burnunun diregi sizlayan yazardir.. gozleri yerli yersiz dolan, bogazi dugumlenendir.. beyoglunda yagmur altinda yuruyuverseydim soyle bi tunele kadar der, ah simdi siginak gibi huzur buldugum kuzenin evinde oturup lumpen lumpen takilmak vardi gunlerce der, ah bi vapura binseydim, bi de sigara tellendirseydim de topkapiya hapsetseydim gozlerimi der.. der de der.. martilarin cigligindan, caddebostan sahildeki dalga seslerine; beyoglu'nun ugultusundan, bogazdaki yosun kokusuna kadar herseyi ozlemistir.. sehri ayri, sehirdekileri ayri..
bircok sevdicegi terkettim istanbul, ama bil ki, en cok senden ayrilmak koydu.. bilirim ki ne zaman gelsem, alacaksin beni yine iceri.. kimler gelip gececek senden bu arada, sayisiz, ama sen hep bana ozel olacaksin.. ben de hep sana ait..
istanbul aslında özlenesi bir kent değildir. Deniz kenarları dışında pek güzel bir yeri vardır denemez. Alternatifi için (bkz: ah keske izmir de olsaydım diyen yazarlar)
istiklal'de ki kallavi cafe de nargile içmeyi özlemiş insanlardır
vapura binince ardınız sıra size konvoy yapan martılara ıslak ekmek atmayı özlemiş insanlardır
eminönü'nde balık yemeyi özlemiş insanlardır
şirinevler'den topkapı'ya 2 saatte gidip hayatında etmedigi küfürleri bu 2 saat içinde etmeyi özleyen insanlardır
lotodan para filan vursada şu istanbul'u terk eylesem, şöyle küçük bir kasabada yaşasam, tavuk beslesem, domates yetiştirsem, derede balık tutsam diyen insanın zıttı olan insandır.
istanbul'un kahrını çekmemiş insanlardır.