anlamadığım tiptir. bu adama göre ya tanrı denen metafizik kavrama inanacaksın ya da inanmayacaksın. e adam cennet hayalleri kuruyor, karşındakini de o şekilde bekliyor. şöyle bir durum çıkıyor ortaya;
-olüüm gel atlayalım lan, bir şey olmaz.
+yok oğlum ya atlayıp ne yapacağız. hem ne olacağını bilmiyoruz ki ?
-sende amma da korkan çıktın.
Aslinda yanlis yapiyordur. Hele bi dinle bak.
Agnostik kisi, gorgias supheciligi ile cevreyi sorgular: "ulan ya yoksam, ya tanri yoksa, ya cehennemde zebaniler beni bekliyorsa" gibi sorulari, bir yargiya varmaktan cekinerek sorar. Metodik suphecilik ise bir yargiya varmaya cok meraklidir: "dusunuyorum oyleyse varim", "namaz kilsak bisey kaybetmeyiz ama kilmazsak obur tarafta gotten sikilebiliriz o yuzden namaz kilalim" diye dusunur.
Esasen benim nezdimde gorgias da, descartes da yanlis yapiyorlar. Eger bu adamlar filozofsa insanlara yalnizca bakis acisi ogretmeleri gerekir. Yok, eger ogretmen iseler kendi vardiklari sonuclari kitaplar yazarak insanlara dikte ettirirler.
Felsefi gorusunu septisizmden yana secen agnostik arkadasimiz, bunlari goz onunde bulundurmali; septiklerin yaninda musluman ve hristiyan filozoflarin goruslerine de zihninde yer vermelidir. Eger "banane bunlardan, benim gorusum zaten belli" diyorsa, iste o zaman korkak denmeyi hak ediyordur.
aslında görüşüne hak verilmesi olası bir tiptir. neden derseniz şimdi agnostikler kutsal kitap ve dinlere inanmıyorlar ama bir tanrı olabilir, ben de aksi ispatlanana kadar ne inanıyorum ne de inanmıyorum görüşünü savunuyorlar. iyi de demezler mi adama, tanrının varlığından bahseden kitaba inanmıyorsun, ama çıkış noktası o kitaplar olan bir kavrama ne inanıyorsun ne de inanmıyorsun, o nasıl oluyor diye?