ekonomik açıdan geleceğin asyası olacak kıta. asya nüfus artış hızını gittikçe azaltıp 10-15 sene içinde gelişmiş ülke statüsüne ya da en kötü ihtimalle türkiye gibi arasında bir konuma gelecek ve dünyanın ucuz iş güçü afrikada olacak.
afrikada tabii ki çin gibi tek büyük bir ülke yok ama ülkelerin hemen hemen hepsinin müthiş bir nüfus artış hızı var bu ucuz iş güçünü sağlayacak ve bir sürü önemli üretim merkezleri bu kıtaya taşınabilir.
sanırım nijerya biraz diğer ülkelerin arasından sıyrılacak ileride 400 milyona kadar fırlama potansiyeli olan nüfusu sayesinde.
türk girişimcilerinin, sanayicilerinin geleceği göz önünde bulundurarak avrupa'da küçülen pazarı da hesaba katarak afrika pazarına açılması ülkenin yararına olur. tabi afrika'ya bir şey satmak istiyorsanız katma değerli olması lazım yoksa ucuz işgüçünün olduğu ülkelere sırf ucuz diye mal satmanız mümkün değil pek.
insanlığın ortaya çıktığı ana kıta olmasına rağmen, tüm yeraltı ve yer üstü zenginlikleri beyaz adam tarafından sömürülen, insanları yüzyıllarca beyaz adama kölelik yapmış, yine beyaz adam tarafından din ve ırklarla zehirlenmiş kara kıtadır.
hala kendi aralarındaki kabile savaşları, din ve mezhep savaşları sürmektedir. aslında bunun tek nedeni de ekonomik kalkınmayı sağlayamamalarındandır.
ekonomileri sağlam ülkeler olmadıkça insanlar fakir, insanlar fakirken, ekonomi dışındaki konulara daha odaklı ve daha vahşiler.
aynı ırka mensup olmalarına rağmen diğer kabilelerin kadınlarına farklı mezhepten oldukları için saldırabiliyor, birbirlerini öldürebiliyorlar.
bu durum batının ve ülkelerin başlarındaki diktatörlerin de tabiki işine geliyor.
toplu katliamlar ve tecavüzler bu kıtada en yaygın şeylerden biri.
eğitimsiz kalan halk günü kurtarmak ve bir nebze güç sahibi olmak için adam öldürmekten çekinmiyor.
kurak iklimin tam ortasında, tek bir sokak lambası olmak isterdim.
sade ve tek olmak çok daha fazla değer biçtirirdi herhalde bana. kıymetli olurdum o zaman. belki çocuklar sarılırdı soğuk gövdeme. onların sıcaklığı hala var olan kalbime işleyiverirdi.
ne hoş olurdu.
işte bu da benim hayalimdi lambayken...
hayaller gerçek olamadı, yine.
kendisine bir kez göz ucuyla bile bakılmayan sıradan bir sokak lambası olarak kaldım. yanımda duran, geçen insanlara beni sorsanız, tanır mı acaba? ama afrika'da olsaydım, tanırlardı işte.
yoksulluğun kader olduğu bir kıta batısı doğusuna göre daha refah olan bir kıta şerefsiz insanların sömürdüğü kıta gün gelecek o insanlarda sizi sömürecek.
hayır ben burdaki açları anlamıyorum.
Ailesi ile tüm gün sadece donla 3-4 çocuğuyla birlikte çadırın önünde oturuyor. Gözlerinin, ağızların kenarlarına sinekler konuyor. Adamın sinekleri kovaliycak takati yok. Tutmuş 4 çocuk yapmış.
Yani bakıyorum o sinekler tüm gün orda ve 1 kere elini kaldıramıyor adamın enerjisi yok o harekete bile.
''Afrikayı anlamak için dört rengi bilmek yeter. Sarı! Sıcağın rengidir. Yeşil! Her yeri kuşatmış ormanın rengi. Siyah! Karşında oturan benim derimin rengi. Ve kırmızı! Üzerinde oturduğunuz toprağın sahibi olabilmek uğruna dökülmüş kanın rengi...'' sayfa/366 Kinyas ve Kayra/Hakan Günday