yönetmen olmak ve şair olmak arasında dağlar kadar fark var.
bu adamı eleştiriyorlar iyi film yapamıyor diye. bense eleştiriyorum: ''bu kadar az parayla bu kadar iyi filmler yapılır mı yuh!'' diye.
imanlıysan; sponsorun olmuyor, olamıyor. trt'de ancak çekebliyorsun dizini. birileri dizi ödüllerinde üç günlük ''sevişebilirmiyiz orçuna'' veriyor ödülleri. neyse ödüller, odadaki sivrisinek gitsin popüler kültürün kanını emsin bize bulaşmasını istediğim yok zaten de. yani imanlıysan işte, ayağında koca bir takoz oluyor bu ülkede. iyi ki başörtüsü takmıyordu, şurda linç ederlerdi lan!
neyse işte yönetmek ve yönetilenlere eleştiri getiren bir şair olmak arasında dağlar kadar fark var. bu adam ikisi arasındaki bağlantı işte abiciğm.
-Bu hayvanlar Müslüman mı söylesene bebeğim
Şu öküz Müslüman mı bu sakallı sünepe
Bir zalimin köpeği bak Allah'ı zikrediyor
Bak gazete ne yazıyor Türklerinmiş Türkiye- diyerek müslüman kanattan dinci kanata sert bir eleştiri yapan usta
Şiirlerinde teknik, estetik, ritim yoktur ama hep bizi anlatır. Garip bir şekilde içimize işler. Titretir. Okudukça niçin ah muhsin ünlü olduğunu da anlarız zaten.
bir sözüyle gönlüme girmiş söz ustasıdır. takipteyiz.
--spoiler--
Sen varken ona mı yalvaracağım! O da beni sevsin Rabbim, bunu ancak sen yaparsın!
--spoiler--
şiirleri hep bir diğer şairane arkadaşla* karşılaştırılan insan kişisi. aynı şiirin altında bir yerde ali lidar bir yerde ah muhsin ünlü imzası oluyor. dikkat etmek lazım. bu başlıkta da böyle hatalar mevcut mesela.
sen beni öpersen belki de ben gangsterleşirim
belki de şair olurum seni de aldırırım yanıma
bilesin; göğsümde hangi yöne açmış tek gülsün
yani ya bu eller öpülür, ya sen öldürülürsün.
"Boşversene biz aşık olmayalım birbirimize. Konsere gidelim biz, Maça gidip küfür edelim. Uçurtma uçuralım ya da, kumsalda uzanıp deli gibi içelim.
Gecede yıldızlara bakalım mesela. Bisikletle gezerken yağmur yağsın, sırılsıklam olalım.
Benimle kek yap, balık tutalım sonra tekrar denize atalım.
Boşver aşık olmayalım biz. Aşk korkutucu!
Beraber eğlenelim en iyisi, ama hep benimle uyu."
sadece şiirlerinin ismine bile dikkat edildiğinde farklı bir kaleme sahip olduğu anlaşılabilecek yazardır.ayrıca
adın üç kere geçti saçma sapan bir filmde
yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu
otoban dolusu gürültüyü sıkıştırıp beynime
anne dedim, hadi çay koy da içelim.
dizelerini aklıma geldikçe tekrarlarım her seferinde.edebiyatımızın usta şairlerinin yanında kendisinde türk şiirine farklı bir katkısı olduğunu düşünmekteyim.bir de kendi çapımda şiirle ilgilenen ben ve benim gibimler için ayrı bir zevk şiirlerini takip etmek.
Gurbetlere giderken okuduğum, gurbetlere giderken dışarıda yağan yağmur sesinin cama vuran pıtırtısında okuduğum, ateşimin çıktığı geceler haricinde okuduğum şiirleri olan insandır. Kendimi yeterli görünce şiirlerimi ona okutmak isterim. Hatta her zaman söylemişimdir '' Belki şiirlerimi Ah Muhsine yolladığımda beni şair yapar ben de içinden tren geçer şiirler yazarım.''
ayakkabılarını kapımın önünde görmeyi istiyorum!
çünkü bu,
seni seviyorumun içine nal salmak demektir
ve hareketinin bana durduğunu akla uydurur.
oysa seni sevmem toplumu meşru kılar
ve gitmen beni dile indirger sevgilim.
az önce şiirlerinden hoşlanmadığımı ifade ettiğim bir facebook sayfasında neredeyse linç ediliyordum.bu ehemmiyeti dilerim gerçekten hak edenlere de gösteriyordur sayın okuyucu.ha bunun hak hukuk meselesi olmadığını da bilecek kadar edebi algımız gelişmiştir, kuşkunuz olmasın.ne demiş şair.bizimki lafı-ı güzaf..
murat menteş'in şahane kitabı dublörün dilemması'nın kapak fotoğrafına alper canıgüz ve gökdemir ihsan ile birlikte poz veren, yeni nesili mest eden şair, yönetmen.