sinirlerin yıpranması sonucunda karşılaşılabilecek durumdur. kavga eden; çocuğun kaşını yaran, daha sonra sırasına geçip ağlayan; birkaç dakika sonra "yetmemiştir" diyip çocuğu ikinci kez döven bir arkadaşım vardı.
nasıl yapıldığını idrak etmekte çok fazla zorlandığım bir eylemler silsilesidir.
evde toplanıp bir film izliyoruz, arkdadaş milletiyle . film güzel. baştan sona izlerken hep beraber acı çektiğimizi sanıyorum ben. acı derken; kendi hayatlarımızdan bir şeyler bulmuşuz filmde, kendimizi izliyoruz ya. bu klişe işte. bilirsiniz. aslında ordaki johnny yerine kendimize veya bir tanıdığımıza ağlarız, üzülürüz.
neyse, insanlarla aynı şeyleri hissetmekten dolayı keyif aldığımı hissediyorum o anlarda, ki bu nadiren olduğu için de seviniyorum.
filmdeki son sahne geliyor. feryat figan edenler, çaktırmadan ağlayanlar falan ve filan. film bitiyor.
ışıklar yakılıyor. ben hala fimdeki kendimi düşünürken. nasıllarla dolu dakikalar geçirirken.- ki bu beni bir melek yapmaz.-
arkadaşlar kıkırdamaya başlıyor, mutfağa gidip geldikten sonra.- ki bu onları bir şeytan yapmaz-
ama sıkı bir bakış atmama engellemiyor onlara. nasıl böyle olabiliyorlardı. az önce hıçkırıp şimdi kahkaha atabilmek, ya da bahislerden bahsetmeye başlayabilmek.
kendimi, onları yargılamamak için tutsam da dakikalarca.
şimdi anlıyorum nasıl bir samimiyetsizliğin fotoğrafı içerisinde yer aldığımızı o gece.