lisenin bir senesini yurtdışında okumanın en kolay yolu. sınavına girip 100 us doları bayılıyorsunuz, biraz genel kültür biraz çalışan kafa ta taaaa yurtdışında değişim öğrencisi olmuşsun.
uzatması associated field servicetir. bu kurumun mulakatına giren arkadaşlar böyle süslenir püslenir. sonra;
- "abd'nin başkanı kim diye?" sordular ya eheheh
- "pakistan hangi kıtadadır?" dediler o an tansiyonum düşmüş bayıldım. götüm halletmiş olayı. geçtim herhalde.
- abi bana bir para ismi söylediler bilmiyorum ki dedim. gitmek istediğin ülkenin diyince uyanmışım.
vs vs
afs ile abd'ye giden hiç bir arkadaşım geri dönmedi. hepsi orada kalıp üniversiteye gittiler. buradan da "abd'ye yasal mülteci taşıyan bir kuruluştur." dersem yalan olmaz.
afs grupları içinde huzursuzluk yaratan kişiler dışlanır ve hoop diye ülkelerine geri gönderilir. puaha yalan! ancak ortalığı dağıtıp hapse filan girmeniz gerekir. öyle iki laf dalaşından kimseyi göndermezler. onlar hep hurafedir safsatadır inanmayın.
Dünyanın en büyük öğrenci değişim programıdır. American Field Service(AFS) gönüllü bir kuruluştur. 1914 yılında Birinci Dünya savaşı sırasında yaralanan Fransız askerlerini taşımak için ambulans şöförlerinin öncülüğünde kurulmuştur. 1939 yılında AFS uluslararası burs programı başlamıştır.
Türkiye'de AFS değişim programlarını Türk Kültür Vakfı organize ediyor. TKV her yıl kasım - aralık ayları arasında yazılı ve sözlü sınavlar yaparak adayları belirliyor.
AFS'ye başvurmak için gerekenler : TC vatandaşı olmak, lise hazırlık, 1,2,3 ve 4. sınıflarında ve 16 - 18 yaşları arasında, sağlık durumu elverişli olmak.
AFS için sınav başvuruları okul müdürlükleri aracılığıyla yapılıyor. Gidilen ülkede öğrenim görülen yıl Türkiye'de sayılıyor.
Dil bilmek, AFS sınavında seçim kriteri değil. Herhangi bir dili ya da dilleri bilmek avantaj sağlamıyor. Ancak, Fransa, Almanya, Kanada ve Avusturya gibi ülkeler öğrenci kabullerinde zorunlu dil bilgisi istiyor.
Türkiye'den öğrenciler 35 ülkeye gidebiliyor.
Türkiye'de ilk kez 1952 yılında iki lise öğrencisi Can Epirden ve Tunç Erkanlı, AFS ile ABD'ye gitti. iki lise öğrencisi bir yıl sonra döndüklerinde Türk AFS derneğini kurarak kültürlerarası eğitim programının yürütülmesine önayak oldular.
afs gonulluleri dernegini kuranlarin, afs ile yurt disina gidiceklere oryantasyonda ve bir cok konuda yardimci olan kurulustur. hayatimdaki en guzel senemi gecirmemi saglayan kurulus. (bkz: itiraf ediyorum) (bkz: bende bir afsliyim)ve *
liseden mezun olduğum yıl kazandığım fakat olum napcam lan bi yıl elin memleketinde diyip gitmediğim acı bir hatıradır afs.yaa belki de şu an ezelin başlamasını değil de isveçte striptiz club'umun başında bekleyecektim.ah ulan ah.
Yakın zamanlarda kendisi aracılığıyla Belçika-Flaman'a gideceğim program.Sanıldığı gibi herkesten bilmem kaç bin dolar para filan talep etmezler hatta bir çok öğrenci(örneğin ben) burslu gitme imkanına da sahip olur.içinde pek emekçi çozuklarını barındırmamasına rağmen(jüri üyelerinde) emekçi çozukları bir yıllığına dil öğrenme fırsatı kısmen de olsa-ve aralarına sızabilirlerse- bulabilirler.
