hiçbir suç işlemeden yıllarca cezaevinde yatan kadersiz bir mahkum kadar masum ama onlardan bile daha aciz bir durumda yaşama savaşı veren bu insanları ne ile suçladıklarını çok merak ediyorum. hiçbir anne baba, evlatlarının gözleri önünde erimesine çaresizce bakmaktan başka bir şey yapamayacak kadar aciz bırakılmakla cezalandırılmamalı. acaba bu insanlar kimlerin işlediği suçun cezasını çekmektedirler, kimlerin suçlarını rahatça işleyebilmesi için bu hayatı yaşamaya mahkum edilmektedirler?
tam bir tok açın halinden anlamaz durumudur. yazıktır. ama sadece oturup burada yazmakla da çözülecek sorun değildir. bir şeyler yapmak gerekir. eşitsizlik, emperyalizm, kapitalizm...
afrikaya gitmeye ne gerek, türkiye de insanlar açlık sınırının altın da yaşamaya çalışırken, zat-ı muhteremin oğluna "gemicik" alması kadar vahim değildir.
türkiye'de 35000 kişinin aç olduğunu ve bunların 32000 tanesinin çocuk olduğunu sürekli düşünürseniz zaten boğazınızdan lokma geçmez. uzaklara gitmenin anlamı yok.
keşke bu durum sadece düğünlerle sınırlı kalsa. insanlar açlık çekerken sürekli yemek, başkaları sokaklarda donarken bilmem kaçıncı kürk yakalı mantoyu almak vs de insanoğlunun geldiği iğrenç noktayı gösterir ve gerçekten de hepimiz ne kadar vicdanlı geçinirsek geçinelim bundan sorumluyuz. öyle olmasaydı sefalet de olmazdı.
Şatafatlı düğünün Türkiyedeki gerçeği adetlerdir. Adetleri insanları maddi açıdan gererek gereksiz birsürü şey yapmaktır. Bissürü yiyecek artığı insanları gereksiz para harcamaları.
internet üzerinden yavru kedi timsali empati toplamaya çalışmaktan daha az iğrenç bir olaydır. Düğün sahibinin "Sana lan s. kik" cümlesiyle karşılaşmak da cabası.