samimiyetle sorulmuş bir soru.
yani hesap günü, eğer yok ise o zaman ben yakalanmadığım sürece her suçu işleyebilirim ve yaptığım haksız kazanç, tecavüz vs yanıma kar kalır.
yapılan davranış; insani vasıflar ve erdem olgusuna değil de ufak çaplı günah sevap hesaplamalarına dayandırılıyorsa cevabı bariz sorudur.
bir sevap muhasebecisinin zoruna gitmiştir. gitsindir. boş işlerin adamı kimliğinden sıyrıl aşkitom. erdem kavramını araştır.
nizamıcedit: akli dengesi şüpheli kişilerin bu tarafta da öbür tarafta da cezai ehliyetinin olmadığı belirtilmiştir. o yüzden sana serbest kuşum. (bkz: cezai ehliyet)
ahiret var diye suç işlemeyen adamın mantıksız sorusu.
ceza korkusu ve mükafat için inanmak, inanmak için mantıklı bir sebep değildir.
dindar bir adamın öldükten sonraki animasyonu vardır bir ara, o geldi aklıma.
+ sen kimsin?
- ben pembe boynuzlu unicorn
+ hani allah nerde ? cennet cehennem ?
- öyle bir şey yok. yanıldın.
+ olamaz
- malesef
+ lütfen bana bir şans daha verin. çılgınlar gibi içip metal müzik dinlemek ve kızları becermek istiyorum. buraya yatırım yaptığım için bunların tadına varamadım hiç. lütfen bir şans daha.
cevabı "hayır yemez kolay kolay" olan soru, zira sosyal normlar var, kanunlar var arkadaş. ha bak sosyal normları takmayanları da görüyoruz, heriflerin ahiret inancı var, sübyana çoluğa çocuğa dalıyorlar afedersin.
e birader ahiret yoksa** yapıcan tabi her istediğini...toza toprağa karışmadan portakala vitamin olmadan nşa'da 70 yıllık ömrünü güle oynaya koy götüne tadında yaşamalı insan bence...bohem takıl... hippi ol...sev sweviş...ye iç israf et...kul hakkı ye...çal çırp dolandır...ne gereği var senin gibi toprak olacak insanlardan utanmanın...60-79 yıl varsın sonra yoksun düşünsene...keyfine bak...sorumluluk taşıyıp kendini kasmana ne gerek var...kendini düşün keyfini düşün...
@17 numaralı entry sahibinin de cevap veremediği soru.
polis yargı falan diyor.
ben de peki yakalanmazsam diyorum.
edit: islam ya da herhangi bir dini savunarak sormuyorum. örnekler vererek demogoji yapmayın lütfen. bazı ülkelerde sigara içene hapis cezası var ona bakarsak.
cevabı "yakalanma riskin var, kolay kolay yemez o yüzden, ha yerse de sen bilirsin, ateist olmanla alakası olmaz zaten bunun, islamcılardan da oğlancı çıkar, katolikten de hırsız çıkar, deist de pezevenk olabilir" olan soru.
ahiret hesabı yapmadan yaşayan insanlar için çok da anlamlı olmayan soru.zira onlar ahiret olsa da olmasa da hayatlarını bildikleri ve inandıkları gibi yaşayacaklardır. '' ahiret yoksa istediğimizi yapabilir miyiz''diye soran ve ahiret olmasa ipini koparacak olan ise ; erdem sahibi olmayan, ikiyüzlülüğü kendi içinde yaşayan kişidir kanımca .
içinde mantık hatası barındırmayan sadece kimi mantığa sığmayan ucu oldukça açık bir sorudur.
cevabını vermek formaten bize düşmez. ama yine de verelim kendimizce bir cevap.
ahiret yoksa, evet istediğimizi yapabiliriz ama teorik olarak. istediğimiz derken arzularımız kapsamında ihtiyaç kategorisine soktuğumuz her şeyi irademiz, hırsımız ve bundan mütevellit çabamız sayesinde bulduğumuz bir yöntem ile gerçekleştirmemiz olanaklıdır. aynı şekilde olanaksızdır da. zaman, yaşam, yetersiz bilgi ve öğrenim gücü, hareket kısıtlılığı, güçlünün güçsüze hükmettiği doğa kanunları gibi unsurlar bize her şeyi yapamayacağımızı pratikte "acı" nitelikli bir gerçek olarak göstermektedir. tabii biz yine de imkânsıza inanmamaya devam ediyoruz. borges'in deyişiyle imkânsız; reddedilmiş mümkündür.
kıyamet günü harun yahya mesihin kucağına binip, kuşlar gibi uçmayı, kombine biletler ile yakılacak adamları izlemenin verdiği mutlu mesut hayatı düşünerek bir insan vicdan muhasebesi yapıyorsa, kasa hep eksiktir.
o yüzden hüseyin üzmezide aklımızdan çıkarmayarak yapacağımız en uygun davranış, cennet-cehennem görüşü olmadan iyi ve ahlaklı bir yaşam sürdürebilmektir.
