"gidiyorum bu" isimli tek bir şiir kitabı olan ve kitabı da zaten kendisi bastırıp yayınlatmayan, aykırı ve büyülü bir şairdir... şiirlerinden bir örnekleme yapmak gerekirse,
"yeni başlayanlar için hallac-ı mansur"
öğrenciydi...
bir kıza aşıktı
ve aynı zamanda başka bir senaryo üzerinde çalışıyordu...
"sen beni öpersen belki de aşkımız pratik karşılık bulur
ne ikna edici bir intihar girişimidir şimdi göz göze gelmek
elbette ata binmek gibidir seni sevmek sevgilim
elbette gayet rasyoneldir attan atlamak
sen beni öpersen belki de bulvarlar iltihablanır
çağdaş coğrafyalarda üretir cesetlerini siyaset bilimi
o vakit bir sufiyi darplarla gebertebilirsin hayat bir yanıyla güzeldir canım, sen de güzelsin
-yoksa seni rahatsız mı ettim?
sen beni öpersen belki de aşkımız pratik karşılık bulur
ne ikna edici bir intihar girişimidir şimdi göz göze gelmek
elbette ata binmek gibidir seni sevmek sevgilim
elbette gayet rasyoneldir attan atlamak
-freud diye bir şey yoktur.
sen beni öpersen belki de ben gangsterleşirim
belki de şair olurum seni de aldırırım yanıma
bilesin; göğsümde hangi yöne açmış tek gülsün
yani ya bu eller öpülür, ya sen öldürülürsün.
ben dünyaya karşı durmak ile meşhurum
olma. yokluğun bulunmama larcivert lavlar akıtır.
nasıl çekip gitmiş bir şaman
çekip gitmiş, bir şaman değilse en çok
benim gibi sonsuz bir at
hiç koşmuyorken de attır.
birleşmemiz radikal olacak ben kan vereceğim
otobüsler olacak, tirenler, bütün öldürülmüş cumhuriyet şehirleri
saçlarım uzun olacak, bıyıklar, gözlükler, gideceğim
çığlıklarla düzülmüştür aşk şiirleri.
gideceğim ensk ökümde devlet denen şirk,
beb gözüğümde kent gördükçe kırılan gıçlar,
ve bir dizeyi haklar gibi terli ellerim
bu çağın açısını dik tutacaklar.
ben bu çağdan bir kere de şerefimle geçeceğim
lazım gelen gülleri göğsüme gömmüşüm
birleşmemiz radikal olacak ben kan vereceğim
bunu daha çok küçükken bir film de görmüştüm!
biliyorum lir sızmıyor şakaklarımdan
ve yüzümde şeyh çıldırtan yarıklar da yok
annem beni hep çok sevdi, kız gördüm mü ağlıyorum
modern bir alışkanlıktır ölmek, seni doğasıya seviyorum
ben sana düzenli olarak telefon ediyorum.
ben sana düzenli olarak telefon ediyorum.
adlı bir cengaver olarak telefon ediyorum.
hakiki cinayetler işleniyor görüyorum.
isa görüyor, şeyhim görüyor, ben görüyorum.
ben sana düzenli olarak telefon ediyorum.
yüzyıl şilisinden bir jazz javulcusu inliyor damarlarımda
hiç durmadan kentli mağlup kıyasıya mağrur ve mor
bir çocuğum şimdi pişman olmak için
birbiriyle bağlantılı yüzbinlerce yılım var.
birleşmemiz radikal olacak ben kan vereceğim
otobüsler olacak, trenler, bütün öldürülmüş cumhuriyet şehirleri
saçlarım uzun olacak, bıyıklar, gözlükler, gideceğim
çığlıklarla düzülmüştür aşk şiirleri.
gideceğim en eski öykümde devlet denen şirk yazacağım
göz bebeklerimde kent gördükçe kırılan gıçlar,
ve bir dizeyi haklar gibi terli ellerim
bu çağın açısını dik tutacaklar.
bana bir öpücük verin yoksa galip döneceğim
ufka bir bakın ordum akıp gidecek
elimde çözülecek makina ve cinayet
marşlar yazıp halkımla söyleyeceğim yoksa.
inanmışım kaybetmek esrarıdır olmanın
çıldırmış bir vaşak gibi kaybediyorum.
ipimden kurtulmuşum kaybediyorum.
birleşmiyor ellerimiz haykırıyor trapez
tanklar tank olup geçiyor üstümüzden
helvetius haklı, devlet şaşkın, piyanist kara
memleket sana rağmen ket vururken yarama
şu çıplak çocuk şu büyük türk şairi ben
-ve emir "kun" diyor; doğuruluyorum-
"bu ülke"den daha bıçkın tamlama bilmiyorum.
