uzun yıllar köle, değerli maden, baharat ve palmiye yağı ticaretiyle uğraşan avrupalılar,
afrika'nın iç kısımlarına ilgi duymamış, sadece kıyı bölgelerinde kurdukları üs-lerle depo ve çiftliklere hakim olmuşlardır.
amerika birleşik devletleri'nin sivil savaş (1861-1864) sonunda köleliği bütün ülkeden kaldırıp, köleleri tamamen serbest bırakması ve batı avrupa'da köle ticaretine karşı gelişen kamuoyunun da tesiri ile, yarım asır kadar süren siyasî tartışmalardan sonra fransa'da (1848),portekiz'de (1858), hollanda'da (1863), ingiltere'de (1867) ve diğer avrupa devletlerinde, köle ticaretini yasaklayan kanunlar çıkarılması, batılı-lar'ın dikkatlerini, giderek gerileyen köle ticaretinin ardından tamamen afrika'nın iç bölgelerine çevirdi.
kıtanın içlerine doğru düzenlenen ve dış görünüşleri dini ve ilmi hüviyet taşıyan keşif seferlerini, toprakların emperyalist genişleme amacıyla paylaşılması ve sömürge haline getirilmesi takip etti.
avrupalıların afrika'nın iç bölgelerine ilgi duymaya başlamaları 18. yüzyılın sonlarına rastlamaktadır. önceleri, özellikle önemli nehirlerin kaynaklarını keşfetmek için çeşitli dernekler kuruldu.
bunlar çoğunlukla hıristiyanlığı yaymak için, kilisenin ve sömürgecilik amacıyla hükümetlerin destekledikleri coğrafya dernekleri idi ve iç bölgelere keşif seferleri düzenliyorlardı.
bu keşif gezileri ve afrika'nın iç bölgeleriyle ilgili olarak elde edilen bilgiler, ba-b'da büyük ilgi gördü. kilisenin desteğiyle misyonerler, seyyahların arkasından derhal afrika'nın her tarafına dağıldılar.
güney ve doğu afrika protestan, orta ve batı afrika ise cizvit ve katolik misyonerlerin faaliyet alanı haline geldi.
19. yüzyıl avrupa'nın hızla sanayileşme faaliyetine girdiği ve bundan dolayı da ucuz hammadde kaynaklarına şiddetle ihtiyaç duyduğu bir devir olmuş, ayrıca sanayileşme ile birlikte artan üretim de kısa zamanda doyum noktasına ulaşan avrupa pazarlarının yerine, yeni pazarların bulunmasını mecburi hale getirmiştir.
ucuz hammadde temini ve yeni tüketim pazarları bulma ihtiyacı, avrupa ülkelerini; afrika'yı, güney asya'yı, orta ve güney amerika'yı ve uygun buldukları diğer yerleri sömürgeleştirmeye itmiş ve bunun sonucunda afrika hızla ele geçirilerek paylaşılmıştır. 19. yüzyıl ortalarına kadar kıtanın kıyıları boyunca sağlam ticaret merkezleri ve çiftlikler kurmakla yetinen ispanyollar, fransızlar, ingilizler ve portekizliler yerleşmiş oldukları kıyıların arka bölgelerinin de (hinterland) kendi egemenliklerinde olduğunu iddia ederek, içerilere doğru ilerlemeye başladılar.
sömürgecilik, çok kısa bir zaman içerisinde hemen hemen bütün afrika'yı avrupa'nın hakimiyetine soktu. 1875'lerde kılanın sadece onda biri sömürge halinde iken 1895'lerde bu oran onda dokuza yükseldi.
20. yüzyılın başında ise kıtada sadece fas, etiyopya ve liberya bağımsızlıklarını koruyabilmişlerdi.
kısa zamanda bütün afrika'nın sömürge haline gelmesinde ''fiilî işgal'' prensibi ile ''hinterland'' teorisi önemli rol oynamıştır.
avrupa devletlerinin kıyılardan içerilere doğru ilerlemeye başlamaları ile hızlanan sömürgeleştirme hareketi şurasında, sömürgeci güçler arasında çeşitli anlaşmazlıklar ortaya çıktı.
bunun üzerine sömürgeci avrupa devletleri, aralarında çıkan anlaşmazlıkları görüşmek üzere 1884-1885'te berlin'de toplandılar.
Köle ticaretinin temelinde yine siyahiler vardı. Avrupalı beyazlar afrikada insan avına çıkmıyorlardı yine siyahilerden satın alıyorlardı köleleri. Aptal sjw ve blm akımı ise tarihte gerçekten yaşamış ve köle ticareti yapmış bi afrikalıyı beyazlara karşı direnen biriymiş gibi filmini çektiler amk. ismini unuttum bu arada.