kimin cennete kimin cehenneme gideceğini adı gibi emin bir şekilde bilerek fetva verenlerdir.
onlara göre onların fetvasına uyanlar şüphesiz ki cennete gider!
onların fetvasının siyasi rüzgara göre değişmesi önemli değildir.
***
bunu yapanlar dini bildiğini iddia eden ruhban sınıfı.
kandırdıkları ise okumaktan aciz inanan sınıfı.
zamanın hristiyan dünyasında da bu böyleydi. adamlar reform ile incili basıp geniş kitlelere ulaştırdıkça ve incil halk tarafından okundukça ruhban sınıfının etkisi azaldı.
ne yazık ki islam coğrafyası bu hastalıktan kurtulamadı.
ilk emri "oku" olan islam'da, hele ki %99'u müslüman diye geçindiğimiz ülkemizde kuran'ı kerim'i baştan sona okuyan sayısı çok az.
öyle olsaydı sorarlardı adama
"ulan sen kimsin?
allah'a şirk koşmak senin ne haddine?
kimin cennete kimin cehenneme gideceğine sen mi karar vereceksin?
sen allah'tan daha çok mu biliyorsun?"
diye.
ayet'tende mi habersizsiniz?
elmalılı 4:48 - doğrusu allah, kendisine ortak koşulmasını asla affetmez. ondan başkasını (diğer günahları) ise, dilediği kimseler için bağışlar ve mağfiret buyurur. her kim allah'a şirk koşarsa gerçekten pek büyük bir günah ile iftira etmiş olur.
***
zamanında iran'a i seyahetine giden bir arkadaşıma iran'da çay neden kıtlama usulü içiliyor anlatmışlar ondan aktarıyorum. (aynısını şimdi google'da arattım.
bir sitede bulduğumu aynen kopyalıyorum. )
--- alıntı ---
eskiden meselâ iran’da çaya tadlandırıcı olarak hurma ve üzüm katılıyordu.
ingilizler iran’a şeker satmaya kalktıklarında bunu başaramadılar. sonra iranlı mollalarla irtibat kurdular. ingilizler mollaların vereceği fetva karşılığında kazancın %10’unu teklif ettiler. nitekim bir cuma namazı’nda (iran’da cuma namazları o bölgenin en büyük camisinde ve çok kalabalık olarak kılınıyor) cuma hutbesi’nde mollalar şu vaazı verdi: “siz allah’ın nimeti olan hurma ve üzümü nasıl olur da çaya katarsınız! bundan böyle çaya şeker katacaksınız!” bu vaazdan sonra iranlılar çaya şeker katmaya başladılar.
işler yoluna girince ingilizler mollalara verdiği % 10 payı satışların iyi gitmediği gerekçesiyle vermemeye başladı. bunun üzerine mollalar ikinci bir fetva verdi cuma hutbesi’nde: “gâvur icadı şekeri çaya katmak caiz değildir!...” bu fetva üzerine iranlılar evlerindeki şekerleri sokaklara döktü…
ingiliz firmaları bunun üzerine baktılar olacağı yok, mollalarla yeniden masaya oturdu. fakat mollalar bu sefer % 20 pay istedi. ingilizler çaresiz kabul etti. mollalar cuma hutbesi’nde bu sefer şöyle fetva verdi: “biz size çaya şeker katmayın dedik ama sokaklara dökün de demedik, şekeri sokağa dökmeyeceksiniz, şekeri çaya batıracak ve böylece gâvur icadı şekere boy abdesti aldıracak ve öyle içeceksiniz!!!
--- alıntı ---
böylesi bir din adamının sözüne nasıl güvenilir?
sürekli paylaşmanın erdeminden bahsedip lüks jiplerle dolaşan "yerli ve milli" tarikat liderlerimizin sözlerine nasıl güvenilir?
yaşar nuri öztürk'ün "allah ile aldatanlar" diye sözü vardı.
işte böylesinden korkmak lazım.
allah'ın kelamını ticaretinde ve/veya siyasetinde işine geldiği şekilde kullanarak çıkar elde etmek isteyene lanet olsun.