bana bir öpücük verin yoksa şair öleceğim
ik dildar tohum ekecek sözüme yoksa
ve bir dizenin tan yerini ağartamsıysa
ellerini tutarım ki kudurtucudur. ellerin
bunun için gözlerinin meryem hali sevgilim
gözlerinin meryem hali gerçek yurdumdur
ki zuhrettiğinde ilk formuyla isa yeniden
ağlıyorum, ağlıyorum, ağlıyorumdur.
ben bu çağdan bir kere de şerefimle geçeceğim
lazım gelen gülleri göğsüme gömerek
birleşmemiz radikal olacak ben kan vereceğim
bunu daha çok küçükken bir film de görmüştüm!
ah laikse aşkımız biter elbet bir kış baharyaz günü
gözlerin uçurumlar kaydeder avuçlarıma
bir çınar gövdesini bir hamle daha yarar
üç içbükey komodin silah çeker vurulur
sen gidersin, denklem düşer, ben aşk olduğumu ağlarım
bir kelebek konduğu yerde bir mayın olduğunu anlar.
beynime düşer infilak eder
ben dünyaya karşı durmak ile meşhurum
olma. yokluğun bulunmaman bedenime larcivert lavlar akıtır.
nasıl çekip gitmiş bir şaman
çekip gitmiş, bir şaman değilse en çok
benim gibi sonsuz bir at
hiç koşmuyorken de attır.
biliyorum lir sızmıyor şakaklarımdan
ve yüzümde şeyh çıldırtan yarıklar da yok
annem beni hep çok sevdi, kız gördüm mü ağlıyorum
modern bir alışkanlıktır ölmek, seni doğasıya seviyorum
yeniden dünyaya gelsem yeniden seni severim
ben sana düzenli olarak telefon ediyorum.
adlı bir cengaver olarak telefon ediyorum
hakiki cinayetler işleniyor görüyorum
isa görüyor şeyhim görüyor ben görüyorum
ben sana düzenli olarak telefon ediyorum
mıknatıssız bir pusula olarak.
şayet kitabını bulmayı başarmışsanız ; siz ya şiir için yaşayan birisinizdir ya da çok şanslı birisinizdir.
böylesi bir muziplikle bulaşmasaydı modern zamanlara, hüznü somutlaştırıp ellerine bırakmasaydı okurun başarısız bir zarifoğlu taklidi derlerdi ona, özelliği olmayan ismet özel ya da.
rabbim o tarz bir tiyatro gelsin bu şehre
haddinden fazla mermi küvezden seksin
rabbim rabbim ben de sordum sarı çiçeğe
ah beni de şu direğe bağlayın gitsin
çünkü şiiri içimizde yanardağları uyandırıyor. çünkü o; hiç koşmuyorken de at. şuurumuzun kendisini bulmasına izin vermiyor ah muhsin ünlü. içerden gelen sesler var ve kulak verdikçe anlıyorum ki hepsi onun dizeleri.
madem ki kimyamızı ezberimizi bozuyor şiirleri o halde çekip gitmeli artık... varoluş kendini assın plazalarda. zevk, şehvet içinde yüzenlere kalsın dünya. gidiyorum bu... *
dizeler... kelimelerin birbirine aşık olması ya da birbirlerini hiç beğenmemeleri. ah muhsin ünlü şairdir. içimizdeki her acıyı kanatlandıracak kadar bilge , çekip gitmenin kolaylığını yüzümüze acıtmadan çarpacak kadar serseri , kimsenin birlikte düşünemeyeceği kelimeleri ard arda sıralayacak kadar şairdir. *
şiir biçeminde yer yer zarfioğlunun izlerini taşıyan ama kendine has sembolik anlatımı olan söz açılımlarını gayet başarılı bir şekilde uygulayan şair. zaten zarifoğlu izleri taşıması muhsin ünlü yü üzmez yaralamaz ismet özel'inde cahit zarifoğlu hakkında dediği gibi:
kendinden sonra yazmaya başlayan genç müslüman şairlere hangi özellikleriyle yol göstermiş olursa olsun, o'ndan sonrakiler o'nda ders alınacak bir taraf bulacaklardır. hem şiirin kendine mahsus kaliteleri bakımından, hem müslüman bir şairin dünya hayatındaki temayülleri bakımından.
ah muhsin ünlü zarfioğlunun izinde yürümekten gurur duyuyordur elbet. *
yol sürüyor.
geceyi felç eden sessizliği yaka cebimden söküyor
ve ayaklarıma ilave ediyorum.
sanki akdeniz benim oğlum değil.
künye kayıp.
fünye çekili.
gönyeyi kaptırdığım çingeneyse
çoktan buhara'yı yakmış olmalı.
ki bu, lüzumundan fazla para harcıyor demektir.
iii.
işi bıraktım.
artık aynaya da bakmıyorum
çünkü
ilân etmek;
seccadeyi aynı anda kendi gırtlağına da uygulamaktır.