Bunun yanında kolay bir genel kültür sınavı vardır ancak mülakatta ''neden geçtin lan sınavı'' demeye varan sözler duyabilirsiniz.Sizi birlikter kaldığınız ailenin çozuğuna aşık ederler,Ermeni Soykırımı ile suçlarlar ve Mısır'da herhangi bir şehirde kaybolmaya zorlayabilirler.Mühim olan ''her yerde olabilir'' edası ile rahatça yolunuza devam etmektir.
bugün ikinci defa girmiş olduğum sınavdır. ilk girdiğim sınav daha kolaydı. Bu yıl soruları değiştirmişler, genel kültür bölümünde bayağı kasmışlar. Kubrick, James Watson, John Steinbeck, Dali, Camus, Sartre gibi isimler vardı ayrıca ilk sinema filmi nerde çekilmiştir,altın portakalı hangi film almıştır, enflasyon nedir, lazer nedir, taliban nedir gibi sorular da vardı. Bu 50 soruluk (25dk) genel kültür bölümünden sonra 45 dakikalık yine 50 sorudan oluşan bir genel yetenek bölümü başlıyor. Burada sözcük anlamları, anlamsız sözcüklerden anlamlı yargılar çıkarmak, basit matematik işlemleri gibi konu başlıkları sorular üzerinde dağıtılmış. Ardından ek olarak 1 saatlik bir kişilik sınavı var. 240 sorudan oluşan bu sınav '' hayal kurmayı severim, gerçek olmayan şeylere yoğunlaşmakta güçlük çekerim'' gibi yargılardan oluşuyor. Yargılardan kendinize uygun olanını derecelendirerek kodluyorsunuz. Bundan sonra Afs'ye girecek olanların bilgisi olsun. Bilgi birikimimle genel kültürü hallederim falan demeyin oturun bir göz atın.
geçen hafta sonu sırf bunun sınavına girmek için istanbullar'a kadar gittim.
sınav şöyle bir şeydi. hadi kendi açımdan söyleyeyim, genel kültür'ü biraz daha zor bekliyordum. kendimi sanırım kötünün kötüsüne hazırlamışım, epey zor bekliyordum. çıktığımda rahatlamış bir şekilde çıkmıştım, kolay gelmişti. hiçbir şey yapamamayı beklerken %50-60'lık bir performans bekliyorum şimdi ordan. geçen seneki soruları bilmiyorum, ama bu sene şu tip şeyler vardı;
- çin seddi'nin resmi verilmiş, ne olduğunu sormuş. bu tip 4 tane soru vardı, hepsi de kolaydı. bir tanesi yanlış hazırlanmıştı.
- ilk sinema, altın portakalı kim aldı gibi sorular da vardı.
- dünya edebiyatı ve türk edebiyatından fazla kasmadılar. iki tane soru hatırlıyorum, ikisinde de birkaç tane kitap verdiler, kim yazmıştır dediler. birinde beyaz diş'i gördüğüm anda jack london dedim. diğerinde hiçbirini tanımıyordum ve türk edebiyatında ne kadar mal olduğumu anlamış oldum.
- tarih'te de beklediğim kadar çok şey çıkmadı. yarısını ordan bekliyordum falan. çıkan şeyler de fransız ihtilali ne zamandır gibi sorulardı. zorlanmadım, rahatlıkla yaptım. ay bir mutlu oldum falan.
- neyse böyle işte. diyeceğim şu ki aslında, rahat rahat gelip ben yaparım falan demeyin. evet, genel kültür çok geniş bir kavram, ne soracakları hiç belli olmuyor, ama ilgili olun işte ne bileyim.
- lan ekleyeyim, nobel çıkar dediler, o kadar baktım hepsine bir tane bile çıkmadı ya la.
daha sonra yine 50 soruluk bir genel yetenek testi var, ki insanın biraz aklı varsa ve dikkat sorunu falan yoksa rahatlıkla yapabileceği bir bölümdü. en azından ben rahat yaptım. 30 dakikada falan bitirdim (bu bölüm için 45 dakika vermişlerdi), defalarca da kontrol ettim, bir sorun yok gibi geldi. burdan korkarken de çok rahat bir şekilde sıyrılmayı başarmak güzeldi.
daha sonra sizi tanımaya yönelik sorular soruyorlar işte. 240 tane falan. başta "aman o ne ki ya, kolaymış" gibi gelebilir, ama soruların yapılma amacı tamamen kişiyi çelişkiye düşürmek, başka hiçbir istekleri yok ibnelerin. o yüzden de o şekilde bir arka olma ihtimali çok yüksek insanın, benim. yaptıkça fark ettim. ilk 60 soru falan gayet normal gidiyor, daha sonra; önceden verdiği bir cümlenin yapısıyla oynuyor, olumsuz hale getiriyor falan. sen bir an dikkat dağılmasıyla ikisini de olumsuz veya olumlu şekilde cevaplasan, sıçtığın andır, o derece.
neyse. telefonda konuşup kavga ettiğim herif de ordaydı. zaten baştan kaybetmişim değil mi?
