak yapımızın oturduğu temel.