bu hayvanlar müslüman mı söylesene bebeğim
şu öküz müslüman mı bu sakallı sünepe?
bir zalimin köpeği bak allah'ı zikrediyor
bak gazete ne yazıyor türklerinmiş türkiye
'' ve aleykümselam, az bekle final çok heyecanlı. bak bak o da geldi şimdi sırtımdan vuracak beni! güzel kız vesselam değil mi? beni sevmese de allah affetsin onu da, gerçi benden önce gitmişti ama gitti diye üzülmüyorum ne de olsa *inna lillahi ve inna ileyhi raciun* ''
belki de şiiri oldum olası samimi bulamamamdan mütevellit bu adamın şiirlerini seviyorum. yani o duyguyu anlayamasam da anlatımdan birşeyler kapmaya çalışıyorum. ayrıca şu adama bütçe verin film yapsın! (bkz: onur ünlü)
ben seni severim aslında da düzenim bozulur diye korkuyorum. durduk yere başımıza saçma sapan bir aşk çıkar.. sinemaya gitmeye ele ele tutuşmaya falan kalkarız. işin yoksa çiçek al, saç tara, parfüm sık. küsmesi, barışması, ayılması, bayılması.. hatta eninde sonunda kaçınılmaz ayrılması.
"ayakkabılarını kapımın önünde görmek istiyorum!
çünkü bu,
seni seviyorumun içine nal salmak demektir
ve hareketinin bana durduğunu akla uydurur.
oysa seni sevmem toplumu meşru kılar
ve gitmen beni dile indirger sevgilim."*
Reha Çamuroğlu'nun ismail adlı olağanüstü romanında bir sahne vardır. Sahne mi? Bir parça vardır; Ne haltsa işte bir yer var kitapta. ismail, yani Şah ismail, yani Hatayi, Selim'e karşı savaşırken vurulur. Yanılmıyorsam sol elinden ya da sol kolundan. Yarasından kan akmaya başlar. ismail, kendisi de inanıyordur ki, Mehdi'dir. Yani kanının akması olacak iş değil! ismail orada bir şaşırmak şaşırır; nasıl diyeyim, öyle bir şaşırmak hepimize nasip olsa. Hiçbir koşulda sarsılmayacağından emin olduğumuz şu sünepe varlığımıza bir an için o kadar şiddetle uzak düşsek. Bir an için ürpererek düşünsek ki, ya hu, yaradılmışların en mühimi ben olmayabilir miyim? Belki benden daha kıymetli birileri vardır bu dünyada. Belki etraftaki her şeyden bu kadar çok yakınıp kainatın bereketini kaçırmak konusunda biraz daha eli sıkı davranabilirim. Belki bütün hayatım ve ölümüm, kendimden başka kimsenin işine yaramayacak. Belki, benim bile işime yaramayacak birisiyim ben.
Böyle dertlensek de içimiz iyice bir yansa,
Sonra bir yolunu bulup onun da tadını çıkartsak,
Adam olsak lan biraz.
Şu yazıyı yazmış adam. çok fena be sözlük çok fenaaaaa.
normalde yönetmen aslen şair insan.ve o bir afilli filinta.öncelikle Murat Menteş'in dublörün dilemması romanındaki kapak resminde gördükten sonra merak ettiğim,sonra afilli filintalarda paylaşımlarını okuduğum.en son da leyla ile mecnunun yönetmeni olduğunu ögrendiğim insan. iyidir hostur anlıyacagınız.
dadaist mi ya le bu adam dediğim, şiirlerinde yer yer yoğun telmihler, muziplikler olduğunu görünce anlamaya çalıştığım ve çoğu yerde anlamakta güçlük çektim kişi. -suç bende de olabilir ondada-
--spoiler--
"Rabbim kız okula geliyor, Yaşasın Cumhuriyet!"
"Rabbim Rabbim ben de sordum sarı çiçeğe
Ah beni de şu direğe bağlayın gitsin!"
--spoiler--
olamaz dedim annem son nefesini alıp da vermeyince
verse de ben alsam onu, içim ferahlasa, siz de görseniz
resulullah tutsa annemin elinden birlikte geçseler çölü
nasıl olsa resulullah da ölü annem de ölü.
--spoiler--
geçtiğimiz günlerde internet sansürüne dair yazdığı "pompaya devam" başlıklı yazısı yüzünden murtisi * tarafından eleştirilmiş, tepki almış, salak diye itham edilmiştir. eh kendisi afili filintalardaki en sağlam karakter olduğundan gemileri yakıp arkasına bile bakmadan çekip gitmiştir.
hani bir de diyorlar ya bu adam için saçma salak şiirler yazıyor, anlamsız kelimeleri bir araya getirip şiir diyor diye. bir şiiri kelimeden ibaret okursan elbette ah muhsin ünlü'den daha başarısız adam yoktur. örneğin; " 'bu ülke'den daha bıçkın tamlama bilmiyorum" cümlesi günümüz şiirinden 20 sene ileride bir cümledir. günümüz şiirinin gittiği yer orasıdır. türk şiiri artık kabuk değiştirmeye başlamıştır. nasıl ki bundan seneler evvel Orhan veli'yi kimse anlamadıysa... Daha yeni yeni anlıyoruz değil mi. çok olmadı orhan veli anlaşılmaya başlayalı. ah muhsin ünlü de 20 sene sonra aynı konumda olacaktır şüphesiz. bir de keşke tarantino ile ortaklaşa bir film çekseler bizler de izleyip keyiften ölsek.
şiirlerini anlayacak zekaya sahip olmadığım kişi. üzgünüm kırgınım hafiften gerizekalı hissettim kendimi. adamın yazdığı şiirlerin manası beyninde değil karnında yahu.
az kişinin bildiği, ve hep öyle kalmasını istediğim insandır.
öyle ki ha dediğimiz anda kitabı da bulunmaz, bilen de çıkmaz.
ama yine de insana kendini özel hissettirir bu adam.
mesela çok beğenilen bir şiiri merakla bi arkadaşla paylaşılır.
beklenilen tepki alınamadığı gibi garip gözlerle bakarlar size.
işte bu adam da öyle.
anlamayana garip.
anlamayana bi acayip.
--spoiler--
biliyorum lir sızmıyor şakaklarımdan
ve yüzümde şeyh çıldırtan yarıklar da yok
annem beni hep çok sevdi, kız gördüm mü ağlıyorum
modern bir alışkanlıktır ölmek, seni doğasıya seviyorum
ben sana düzenli olarak telefon ediyorum.