ankara atatürk lisesinde girdiğim sınavdır. yanlış sınıfa girip karışıklık yarattım direk elemişlerdir beni. sınıfa girdiğimde ilk dikkatimi çekense sırada özenle yapılmış ac dc yazısıydı. bunu hemen görüp ac dc baskılı polarımı göstere göstere askıya asmıştım, ancak kimse tanışma isteğinde bulunmadı.
sınav sorularında ilk dikkatimi çeken charlie chaplin in fotoğrafını görüp şıklarda bulamamamdı. komünist manifesto ve kapital in yazarı kimdir sorusunda orhan pamuk şıkkı, u2 nun solistinde angeline jolie şıkları da mevcuttu. beatles ı heycanla bekledim, her soruda didik didik aradım yoktu.
ayrıca kişilik sorularında herkesin kendini düzenli tanıttığından eminim.
bu sene anadolu yakasında bilmemne lisesinde girdiğim ve geçtiğim sınavdır. sınavdan çıkınca geçemiyeceğmi ciddi ciddi düşünmüşümdür ama yanılmışımdır. 26 sındamı ne sözlü mülakat falan varmış bakalım onu atlatırsak bekle beni sex.
yıllar sonra gelen edit: sözlü mülakatıda geçtim ama sonra gitmedim şimdi aradan 2 sene geçti bu sefer ülke tercihlerine kadar her şey bitti temmuz gibi umarım brezilyadayım.
geçen sene sınavına girdiğim kurum. ve işin garibi sınav beklediğimden daha kolay geçti. ama tabi öncesi de var. neyse ben en baştan anlatayım tecrübelerimi.
şimdiii... ben samsun'da yaşıyorum. genellikle bu yöreden katılanları ankara'ya veriyorlarmış. ben de buna karşı çıkmıştım, zira ankara'da kimim kimsem yok ve benden gece 12'de ankara otobüsüne binip, sabah 6-7 civarı yarım yamalak bir uykuyla otobüsten indikten sonra hiçbir şekilde yol yordam bilmediğim ankara'da, sınava gireceğim okulu bulmamı bekliyorlardı.
ben de aradım tkv'yi ve sınav yerimin istanbul olmasını rica ettim. konuştuğum bayan bu konunun kolaylıkla ayarlanabileceğini ve benim niye bu kadar kastığımı anlamadığını ima ederek beni rahatlattı ve telefonu kapattık.
sınav haftası tekrar aradım tkv'yi. bu sefer de konuştuğum beyefendi, böyle bir şeyin olamayacağını, samsun ve yöresinden katılan herkesin tartışmasız bir şekilde ankara'da sınava gireceğini, hiçbir şekilde bir ayrıcalık yapılamayacağından bahsetti. her şeyi bağrıma basardım, ama bunu basamazdım, zira istanbul biletim önceden alınmıştı. o bayanla olan konuşmamı çok daha önceden yapmıştım, çünkü bilirsiniz, uçak biletlerini önceden alırsan daha ucuza patlar. yalandan yere son iki üç güne bırakıp 200-250 lira gibi bir meblağdan ziyade, 100 lira bayılmak daha mantıklı geldi bana.
konuştuğum beyefendiye de bunu güzel bir dille açıkladım. dedim, "ben bu numaradan bir bayanla konuştum ve kendisi benim istanbul'da sınava girebileceğimin kolaylıkla ayarlanabileceğini söyledi. ben de buna dayanarak biletlerimi aldım." bunun üzerine bana demesin mi, "burada benim dışımda kimse size böyle bir garanti veremez. yanlış anlamış olmalısınız." diye. tamamen delirdim. yanlış anlamama olanak yok çünkü, kadın bunun garantisini verdi sonuçta bana. ben onun bu lafı üzerine, hararetimi bastıramayıp, biraz sert bir dille kendimi tekrar açıkladım istemsiz bir şekilde. o da bana, "mizacını hiç beğenmedim canım." dedi.
bunu demesiyle benim şalterler tamamen attı tabi. neyse ki fazla uzatıp şansımı zorlamadım. yani hararetli halimi uzatmadım. "kusura bakmayın ama duyduğumdan adımın bruww olduğu kadar eminim. biletlerimi de buna dayanarak aldım zaten. yani koskoca tkv, benden hiç yol yordam bilmediğim ankara'ya sabahın köründe gidip sınava gireceğim okulu bulmamı mı bekliyor." dediğimde adam biraz yumuşadı ve, "peki o halde, bir şekilde ayarlarız." dedi. ben de teşekkür edip telefonu kapattım. o günün akşamı telefonuma gelen mesaja göre sınav yerim istanbul olarak ayarlanmıştı. sevindim.