işte bu ruh hastası hal ve hareketler, ahiret inancındaki zevk sefanın tam tersi, zulüm ve şiddet'i daha fazla tetikliyor. yahu "isa çocuklara tecavüz etmemi istiyor. biliyorum,beni izliyor ve bana güveniyor. onu kırmayacağım" diye çocuklara tecavüz eden isa kalfaları, idrak yeteneği tam oluşamamış ufak kızları, kırmızı kuşaklı gelinlikler ile evlendiren(ben buna satmak diyorum) ve fazla sayıda kadın ile evcilik oynayan hacı amcalarım var iken, ve bu ahlak kahramanı din kardeşlerim bunları ölüm sonrası hayatın kesinliğine inandıkları için yapıyorlarsa(ki öyle) bunun tamamiyle bir ahiret hastalığı olduğunu söyleyebiliriz.
yani yazılı metinler ve üzerine giden sakat mantık, haliyle zikirin etkisiyle garip bir ruh hali alıp, şiddet ve hastalıklı toplum insanı olabiliyor. ruh ve sinir hastalıkları gibi, "kuzu şiş olacağım" korkusuyla amı götü dağıtan zihin, ahiret-korku-cennet-cehennem gibi yazılı metinleri okumasın. tabi bu tüm inananlar için geçerli bir durum değil.
edit: yahu arkadaşım olmasa niye istediğini yapacaksın ? bu nasıl bir pranga geçirilmiş mantıktır. orada "amı götü dağıtın" yazsa, çıkıp sokaklara "beni sikin" diye mi bağıracaksınız ? ulan vicdan falan kısmını geçtim, kedi-köpek öldürmenin vahşi bir şey olduğu gerçeğine gidebilmen için, yazılı metin mi gerekiyor ? ya da bunu yapman için sana 2 seçenek mi sunmaları lazım ? ya da ölümden sonra defne samyelili bir hayat olduğunu mu öngörmeleri lazım ? hayda.
cevabı insani değerlerle ilişkilendirilebilecek soru. bir şeyi yapıp yapmama ya da bir eylemde bulunma nedenimiz bir otoriteden dolayıysa eğer, söz konusu otorite (tanrı, devlet, yasa koyucu, hukuk vs.) boşluğunda ne yapacağımızı bilemememiz normaldir. fakat iyiye yönelme -ki burada iyinin ne olduğu da başka bir tartışma konusudur- bu kavramların üstünde bir değer olmalıdır. bir insanın canını sırf tanrının gazabından korktuğum için almıyorsam, hem inandığım tanrıya hem de kendime karşı ikiyüzlü bir tutum içerisinde bulunuyorum demektir. bir insanın canını sırf insan olduğu, kendi varoluşunu gerçekleştirme olanağı olduğu, onun da ne olursa olsun bir değerler varlığı olduğundan dolayı almıyorsam, işte o zaman ahlaki bir eylemde bulunuyorum demektir. tabi ki kötülük her daim var olmuştur ve herkesten aynı bakış açısını beklemek bir ütopyadır; ancak olayın biraz da toplumsal yönüne bakıldığında herkesin herkesle her şey için sürekli bir çatışma halinde olduğu bir dünyada sürekli bir korku ve endişe içinde yaşamayı sanıyorum kimse istemez. kaos ortamları da yeni değerlerin ortaya konulması açısından zaman zaman gerekli olabilir. fakat ahlakın ve ahlaklı olmanın kaynağını kendi aramızdan alıp göklerde bir yere koymak hayalciliktir. dilim döndüğünce (genelde pek dönmez) anlatmaya çalıştım ama soru provakatif değil de gerçekten samimi bir soruysa merak eden thomas hobbes'un leviathan'ını okuyabilir.
bundan 9 sene önce çalıştığım şirketten son maaşımı alamadım. çünkü iflas etmek üzereydiler ve ben durumu anladığımda şirketten 3 adet masa üstü pc, 2 adet telsiz telefonu zimmetime geçirdim. depo sorumlusuydum ve kimsenin ruhu duymad. sonra iflas gerçekleşti ve icra yoluyla şirketin tüm mallarına el kondu. benim maaşımın karşılığı sadece 1 bilgisayar anca ediyordu.
şimdi vicdanım hiç rahat değil. ve hesabını nasıl vereceğimi düşünüyorum. ve böyle suç işlyen bir sürü insan var.
soruyorum şimdi sevgili ahiret inancı olmayan arkadaşlarma; hesabımı kim kesecek. keşke taafları bulabilsem de hesabımı ölmeden ödesem. ben istediğim halde bu suçun infazını yaşayamıyorum. gerisini siz düşünün.
cevabı bin kez verildiği halde hala nasıl, hangi mantıkla cevabı verilemediği iddia edilen soru.
efendim, pratik olarak istediğini yapabilmen imkansızdır, dediğimiz gibi, sosyal normlar, kanunlar, yaptırımlar, yetenekler, ve dahi şans işin içine girer.