öldükten sonra bir yaşamın olduğuna kim ne inançta olursa olsun inanmaya mecbur hisseder herkes.
insanın fikri, zihni; hiçlikte kaybolup gitmeyi asla ve asla kaldıramaz kabul de edemez.
bundandır ki insan ardında bir eser bırakmak, anılmak, hatırlanmak ister. hiç olmak istemez.
öldükten sonra bir yaşamın olduğunu tüm kitap gönderilen, ehli kitap din mensupları bilir, inanır. inanmayanlar ise ennn kötü ihtimalle "reankarnasyon" a yönelir. ki bu da akıl mantık vicdana aykırıdır: nereye kadar devam edecek bu döngü?!?
ahirete iman etmemek insanın kendine yaptığı bir zulümdür.
dunyada yapilan iyiliklere ya da kötülüklere bir karşılık bekler insan. eee? herşey karşılıksız kalacaksa bu dünyanın hayatın ne esprisi kalır değil mi?
bir diğer olarak, yalnızca dünyada yaşayıp "yok olmak" , bu dünya hayatını da anlamsız ve her an "ölüp de yok olacağım" korkusuyla birlikte tatsız kılmaz mı?