velhasılı kelam sınav günü geldi. ben 23 civarında ineceğim uçaktan, 00:30 gibisinden bir saatte inince şansıma sövdüm. işin kötüsü taksim'e giden havaş'ı da 5 dakikayla kaçırmıştım ve bir sonraki havaş 1 saat kadar sonraydı. bulunduğum yer atatürk havalimanı, ki inmem gereken yer de sabiha gökçen'di. uçak, çok sis olduğu için rotasını değiştirip atatürk'e inmek zorunda kalmıştı. ben orada bir şekilde küçükyalı'ya taksi ücretini paylaşmak isteyen 3 kişiyi duyduğumda balıklama atladım tabi. orada da ufak bir piçlik yaparak 10 lira vererek sıyrıldım işin içinden. diğer 3 güzel abim 20'yi bayılmışlardı. canlarım benim.
neyse sınava geleyim ben.
okula gittim ertesi sabah uykulu bir şekilde. sınav yerime kalabalığın arasından baktım ve bir şekilde yerimi buldum. oturdum, sınav saatinin gelmesini bekliyoruz. o sırada içeriye bir adam geldi. yoklama kağıdına baktı ve isimleri teker teker okudu. ses bir yerden tanıdık geliyordu, kaldı ki 2-3 isim daha okuyunca anladım. telefonda konuştuğum adammış. hani böyle ibnemsi ses tonları ve konuşma tarzları olur ya? o adamın da ses tonu, konuşma tarzı falan öyleydi, hemen çıkardım o yüzden. listede benim adıma geldiğinde ve ben de "burada." dediğimde de, ilk kez listeden kafasını kaldırıp bana garip bir şekilde baktı ve "görürsün sen." şeklinde kafasını salladı. eyvallah dedim.
sınavın kendisine geleyim şimdi.
üç bölümlük bir sınav oldu.
ilk bölümde 50 tane genel kültür sorusu verdiler önümüze. sorular nasıldı... mesela charlie chaplin'in ve çin seddi'nin resimleri vardı, yukarıdaki kimdir veya yukarıdaki yapının adı nedir soruları vardı. bu gibi vardı bir kaç tane. kuş bilimiyle ilgili bir soru vardı, ki iki yanlışımdan birisi oydu, onu da sallamıştım zaten. altın portakal'ı alan filmi sormuşlardı. kitap isimleri veriyorlardı, onları sormuşlardı. bir yazarın birkaç tane kitabı yani. sonra o kitapların hangi yazara ait olduğunu falan. bir tane dünya klasiklerinden, bir tane de türk klasiklerinden vardı öyle soru çeşidi. çok zor değildi yani, biraz popüler kültürü takip ettiyseniz falan yaparsınız. mesela ben çok kasmıştım fransız edebiyatından çıkar diye, hiç çıkmadı. o konuda rahat olun yani.
ikinci bölümde 50 tane genel yetenek sorusu vardı, ki biraz dikkatli olan birisi çok rahatlıkla halleder burayı da. harflerin yeri değişik, hangi kelime lan bu, soruları vardı. kafa karıştırıcı sorular falan. genel yetenek soruları yazın gogıl amcaya, çıkar zaten. o da bir şey değildi bence.
beni zorlayan ve batıran bölüm kişilik soruları olmuştu. hani, hangi mesleğin insanısını ölçen sorular var ya. 5 tane şık verirler, çok uygun, uygun, belki, uygun değil, hiç uygun değil, gibisinden. o tip 240 soru vardı. kolay gibi görünüyor ama değil. yani ilk 70'ini falan yaparsın, bir şey yok. ama devamında hep daha önce verdiği cümleleri farklı bir şekilde sormuş ve öncekine hangi cevabı verdiğini hatırlamadan, gelişi güzel bir şekilde cevaplarsan sıçıyorsun, zira seni dengesiz olarak nitelendirebiliyorlar. ben oradan kaybettim mesela. lanet ettim, buna emin olun.
neticede kolay sınav, zor değil. yazılının son bölümünü halledemediğim için mülakata kalmadım, bilmiyorum. kasılın şimdi.
AFS sayesinde güney amerikanın kalbinde mükemmel bir ailem, dostluklarım, arkadaşlıklarım vardır. Her lise öğrencisinin şansını deneyerek gitmesini önerdiğim kültürlerarası öğrenci değişim programıdır.
Bir yılınızı dünyanın çeşitli ülkelerinde geçirme şansını size veriyor. Yapmanız gereken yazılı ve sözlü sınavlarını geçerek, ülke seçimlerinizi yapmaktır ki yaklaşık 35 ülkeye gitme şansınız mevcut. Gideceğiniz ülke de bir yılınızı gönüllü bir ailenin yanında geçirirsiniz. Aileler bu iş için ücret almazken sizlere kollarını açarak sevgilerini verirler. Ve sizin de iki aileniz olur artık.