mutsuzluğun başka mutsuzluklar içinde eriyip, kalbi umutsuzluk, korku ve ürperti ile doldurduğu anlarda söylenebilecek söz. gözlerde biriken birkaç damla yaş, "beni bu acıdan kurtar ne olur." diye allah'a yalvarılan bir anda avucun içine düşerse; o anda da iç acıtan bir şarkı geliyorsa kulaklara; işte bu sözü söylemenin tam zamanıdır.
neden bilmem ama sezen aksu'nun yarası saklım adlı parçası beni böyle eder dostlar.
"Bir kırık gençlik hikayesi
Yok mudur sevdanın çaresi
Hasretin kızıl haresi
Çileli başıma gelip taç oldu
Ah yine o gurbet bestesi
Günün minesi soldu
Yaralı kuşum,hazan güneşim
Güz ayazında kor ateşim
Bir sözün uçur,göğüm gül açsın
Yadeller aldı bizi
Haberini sal kara bahtlım
Beni yanına al yarası saklım
Üzerime hatıran yağıyor
Bu yokluk yaktı bizi...."
ben ki zeki müren hayranı bir insan olarak
bir kez daha eğiliyorum saygıyla önünde
emek verilen günlerin, gecelerin..
hepimizde bir tutam kalmıştır kokusu, içimize sinen değişilmez sızısı..
ilk haliyle değil, son haliyle kazınır hafızalara..
ne de güzeldin giderken sen; saçların ayrılıktan söz ederken
ve öyle gerçek bir cümle var ki;
-çoktan unuturdum, ben seni çoktan.. ah bu şarkıların gözü körü olsun..-
orijinali ayrı yakan, işaret ettikleri ayrı yakan şarkı.
bir kalıp. "ah bu şarkıların gözü kor olsun listesi" bile yapılabilir inan ki ve, onlarca şarkı söylenebilir bu liste dahilinde. mazoşizm böyle bir şey işte. var mı daha iyi bir örneği.
'Seni terkedip de gitmek var ama ah bu şarkıların gözü kör olsun.' diyerek bitiren, hem Zeki Müren hem de Emel Sayın yorumu insanı mest eden şahane şarkı.
şu ana kadar dinlediğim şarkılar arasında en kaliteli ses kaydına sahip şarkı. o yıllarda bu kadar kaliteli kayıtları nasıl yapıyorlarmış acaba dedirtir.
sabah sabah aklıma nerden düştü bilemiyorum ama beynimde dönüp duruyor saatlerdir.arkasından da yalancı yarim e bağlayıp kendi çapımda potpori yapıyorum.
"Güzelsen güzelsin, yok mu benzerin?
Goncadır ilk hâli bütün güllerin
Aklımda kalmazdı yüzün, ellerin
Ah bu şarkıların gözü kör olsun "
ve arkasından,
"güvenme sevgilim güzelliğine
sonra ahım tutar kıyamıyorum"
bu iki şarkıda emel sayın dan dinlenmeli pek tabi ki, benden değil.
zeki müren bu şarkıyı bir söyler bir söyler ki yeminle başkı şarkı dinlemezsiniz.
ve şarkıda bir öğüt vardır aslında. aşk acısı çekiyorsan, şarkı türkü neyin dinleme. ben bunu anladım bu şarkıdan.
başka bir zeki müren şahaseridir.
hatta en büyük şahaseridir sanat güneşinin.
sanki rakıya meze olsun diye yazılmış, söylenmiş şarkıdır.
yorumdaki harikalık, tane tane okumalar ve aşmış türkçe ise sanat güneşimizin bu lakabı ne kadar hakettiğinin kanıtıdır.
ben olurum kör, sen olursun, o olur, herkes olur.
hatta herkes ölür.
solucanlar var ya hani, ya da kurtlar;
ruhsuz bedenleri kemiren o yavşakçalar,
onlar bile kör olabilir.
ama şarkılar olmaz.
olamaz.
korkularından kaçamayarak göz doktoru olmayı seçmiş bir bestekar,
şüphesiz ki sakin olmalıdır.
sakin...
zaman makinesi seyahatnamesi/ bir orda bir burda /90'larda bir yerde...
çocukluğumda henüz türk sanat müziği'nden hiç hazzetmezken dahi dinlemeyi çok sevdiğim şarkıydı. avni anıl büyüsü çocukluk aşklarına bile erişebiliyormuş demek ki.
göz yaşlarının şarkının ritmine göre akmasıdır. onun eli gibi yanağından süzülmesidir. kulağına fısıldar onun nefesini. sıcaklığını bile hissettirir. her şeyden biraz tattırır da onu görmeye yetmez şarkılar. ondandır işte ah bu şarkıların gözü kör olsun.